O, “vatan, millet ve hürriyete” adanmış görkemli bir hayatı 48 yıllık (1840-1888) kısa bir ömre sığdırmayı başardı. Genç yaşta ölümünün sebebi olarak, inandığı kavramlar uğruna sürgünler ve zindanlarda geçirdiği zamanların sağlığında bıraktığı olumsuz etki gösterilir.

Büyük Önder Mustafa Kemal ATATÜRK’ün de eserleri ve fikirlerinden etkilendiği, bunu da farklı zamanlarda açıkça dile getirdiği Namık Kemal, milletimizin bağrında yurtseverlik ateşini tutuşturan ve Türk aydınlanmasının en ön saflarında yer alan anıt isimlerden biridir.

Namık Kemal’in eserleri arasında ikisinin; “Vatan yahut Silistre” ile “İntibah”ın, benim hafızamda her zaman özel bir yeri var...

★★★

Nedenine gelince...

Namık Kemal “Vatan yahut Silistre”yi henüz sürgünlerle ve zindanlarla tanışmadan önce kaleme almaya başlamış, 32 yaşında bitirmişti. Kırım Savaşı sırasında Rus ordusunun 41 gün boyunca sürdürdüğü Silistre kuşatmasını ve Serdar-ı Ekrem Müşir Ömer Lütfi Paşa komutasındaki Ordumuzun, Rus ordusunu geri püskürttüğü olayları anlatan eserde, erkek kıyafeti giyip sevgilisinin ardından cepheye giden genç Zekiye’nin aşkı ve vatan sevgisi de aktarılır.

Namık Kemal


1 Nisan 1873 tarihindeki ilk gösteriminin ardından İstanbul halkını sokaklara döken bu müthiş kahramanlık ve yurtseverlik destanı, ne acıdır ki, Namık Kemal’in yaşarken sahnelendiğini gördüğü tek eseridir. Ve gene ne acıdır ki, Saray tarafından hoş karşılanmayan bu oyunun sahnelenmesinden sadece beş gün sonra, Namık Kemal, yargılanmadan tutuklandı ve Kıbrıs’a sürgüne gönderildi. Oyunun “Vatan” olan adı da değiştirilip sansürlendi ve “Silistre” olarak oynanmasına izin verildi. Oyuna sahnesini açan Gedikpaşa Tiyatrosu da benzer bir akıbete uğradı ve 1884 yılında, gene Saray tarafından, bir gecede yıktırıldı.

★★★

“Vatan yahut Silistre” hakkında ilginç bulduğum ve burada paylaşmak istediğim bir bilgi var ki, sanırım sizin de ilginizi çekecek.

Namık Kemal’in çocukluk yılları anne tarafından dedesi Abdülatif Paşa’nın yanında geçti. Abdülatif Paşa bir Osmanlı Mutasarrıfı (Sancak Yöneticisi) idi. Kars’a tayin olduğunda torunu Namık Kemal de onunla birlikte Kars’a gitti ve orada 1.5 sene yaşadılar. Burada şahit olduğu bir olay, Namık Kemal’in hayatında kalıcı izler bıraktı. Namık Kemal, Abdülhak Hamit’e gönderdiği bir mektubunda “Er olan nişanlısının arkasına düşerek ve onu bulabilmek için gönüllü asker olup Kars’a kadar gelen, burada bir taburun trompetçiliğini yaparken şehit düşen bir genç kızın cenazesini” anlatır. Namık Kemal’in “Vatan yahut Silistre” oyununun kahramanı Zekiye’yi bu olaydan etkilenerek yarattığı düşünülür.

★★★

Namık Kemal ilklerin yazarıdır.

“Vatan yahut Silistre” Batılı anlamdaki ilk tiyatro eseridir, “İntibah” da Türk edebiyatının ilk romanı...

Namık Kemal bu eserini, sürgünde bulunduğu Kıbrıs’taki Magosa Kalesi’nin bir hücresinde yazdı.  (1873-1876) Her ne kadar romanına “Son Pişmanlık” adını koysa da, o yıllarda yayınları basımından önce denetimden geçiren Maarif Vekâleti, Namık Kemal’e sormadan adını “İntibah” olarak değiştirmekle kalmadı, ayrıca sansür de uyguladı.

Ne yazık ki romanın orijinal hali, bu nedenle günümüze ulaşamadı. Öyle ki sansürden geçen ilk baskısında Namık Kemal’in adı hiç yer almıyordu. Çünkü o, Magosa Kalesi’ndeki zindanda, vatan ve hürriyet rüyaları gören sakıncalı bir tutukluydu!..

★★★

Namık Kemal 38 ay boyunca tutulduğu zindanda sıtma başta olmak üzere birçok hastalıkla boğuştu. Ama yılmadı ve eserlerinin çoğunu da bu son derece zor koşullar altında yazdı.

Ve hürriyet aşığı büyük yurtsever, henüz 48 yaşında iken, Sakız Adası’nda zatürreye yakalanıp, milletine adadığı hayata gözlerini kapadı.

Son arzusu Gelibolu/Bolayır’a gömülmekti. Cenazesi Sakız Adası’ndan Çeşme’ye getirildi. Burada cenazesine bir geceliğine ev sahipliği yapacak yer arandı ve bugün adını taşıyan Namık Kemal İlkokulu’nun tarihi binasında geceledi.

★★★

Geçtiğimiz 2 Aralık; yazar, gazeteci, devlet adamı, aydın ve şair Namık Kemal’in ölüm yıl dönümüydü.

Ruhu şad olsun...