İstanbul Teknik Üniversitesi’ni birincilikle bitirince, Cumhuriyet döneminin ve Anıtkabir’in “efsanevi” mimarlarından Ord. Prof. Dr. Emin Onat’ın kürsüsüne asistan olarak atandı.

Doktorasını yapmak üzere ABD ye gönderen devlet, yetişmesi için yüz binlerce dolar harcadı. O da kendisine duyulan güveni boşa çıkarmamak amacıyla çok çalıştı.

Teksas Üniversitesi’nde ‘Estetik, Mimari ve Şehirsel Psikoloji’ üzerine doktorasını yaparken, dünyanın en saygın mimarlarıyla tanışma, onların bilgi ve görüşlerinden yararlanma imkanını buldu.

Günün birinde misafir jüri üyesi olarak görev yapan Prof. Frederick Sargent ile buluştu. Bu değerli bilim insanı onu karşısına oturtup; “Bak Ahmet” dedi. “Sonsuz evrenin minik bir ünitesi olan planetimiz üzerinde doğa ile biz insanlar, hayvanlar, bitkiler ve tüm canlılar, ‘Ekobalans’ dediğimiz bir denge içinde yaşamımızı sürdürürüz. Mevcut denge bozulursa sonumuz gelir!.. Bu söylediklerimi sakın unutma!..”

O da hocasının tespitini hiç unutmadı ve bir mimar olarak şehirlere bakışının belirleyicisi oldu...

★★★

Hepinizin tanıdığı ünlü mimar-şehircilik uzmanı ve siyasetçi Prof. Dr. Ahmet Vefik Alp’ten söz ediyorum...

★★★

Prof. Alp’e göre “Nüfusları 30 milyona dayanan hormonlu koca şehirler, dünyanın başına bela olacaklar. Buralarda çatışmalar, büyük felaketler, seller, depremler, yangınlar ve salgın hastalıklar yaşanacak. Belki de dünyanın sonunu bu ölçeği kaçmış şehirler, aşırı insan yoğunlaşmaları getirecek!..”

★★★

Hoca doktora tezinde tartıştığı bu gerçeği yıllardır bıkmadan yazıyor, söylüyor. Hatta arazi ve yapı yağmacılarının insafsızca sürdürdükleri rant talanının günün birinde hepimizi bir felakete sürükleyeceğini haykırıyor. Ancak uyarıları dikkate alınmadığı gibi, “altı çürük, üstü çarpık” bir metropol olan İstanbul, her geçen gün biraz daha hormonlanıyor. Acımasız rantçıları, çok büyük bir depremin her an gelebileceği gerçeği bile durduramıyor!..

★★★

Sonunda minicik bir virüsün sebep olduğu korkunç salgın, onun ta 1979 yılındaki doktora tezinde söylediklerini haklı çıkarıp, sorumlu mevkidekileri şu soruyla baş başa bırakıyor:

“Hormonlanıp semirtilmiş şehirlerin sonumuz olmaması için harekete geçme zamanı gelmedi mi?..”