Son zamanlarda güne güzel bir haberle başladığınızı...

Sabah işe giderken bindiğiniz toplu taşıma araçlarında yüzü gülen birine rastladığınızı...

Şehit haberlerini, siyasette hakaret, hatta tehdit dolu atışmaları, yargının ve gazeteciliğin iktidarın yaptığı her işi onaylama meslekleri haline getirildiğini herkese kabul ettirmek amacıyla düzenlenen ekran tartışmalarını izledikten sonra, uyumak üzere başınızı yastığa koyduğunuzda, memleket adına kaygılanmadığınız, ülkenin yarınlarından büyük endişeler duymadığınız bir geceyi...

Hatırlıyor musunuz?

★★★

Bu duyguları yaşarken; kardeşlik, dostluk, iyilik, sevgi, saygı, onur, sadakat, dayanışma ve hoşgörüye duyulan özlemi yansıtan eski Yeşilçam filmlerinin yaşlı gözlerinizin önünden kare kare geçtiği oluyor mu?

★★★

Eski Türkiye’nin iyiliksever insanlarının nereye gittiklerini, o iyi insanların günün birinde dönüp dönmeyeceklerini merak ediyor musunuz?

★★★

Çünkü paranın asla satın alamayacağı, gücün eğip bükemeyeceği insanlar, aileler ve aşkların anlatıldığı o eski Yeşilçam filmlerinde karakterler yalnızca iyiler ve kötüler diye ikiye ayrılır, kötüler sonunda mutlaka kaybeder, haksızlığa uğrayanlarsa er geç kazanırlar... Alkışlarla biten gösterimlerden sonra evlerine dönen insanlar, kendilerini en yenik ve yapayalnız hissettikleri anda bile başarının uzanıp tutabilecekleri kadar yakınlarında durduğunu bilirler.

Bu duyguyla, kış gecelerinin ıssız sokaklarında bozacının sesi hâlâ yankılanırken, yarınlara dönük umutlarla başlarını yastığı koyarlar...

★★★

İşte biz o eski filmleri hatırladıkça, dört bir yanımızı saran hoyratlığı ve nefret iklimini unutuyoruz. Kötülüğün bir sınırı olması gerektiğini, güç ve paranın hayatın tek gerçeği sayılamayacağını, haksızlığın yapanın yanına kâr kalamayacağını düşünüyoruz...

★★★

Çünkü günümüzde, o filmlerdeki gibi yalnızca iyiler ve kötüler olarak değil, ırkımıza, dinimize, mezhebimize, dilimize, hatta cinsiyetimize göre bin parçaya bölündüğümüzü... Sevginin yerini öfkenin, kucaklaşmanın yerini hoşgörüsüzlüğün, insanlığın yerini vicdansızlığın, iyiliğin yerini kötülüğün aldığını görüyoruz...



İşte bu nedenle o eski Yeşilçam filmlerindeki gibi, iyilerin günün birinde mutlaka geriye döneceklerine inanıyoruz.

UĞUR DÜNDAR’IN NOTU: Bu akşam İstanbul Küçükçekmece’de, Cennet Kültür ve Sanat Merkezi’nde, yükselen haber kanalı TELE-1 TV için yapacağımız Demokrasi Arenası’ndaki önemli açıklamaları kaçırmamanızı öneriyorum.