Masanın çevresinde 4 kişiyiz.

Bedrettin Dalan, Adnan Kahveci, Erol Aksoy ve ben...

Büyükşehir Belediye Başkanı Bedrettin Dalan, Haliç’i temizlemek için başlattığı projeyi ve Altın Boynuz’u kirleten tersaneleri, fabrikaları ve kaçak yapıları yıkarken karşılaştığı güçlükleri anlatıyor.

Hayatımda tanıdığım en dürüst ve değerli politikacılardan biri olan Adnan Kahveci de her olumlu işte olduğu gibi, Haliç operasyonunda da Dalan’a destek veriyor. Beni o günkü toplantıya davet eden de Kahveci... İktisat Bankası’nın sahibi Erol Aksoy ise, iktidardaki ANAP’ın kurucularından.

★★★

Dalan’ın anlattıkları çok etkileyici...

Haliç’in iki yakasında yeşil alanlar oluşturacağını, spor tesisleri yapacağını söylüyor.

Sonra sözü asıl büyük projeye getiriyor.

Önündeki kağıda Haliç’i kuşatan bir boru hattı çiziyor.

“Bunlar kolektörler!” diyor.

“Güneydeki kolektörlerle, Haliç’i pisleten atıkları toplayıp, Yenikapı’daki arıtma tesisine getireceğiz. Burada yüzde 35-40’lık bir kaba arıtma yapacağız. Daha sonra da Ege’den gelen hızlı dip akıntısına pompalayıp, Karadeniz’e çıkmasını sağlayacağız. Böylece hem Haliç’e pislik akıtmamış, hem de akıntı yaratmış olacağız. Üniversite akıntının hızını, taşıma kapasitesini ölçtü ve garanti verdi. Bu akıntıyla Haliç, eski temiz günlerine kavuşacak!..”

★★★

Dalan projesinin ayrıntılarını anlatırken, gözümün önüne çocukluk günlerimin Haliç’i geliyor. Yazları Fener İskelesi’ne yanaşan Şehir Hatları vapurlarının güvertesinden atlayışlarımız... Ayvansaray’ın gök mavisi sularında yarıştırdığımız kulaçlar... Lapa lapa yağan kar altında, gerilen misinanın ellerimizi kesmesi pahasına, fener ışığıyla tuttuğumuz lüferler...

★★★

Heyecanla soruyorum:

“Peki Haliç eski günlerine ne kadar sürede dönebilecek Sayın Başkan?”

Dalan sağ elinin işaret parmağıyla gözlerini gösteriyor.

“Haliç 2 yıl içinde gözlerimin rengi gibi masmavi olacak!.. Söz veriyorum, bu 4 kişi, en geç 2 yıl sonra Fener’de yüzme yarışı yapacağız!..”

★★★

Gerek Hürriyet gazetesine yaptığım haberlerimle, gerekse TRT’ye hazırladığım “Olay” Programı’yla Dalan’ın “Haliç Operasyonu”na büyük kamuoyu desteği sağlıyorum.

Güney Haliç Kolektörleri bitiyor, pislikler arıtılıp dip borularıyla akıntıya pompalanıyor. Ama Haliç umulan hızla temizlenmiyor!..

Aradan 2 yıl geçiyor, görüntü yine değişmiyor.

Bunun üzerine Dalan’ı arayıp soruyorum:

“Sayın Başkan ne oldu? Mayoyu giydik, güneş yağını sürdük bekliyoruz! Gözlerinizin mavisi Haliç’e ne zaman yansıyacak!”

Dalan gülüyor!

“Merak etmeyin, yakında yüzeceğiz! Dipteki çamur tabakası çok yoğun. Sağladığımız akıntı bunu temizleyemiyor. Çamuru alacağız ki, akıntı güçlensin!..”

★★★

O anda zihnimde şimşekler çakmaya başlıyor.

“Bedrettin Bey, bu iş taşıma suyla değirmen döndürmeye benziyor. Böyle yapacağınıza Haliç’i doğrudan Karadeniz’e bağlasanız... Maliyeti yüksek olsa da gerçekçi bir çözüm sağlamaz mı? Hem Boğaz da kirlenmemiş olur!..”

