“Koronavirüs salgını başladığından beri maske dağıtan Kızılay gönüllülerini veya hijyen malzemesi sağlayan Kızılay istasyonlarınızı pek ortalıkta göremedik.

Oysa sağlıkta 152 yıllık deneyime sahip Kızılay’ımızın bu ortamda mücadelenin tam da içinde olmasını beklerdim. Milletimizin bağrından çıkmış, yüzyılı aşkın süredir insanlarımızın en umutsuz günlerinde bile yanında olmuş böylesine köklü bir kuruluşumuzun salgın karşısında etkisiz kalmasına ve sosyal medyada mizah konusu edilmesine çok üzüldüm.

★★★

Bunun nedenlerini düşünürken aklıma, yeni Kızılay yönetiminin uygulamaları geldi. Zira yeni yönetimin ilk işlerinden biri, 700’ü aşkın şube sayısını 170’e düşürmek olmuştu. Kapanan şubelerde üyelikler iptal edilmiş, gönüllüler küstürülmüş ve yerelde etkin olması gereken Kızılay, merkeze çekilmişti. Sonuç olarak bu bölgelerde artık Kızılay gönüllüleri ve üyeleri kalmamıştı. Bunu yapmalarının nedeni; Kızılay’ı tıpkı bir şirket gibi daha kolay denetlemek ve yönetmekti!..

★★★

Oysa Kızılay bir şirket değil şefkat yuvasıydı. Bunu sadece ‘Kızılaycılığı’ bir ruh gibi içlerinde yaşatanlar bilebilirdi. Vefa Grubu adlı oluşumun görüntülerini televizyon ekranlarından izliyoruz. Bu gruplar, zabıta ve emniyet görevlilerinden oluşuyor ve kimi kimsesi bulunmayan yaşlıların alışverişlerini yapıyor. Bunun toplumsal dayanışma açısından güzel bir uygulama olduğunu kabul ediyorum. Onların görüntüleri, bana geçmişte Kızılay Genel Başkanlığı yaparken devrim gibi değişimlere imza atan Tekin Küçükali’nin başlattığı ve başarıyla uyguladığı bir projeyi hatırlatıyor.

★★★

O dönemde 797 şubesiyle ülkenin en ücra köşesine kadar faaliyette olan Kızılay bünyesinde, tüm şubelerin etkin olarak çalışıp katkıda bulunacakları ‘TOPLUM LİDERLERİ’ adı altında bir proje hayata geçirilmişti. Proje, 797 Kızılay şubesinin aktif yöneticileri ve üyelerine ilaveten; muhtar, öğretmen, din görevlisi, bakkal, fırıncı, berber ve eczacı gibi kişilerden, yani bir insanın hayatını kolaylaştırabilecek meslek gruplarının mensuplarından oluşmaktaydı.

Bu komiteler aracılığıyla mahallenin açı da toku da hayırseveri de hayra ihtiyacı olanı da bir araya getiriliyor, yani mahallenin röntgeni çekilerek anında dert sahibine derman, açlık çekene de aş olarak kapıları çalınıyordu.

★★★

Ne yazık ki sonradan bu proje de şubelerin kapatılması gibi uygulamadan kaldırıldı. Böylece yaşlı, kimsesiz, yoksul ve hasta kimseler dertlerini telefonda çağırdığı işleri başlarından aşkın devlet görevlilerine anlatmak zorunda bırakıldı.

★★★

Kızılay’ın yüzlerce şubesi kapatılmasaydı ve ‘TOPLUM LİDERLERİ’ projesi sürdürülebilmiş olsaydı, koronavirüs salgınından ağır mağduriyetlerin yaşandığı bu dönemde çok daha hazırlıklı olmamız ve felaketlere karşı mücadelemizi daha etkin bir şekilde devam ettirmemiz sağlanabilirdi.

Bir gönüllüler ordusu olan Kızılay’ımıza yapılan en büyük kötülük, bu yapılar ve projelerle, kimsesizin kimi olmak üzere hayatlara dokunan elleri, yoksuldan, garipten ve afetzededen uzaklaştırmak olmuştur.

Ufuk insanı ve gönüllere dokunan sivil toplum önderi Tekin Küçükali ile yaptıklarımızın vicdani huzurunu yaşamakla birlikte bugün yapılanları düşündükçe derin bir üzüntüye kapılmamak inanın elde değil.

İşte bu nedenle Kızılay’ımızın ihtiyacı olan her yurttaşımıza anında el uzatıp onları şefkatle kucakladığı, milletçe gurur duyduğumuz ve tüm dünyanın örnek aldığı o görkemli günleri özlemle yad ediyorum... “

★★★

Okuduğunuz satırlar, Kızılay’ın eski Bakırköy Şube Başkanı İbrahim Ethem Veli’ye ait.

★★★

“Şefkat Kızılay”ı...

Hepimizin gönlünde taht kurmuş bir buçuk asırlık ulu yardım çınarı Kızılay’ımızın, efsanevi Başkan Tekin Küçükali döneminde topluma gururla duyurduğumuz ve alkışladığımız başarılarını, bir an önce yeniden sergilemesi dileğiyle...