Elazığ’ın Gezin İlçesi’nde, 3 yurttaşımızın can verdiği Mavi Göl apartmanı, Van depreminin ardından kontrol edilmiş (!) ve “az hasarlı” raporu verilmiş!

Yani “oturulabilir” denilmiş!

Oysa Gezin’de 3 dönem Belediye Başkanlığı yapan Fethi Aydın’a göre bu yapının oturulamayacak durumda olduğunu görmek için uzman olmaya gerek yokmuş.

Çünkü zaten eğri duruyormuş!..

Her deprem sonrasında herkes “Acaba yıkıldı mı” diyerek oraya koşuyormuş!..

★★★

Enkazın kaldırılması sırasında ekranlara yansıyan malzeme kalitesizliği de hiç yabancımız değil.

Çimentosu eksik, kum yığını betonlar, incecik demirler...

Hangi şehirde olursa olsun, tüm yıkıcı depremlerin ardından, ekran başında kayıplarımıza ağlarken karşımıza çıkan görüntüler...

En acı en dayanılmaz olanlarından birini hemen hatırlatayım:

★★★

1 Mayıs 2003...

O gece, Bingöl merkezli 6,4 büyüklüğündeki depremde, 177 yurttaşımız hayatlarını kaybediyor.

Ve ertesi akşam, 84 öğrenci ve 1 öğretmenin enkaz altında kaldıkları Çeltiksuyu Yatılı İlköğretim Bölge Okulu’ndaki (YİBO) kurtarma çalışmalarını izliyorum.

Görüntü öylesine yürek yakıcı ki; çevredeki herkesin gözyaşları adeta yağmur gibi yağıyor.

Çünkü okulun yapımı sırasında beton yerine kum, demir yerine de tel inceliğinde malzemeler kullanıldığı görülüyor.

Yavrularımızın canlarını depremin değil, malzeme hırsızlıklarının ve onlara göz yuman, denetimden sorumlu sorumsuzların aldığı hemen anlaşılıyor.

★★★

Yıllar süren yargılamadan sonra okulu fay hattı üzerinde ve depreme dayanıksız olarak inşa eden müteahhit Şeref Bozkış’a 3.5 yıl, mühendis İsmet Elhakhan’a ise 2.5 yıl hapis cezası veriliyor. Bu karar, evlatlarını kaybeden aileler için ikinci büyük deprem oluyor. YİBO’da 2 çocuğu ölen Özcan Sinan hakkını helal etmediğini söylerken, kızını yitiren Alaattin Harmancı da “Karar, benim için ikinci bir deprem oldu” diyor.

★★★

Gökhan ve Şeyhmus Sinan adlı iki çocuğu enkaz altında kalan acılı baba Özcan Sinan, okulun inşaatında çalıştığını belirterek şu tüyler ürpertici iddialarda bulunuyor:

Bayındırlık’tan gelen elemanlar aldıkları rüşvetle işi kontrol etmeden uygunluk belgesi verdiler. O görevlilere 20 TL verin, yarı beton ve yarı çimento kullanın, hiçbir şey demezler! Okul daha yapılırken orada bekçi vardı, o da konuşsun. Okula gelen demir ve çimento camiye döküldü. 20 ton betonu eksik olan, yetersiz demir kullanılan yapı ayakta kalır mı? Hakkımı helal etmiyorum!..”

★★★

Kızı Ruken Harmancı’yı yitiren Alaattin Harmancı da Yargıtay’ın onadığı kararla yıkıldığını ifade ederek, “Benim için ikinci bir deprem oldu. Bingöl deprem bölgesidir. YİBO’nun deprem fayının üzerinde kurulması menfaatçilerin işine geliyordu. Yargıtay’ın kararına saygı duymuyorum. Bu tür karar verenlere saygı duymuyorum. Bu inşaata onay veren İl Bayındırlık Müdürlüğü mühendisleri, kili getirip kum yerine kullananlara göz yuman mühendisler nerede? Ankara’daki bürokratlar nerede? Asıl suçlu piyasada dolaşıyor. Suçlu iki kişi değil. Ankara’da tur atanlar nerede? Ben bu adalete baş kaldırıyorum” diyor!..

★★★

Bozkuş 1.5 yıl, Elhakhan ise 1 yıl cezaevinde kaldıktan sonra tahliye ediliyor!..

★★★

Bingöl’deki acı gerçek böyle de İstanbul’daki farklı mı?

Tabii ki hayır?

26 Eylül 2019’daki Silivri merkezli 5,8 büyüklüğündeki depremde ağır hasar gören  yapılara bakın...

Çoğu üniversite, hastane, okul gibi, yapı denetim firmaları yetkilendirilmeden önce inşa olunmuş kamu binaları... Ya da gözünü para hırsı bürümüş hırsız müteahhitlerin elinden çıkma, doğru dürüst kontrol edilmeden, yönetmeliklere uygunluğu araştırılmadan ruhsatlandırılmış derme çatma konutlar...

Fazla söze gerek yok! Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na ait bina bile, boşaltılacak kadar hasarlı!..

★★★

Nedeni çok açık!..

Malzeme hırsızlığı ve bunları ortaya çıkarmakla görevli olanların rüşvet karşılığında korkunç sonuçlar doğuracak bu durumlara göz yummaları!..

Demem o ki; deprem öldürmüyor, hırsızlık ve rüşvet öldürüyor!..

Türkiye genelindeki sayısız Mavi Göl apartmanı da, bazılarının deyimiyle “kaderlerini”, yani yıkılacakları deprem gününü bekliyor!..