“Merak etmeyin, bu proje çalışacak! Kuzey’deki kolektörleri tamamlayıp, Boğaz suyunu Haliç’e akıttığımızda bu iş tamamdır!..”

★★★

Kiralanan özel bir gemiyle Haliç’in dibinden binlerce ton çamur çıkarılıyor.

Ama yine nafile!.. Haliç’in kara çamuru projeye direniyor.

Bunun da nedeni, dip akıntısının hesaplanmasında yapılan ciddi bir hata...

Üniversitedeki uzmanlar, Yenikapı’dan borularla kanaldaki akıntıya pompalanan pisliklerin, hiçbir engele takılmadan Karadeniz’e ulaşacağını hesaplamışlar ama, araştırma sırasında Rumeli Kavağı açıklarındaki doğal basamak unutulmuş!..

Yani üniversitedeki hesap, Boğaz’a uymamış!

Bu nedenle tam verimli çalışmıyor!..

Yenikapı yönünden akıntıyla birlikte gelen atıklar, bu basamağa çarpıyor ve bir bölümü su üstüne çıkıp, tekrar geriye dönüyor. Basamağa rağmen geçenler, Karadeniz’e ulaşıyor.

Böylece Haliç istenilen hızla temizlenmediği gibi, Boğaz da kirleniyor.

Bedrettin Dalan çok uğraştı, kısmen temizledi ama Haliç’i gözlerinin mavisine dönüştüremedi!..

İstanbul’un yağmurları ve taşkınları, önce Alibeyköy ve Kağıthane derelerini, onlarla da Haliç’in zeminini çamurla doldurmaya devam etti. Taşıma çamurla da akıntının sağlanamayacağı ortaya çıktı!..

Haliç’teki çamur adacıkları büyüdükçe büyüdü!

Tayyip Erdoğan da Belediye Başkanlığı döneminde Altın Boynuz’u temizleyebilmek için çok gayret sarfetti. Kuzey Haliç Kolektörleri onun döneminde tamamlandı. Binlerce ton çamur çıkarıldı. Bunlar kurutulduktan sonra Karadeniz kıyısındaki kömür ocağı çukurları dolduruldu.

Son ve en büyük hamle ise, Büyükdere’den başlayan ve yerin 30 metre altına kazılan 5 kilometrelik tünelle, Boğaz’ı Haliç’e bağlayan Kadir Topbaş’dan geldi.

★★★

Buna göre Boğaz’ın bol oksijenli suları Haliç’e akacak, böylece sağlanan akıntıyla Haliç, Dalan’ın göz rengi gibi açık mavi olmasa bile, Boğaz mavisine dönüşecekti... Ayrıca Yenikapı’da kaba arıtma yerine, biyolojik arıtma yapılacaktı. Böylece Boğaz’ın kirlenmesinin önüne de geçilmiş olacaktı...

★★★

Ama son günlerde İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun başlattığı girişimden anlıyoruz ki, bu proje de hedeflenen sonucu vermemiş. Çünkü Kağıthane ve Alibeyköy dereleri her yıl Haliç’e 60 bin ton çamur taşıyorlarmış. Bu nedenle son 7 yılda tabandaki çamur miktarı 400 bin tonu bulmuş!..

Belediye çözüm olarak, yılda 280 bin ton çamuru bertaraf edecek “tarama gemisiyle toplama-kurutma ve hafriyat alanlarına taşıma” tesisi kurmuş.

İmamoğlu iddialı:

“Haliç’i canlandıracağız. 400 bin ton çamuru yıllar içinde yok edeceğiz. Su kalitesinin düzelmesiyle birlikte canlı çeşitliliğin artmasını sağlayıp Altın Boynuz’u yeniden cazibe merkezi yapacağız” diyor.

Ne diyelim?

1980’li yıllardan beri gördüğümüz rüya, dileriz bu kez gerçeğe dönüşür!..