Kutup Yıldızı, gökyüzünün pusulasıdır.

En karanlık gecelerde bile görünebilen bu parlak yıldıza baktığımızda, önümüzün Kuzey, arkamızın da Güney olduğunu bilir, gezegenler ve gök taşları hareket ederken her zaman aynı yerde sabit kalan bu yıldız sayesinde, yönümüzü kaybetmeyiz...

★★★

Toplumların da Kutup Yıldızları vardır.

O yıldızlar ki, her zaman doğruyu söyleyip, insanları karanlık, içinden çıkılması zor labirentlere sürüklenmekten kurtarırlar.

Dr. Sakin Öner, eğitim dünyamızın Kutup Yıldızlarından biridir...

★★★

Vefa Lisesi ile İstanbul Erkek Lisesi’nde uzun yıllar müdürlük yapmış olan bu bilge eğitim uzmanı, Covid-19 salgınının başlamasından bu yana, çocuklarımızın eğitimlerinde aksama olmaması ve kayıp bir kuşağın ortaya çıkmaması için büyük uğraşlar veriyor, yapıcı eleştirilerde bulunarak yetkilileri uyarıyor.

★★★

Sakin Hoca uzaktan eğitim konusunda haklı endişeler taşıyor.

Diyor ki;

“Almanya’daki iktidar, pandeminin zorunlu kıldığı uzaktan eğitimde tam başarı sağlamak için, 800 bin öğretmene bilgisayar dağıtıyor. Ayrıca tüm öğrencilere bir yıl boyunca sadece 10 Euroya, sınırsız internet imkânı sağlıyor.

Biz de ise halen 4 milyon civarında öğrenci uzaktan eğitime ulaşamıyor!.. 

Bu vahim tabloyu gören bazı belediyeler, kampanyalar düzenliyor. Bir kısmı yeni bilgisayar alımı için hayırseverlerden yardım toplarken bir bölümü de, kullanılmayan bilgisayarların bakımını yaptırıp dağıtmaya hazırlanıyor.

★★★

Milli Eğitim Bakanlığı’nın ancak yüzde 15 oranında gerçekleştirilebilen “Fatih Projesi’nde dağıttığı tabletleri kullanmak ise, maalesef mümkün değil! Yani eğitimde başarılı olunamayacağı önceden bilinen klavyesiz bilgisayarlara harcanan onca para, çöp olmuş durumda!..

★★★

Geçenlerde seyrettiğim bir televizyon haberinde, bir işçi, cep telefonunu iki çocuğuna verdiğini, uzaktan eğitim derslerini oradan takip ettiklerini söyledi. İkiden fazla çocuğu olanlar ne yapıyor bilmiyorum!

Küresel salgından önce de ülkemiz eğitiminde bölgeler, şehirler ve aynı şehirdeki merkezle varoşlar arasında imkân ve fırsat eşitliği yoktu. Uzaktan eğitim sürecinde imkanı olanlarla olmayanlar arasındaki uçurum ürkütücü boyutta açıldı!..

★★★

Bu arada Milli Eğitim Bakanlığı’

nın öğretmenlerin maaş karşılığı girdikleri ders saatlerini  arttırmayı, buna karşılık ek ders ücreti ödemeyerek tasarrufa gitmeye hazırlandığını duyuyoruz. Zaten maaşları geçimlerine yetmeyen öğretmenler bu ek ders ücretlerini kaybederlerse bütçe açıklarını nasıl kapatacaklar?..

Eğer bu düşünce, öğretmenlerin uzaktan eğitim yapmasından kaynaklanıyorsa, bunun son derece yanlış olduğunu söylemeliyim. Çünkü uzaktan eğitim, yüz yüze eğitimden çok daha zor. Yüz yüze eğitimde öğretmen, sınıfın veya bazı öğrencilerin ders takibine göre, farklı teknikler uygulayabilir. Uzaktan eğitimde ise bu imkanı bulamaz.

★★★

Pedagoglar velilere, öğrencilerin günde en fazla bir saat civarında bilgisayar kullanmasını tavsiye ediyorlar. Bunu çocuklarımızı fazla radyasyon almak ve bilgisayar bağımlısı olmaktan korumak için yapıyorlar.

Oysa uzaktan eğitimde öğretmenler, okuldaki gibi günde beş-altı saat derste oluyorlar. Bu süre sonunda hem öğrenciler, hem de öğretmenlerde radyasyon yorgunluğu, baş ağrısı ve mide bulanması gibi belirtiler gözleniyor.

Bunları önlemek için uzaktan eğitimin günde 3 veya 4 saati aşmamasında yarar var. Bu amaçla tatil günlerinden de yararlanılabilir.

Hepsinden önemlisi bu süreç, hem öğretmenler, hem de öğrencilere, okulun kıymetini ve vazgeçilmezliğini anlatıyor.

★★★

Peki daha iyi ve eşitlikçi bir eğitim için neler yapılabilir?

Önerilerimizi şöyle sıralayabiliriz:

*Köylerin ve mezraların çoğunda internet bağlantısının bulunmadığı dikkate alınmalı ve taşımalı eğitim nedeniyle kapatılan köy okulları en kısa zamanda onarılarak açılmalı. Bu okullar vakit geçirmeden yüz yüze eğitim için hizmete sokulmalı.

*Aynı şekilde il ve ilçelerdeki bazı okullar da -gereken pandemi önlemleri eksiksiz alınarak- bilgisayar ve internet bağlantısı bulunmayan öğrencilere tahsis edilmeli. İmkânı olanlar da evlerinden uzaktan eğitimle dersleri takip etmeli.

*Bunlara ek olarak Bakanlık yetkililerinin sık sık sözünü ettikleri bir kısmı yüz yüze, bir kısmı ise uzaktan eğitime dayanan “hibrit eğitim modeli”ne geçilmeli.

*Tüm öğrencilere kademeli olarak haftada iki üç kez, yarım gün de olsa yüz yüze eğitim verilmeli.

★★★

Aksi takdirde eğitimdeki kayıpları telafi etmek mümkün olmaz ve bugünün yetkilileri tarihe “kayıp kuşağın sorumluları” olarak geçmekten kurtulamaz!..”