70’li yıllar...

Eski Türkiye’nin TRT’sinde bir kış günü...

Haber Merkezi’nde haber görevlisi olarak çalışıp, muhabirlik sınavının açılmasını bekleyen bir personel Diyarbakır’a gönderiliyor.

Heyecanla Ankara-Diyarbakır uçağına binen bu arkadaş, uçak kalkar kalkmaz derin bir uykuya dalıyor. Öylesine kendinden geçiyor ki, kötü hava koşulları nedeniyle uçağın Diyarbakır yerine Malatya’ya iniş yaptığını fark edemiyor!..

Neyse, hostesler kendisini uyandırınca, hemen havaalanını terk edip bir taksiye atlıyor ve şoföre “Beni acele TRT’ye götürün” diyor.

Şoför soruyor:

“Abi TRT’nin yerini ya da adresini biliyor musun?..”

-Hayır! Neyse, sen şehir merkezine git, orada sorar öğreniriz!..

★★★

Hala Diyarbakır’a geldiğini düşünen görevli,  TRT’nin yerini sorduğu herkesten olumsuz cevap alıyor. Çünkü Malatya’da TRT’nin bürosu bulunmuyor!..

Bunun üzerine PTT’ye koşup, santraldeki görevliye “Basın yıldırım ödemeli olarak TRT Haber Merkezi”ni aramasını söylüyor.

Çok geçmeden Merkez Haberler Müdürlüğü’nün efsane yöneticisi Muammer Yaşar Bostancı’ya bağlanıyor. Aralarında şu konuşma geçiyor:

“Müdürüm Diyarbakır’a geldim ama burada kimse TRT’nin yerini bilmiyor. Sizden büronun adresini alabilir miyim?..”

-Kardeşim şimdi sen neredesin?

“Diyarbakır’dayım müdürüm!..”

-Tamam kardeşim, sen hemen Ankara’ya dön, görev iptal edildi!

“Ama müdürüm!..”

★★★

Muammer Bey, konuşmanın devamını dinlemeden telefonu kapatıp elini hızla masaya vuruyor ve “Ben burada olduğum sürece bu kişi asla muhabir kadrosunu alamaz” diyor.

Nitekim kendisi TRT’den ayrılana kadar o kişiye muhabirlik yaptırılmıyor!..

★★★

Şimdi ise TRT’ye muhabir alınırken liyakat aramak yerine, özellikle yandaş olup olmadığına bakılıyor!

O nedenle 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı’nda ekranda saatlerce Cumhuriyet Bayramı yazısı durabiliyor!..