Sağlık Bakanı Dr. Fahrettin Koca, her gece Twitter hesabından, günün koronavirüs bilançosunu açıklıyor.

Geç saatlerde yaptığı paylaşımlarda özellikle “ölenler yaşlı” demesi dikkat çekiyor.

Bakan’ın bilgileri kişisel sosyal medya hesabından açıklaması da, yaşlıların öldüklerinin altını çizmesi de bana göre yanlış!..

Zira ‘Koronavirüs’e karşı sürdürülen savaş, Bakan’ın kişisel meselesi değil, tüm Sağlık Bakanlığı personelinin ve sağlık kurumlarında çalışanların topyekun mücadelesi.

Dolayısıyla paylaşımlar, kurumsal bir hesaptan yapılmalı ve sonuçlar devletin hafızasına kaydedilmeli.

★★★

Bakan’ın “yaşlılar öldü” demesi 65 yaş üstündeki yurttaşların yaşam haklarını değersizleştirip bilinçaltlarında ölmeyi doğallaştırıyor. Ayrıca daha genç yaştakilerin ‘Koronavirüs’e bakışlarını olumsuz yönde etkileyerek “Madem yaşlılar ölüyor, o halde ben neden evde kalayım?” demelerine yol açabiliyor.

Bakan’ın söylemlerinin, yaşlıların morallerini bozduğunu, bağışıklık sistemlerine darbe indirdiğini, virüsle mücadeleyi zorlaştırdığını ve bu ifade biçiminden acilen vazgeçmesi gerektiğini söylemek için uzman olmak gerekmiyor!..

★★★

İlerleyen günlerde “Yaş yetmiş, iş bitmiş” deyiminin ne kadar yanlış olduğunu anlatan yazılar kaleme alacağım ama bugün bir yaşıtıma, ülkemizin en değerli tiyatro ve mizah ustalarından sevgili Müjdat Gezen’e kulak vermek istiyorum.

Bakın günlerdir karantinadaki sevgili Müjdat, siz değerli dostlarına nasıl sesleniyor:

“Yıl 1980...

İzmir Fuarı’ndaki bir açık hava gazinosunda komedyenlik yapıyorum. Yani şimdiki adıyla ‘stand-up comedy...’

Bir sabaha karşı, kaldığım otelde tank sesleriyle uyandım. Tarih 12 Eylül’dü. Çalıştığım gazino üç gün kapalı kaldı. Açıldığı gün patron yanıma geldi. ‘Eh yaşadın’ dedi! ‘Senin Demirel, Erbakan ve Ecevit taklitlerin bu gece ortalığı yıkar!..’

O dönemde önde gelen siyasilerin taklitlerini yapıyordum. Çok güzel tepkiler geliyordu. Devam etmem halinde patron daha memnun olacaktı.

Onun teklifi üzerine ‘Yapmam’ deyince ‘Neden’ diye sordu. ‘Mizah düşene vurmaz! Onlar şimdi mağdur. Ben artık o taklitleri kaldırdım! Yerine darbeyi yapan kişinin taklidini koymayı düşünüyorum’ deyince ürktü ve ‘Yap da gazinoyu
süresiz kapatsınlar’
dedi!..

★★★

Sosyal medyada hiçbir hesabım yok. Ben beceremiyorum ama eşim izliyor. Şu günlerde bazı komik paylaşımlar yapanlar ya da komik olmaya çalışanlar dikkatini çektikçe bana gösteriyor. Bazıları hiç de güzel değil.

Ciddi günlerden geçiyoruz. Mizah da ciddi bir iştir. Nerede duracağını bilmezsen kötü olur. Bence böyle zamanlarda moralleri yüksek tutmak en doğru davranıştır. Tiyatrolar, sinemalar kapalı. Televizyonlarda beğendiğimiz programları izleyerek, kitap okuyarak, yaratıcı uğraşlara yönelerek bu zor dönemi aşabiliriz. Salt komiklik olsun diye sosyal medyada onur kırıcı şakalar yapmak çok yanlış.

Altmış yıllık sahne, perde ve ekran maceramda ben, işin ucunu kaçırmamak için büyük çaba gösterdim.

★★★

Aslında böyle günlerde suyunu çıkartmadan birbirimize fıkralar anlatabiliriz. Bir örnek vereyim:

Üst katta oturan komşusu Temel’e gelip sormuş:

‘Temel sen evini duvar kağıdıyla kaplattın. Çok güzel oldu. Biliyorsun benimki de, senin daireyle aynı metrekareye sahip. Kaç top duvar kağıdı aldın?..’

Temel ‘On iki top’ demiş.

Bunun üzerine komşusu on iki top kağıt alarak evini kaplatmış. Fakat dört top artınca yine Temel’e gitmiş ‘Yahu Temel, sen bana on iki top dedin, ben de öyle yaptım ama dört top arttı’ deyince, Temel şu cevabı vermiş:

‘Bende de arttı!..’

★★★

Biz güzel bir toplumuz, iyi bir halkız. Bu mücadeleden de yüzümüzün akıyla çıkarız.

Sağlıklı günlerde buluşmak ümidi ve sevgilerimle...

Müjdat.”