Yıl 1992...

TRT Haber Merkezi’nden muhabir Orhan Baykal ve kameraman Cüneyt Mumcu, haber için Cezayir’deler.

Çünkü seçimi kazanan İslami Selamet Cephesi destekçileriyle, iktidarı ele geçiren baskıcı hükümet taraftarları arasında kanlı çatışmalar yaşanıyor.

★★★

Olayların nispeten durulduğu bir gün, Orhan ve kameraman arkadaşı, şehri kuşbakışı gören bir tepeye çıkarak, Barbaros Hayrettin Paşa’nın vaktiyle gemilerini demirlediği Cezayir Limanı’nı görüntülemek istiyorlar.

Tam çekim yaparlarken yanlarında motosikletli iki polis beliriyor. Polisler TRT’cilere Arapça bağırıp çağırmaya başlıyorlar. Yabancı olduklarını anlayınca da neden çekim yaptıklarını soruyorlar. Orhan, Türkiye’den geldiklerini, devlet televizyonuna çalıştıklarını ve Barbaros Hayrettin Paşa’nın demir attığı limanı görüntülediklerini söylüyor.

Bunun üzerine polislerden biri Fransızca ne dese beğenirsiniz?

“Barbaros Hayrettin nerede?..”

Orhan ne diyeceğini şaşırıyor. Çat pat Fransızcası’yla Barbaros’un Cezayir tarihinde çok önemli bir yeri olduğunu anlatmaya çalışıyor ama adam ısrarla “Şimdi nerede” diye sormaya devam ediyor.

★★★

Derken bir polis otosu geliyor ve bizimkiler ite kaka araca bindiriliyorlar. Polis merkezindeki sorgu sırasında yine aynı sorular yöneltiliyor. Onlar da “Hızır Reis” lakaplı Kaptan-ı Derya Barbaros Hayrettin döneminde Osmanlı donanmasının altın çağını yaşadığını ve onun Cezayir tarihindeki önemini  anlatmaya çalışıyorlar.

★★★

Sorgucuları kötü bir niyetleri olmadığına ikna edip karakoldan ayrılırken, polisin biri arkalarından “Barbaros Hayrettin nerede...” diye bağırınca her şeyi göze alan Orhan ve arkadaşı da dayanamayıp tokat gibi bir cevap veriyorlar:

“Fransızlar ülkenizde kanlar döktü, korkunç katliamlar yaptı. Ayrıca görüyoruz ki kültürünüz üzerinde de soykırım uygulanmış. Emperyalizm sizi tarihinizden, köklerinizden koparmış. Barbaros Hayrettin Paşa’nın kim olduğunu okursanız, bize bu soruyu sorduğunuz için utanırsınız. Fransızca konuşuyorsunuz ama tarihinizi bilmiyorsunuz” diyor!..

★★★

Bu anıyı niçin paylaştığıma gelince...

Londra’nın ünlü müzayede salonlarından Christies’de yapılan bir açık arttırmada, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, dünyanın en güzel kentini henüz 21 yaşındayken fetheden, çağının en büyük hükümdarı Fatih Sultan Mehmet’in portresini 770 bin sterline satın aldı.

★★★

İmamoğlu duygularını dile getirirken şunları söyledi:

“Bellini’nin gerçekten önemli bir tablosunun, aslında bize ait bir anının, yakıştığı yer elbet İstanbul’dur. Yakışan; İstanbul halkının, hatta bütün dünyanın gelip, o muhteşem komutanı, padişahı görmek isteyeceği bir alanda ziyaret etmesidir. Bu noktada; satışa çıktığını duyunca çok heyecan duydum ve hemen arkadaşlarıma, süreci incelemeleri için talimat vermiştim. Bugün de belediyemize ait bir şekilde sonuçlanması, beni çok mutlu etti. Çok onur duydum. Tam da  Mustafa Kemal Atatürk’ün bir vasiyeti üzerine, Fatih Sultan Mehmet’in daha özel bir anıtla hissedilir hale gelmesi için proje sürecini başlattığımız şu günlerde böyle bir hediyenin İstanbul’a kazandırılması, beni çok çok mutlu etmiştir. İstanbul halkına hayırlı olsun. O artık İstanbul halkına ait bir eser. İnşallah nice yüz yıllar İstanbul’da yaşamaya devam edecek…”

★★★

Çağ açan padişah Fatih Sultan Mehmet’in şahsında tarihimize, ecdadımıza ve onun yadigarı kültürel mirasımıza sahip çıkarak bir anlamda hem kültür emperyalizmine, hem de yerli fetih edebiyatçılarına ders verdiği için, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nu yürekten kutluyorum.

★★★

Gidemediğin yer gibi, sahiplenmediğin kültürün de, bir süre sonra sana ait olmaktan çıkar!..