“Okulumu başarıyla tamamlayan inşaat mühendisiyim. Yüksek lisans da yaptım. 2 yıldır iş arıyorum. Hangi yapı firmasıyla konuşsam, komik rakamlarla dönüş yapıyorlar ve pasif çalışmamızı, yani diplomamızı istiyorlar! Bu benim ve tüm işsiz arkadaşlarım için üzücü bir durum...”

★★★

“İşsiz bir yığın inşaat mühendisi var. Nedeni, yapı denetim şirketleri ve müteahhitler... Diploma ile sorunları çözüyorlar! Müteahhitler ‘Sen gelme biz diplomanı kullanırız, sana da ayda 1000 lira veririz, ayrıca sigortada giriş çıkış yaparız’ diyorlar.

Yapı denetim firmaları zaten hep diploma dolu. Aktif çalışan mühendis yok. Aktif çalışma olsa, herkes işinin başında durmak ister. Ama öyle bir hale getirdiler ki bu işler diplomaya kadar düştü!..”

★★★

“Devlet bundan haberdar. Ama var mı bir yaptırım? Tabii ki yok! Bakkal bile müteahhit olmuş! Çünkü elinde kiraladığı mühendis diploması var!..” 

★★★

“Ben şehir plancısıyım. 2 yıldır işsizim. Haa işe giren yok mu diyeceksiniz elbette var! 1000 TL maaşla sadece diploması kullanılan çok arkadaşım var. Göz yumulduğu sürece de böyle devam edecek!..

Yakın zamanda bir işverenle konuşma geçti aramızda, bana asgari ücretin bile altında çalışmam gerektiğini söyledi. Piyasada 1000 lira verip susturdukları ve işlerini bir güzel yaptırdıkları çok şehir plancısı var!..

Bu usulsüzlükleri yapan, buna göz yuman ya da sessiz kalan, aynı ölçüde vicdan yoksunudur!..”

★★★

“Mimarım. Projelendirme ve onay süreçlerinde yaşananlardan nefret ettim.

Rüşvetle kazanılmış fazladan katları çizmek istemiyorum.

Sırf yangın yönetmeliğine uygun olsun diye kaçış mesafelerini kağıt üzerinde olduğundan kısa yazmak istemiyorum. Projesinde ayrı, şantiyesinde ayrı inşa edilmiş binaların başında durmak istemiyorum.

İlkokul seviyesindeki müteahhitlerin bilgimi aşağılamasını kabul edemiyorum.

Bakanlıklar, belediyeler, meslek odaları, üniversiteler, teknik adamlar hepsi suçlu. Bu ürkütücü tablonun oluşmasında herkesin, hepimizin parmağı var!..”

★★★

“Jeoloji mühendisiyim. Bir şantiyede çalışırken, masraftan kaçınmak için kazıkları bazı yerlerde yaptırmadılar. Biz taşeron firmaydık. Oraya 15 katlı bina çıkıldı!..

Önemli yerleri güçlendirmek gerekirken donatı olmadan duvar yapıldığını görünce hemen istifa ettim. Bu yer İstanbul’un Anadolu Yakası’nda...”

★★★

“Jeoloji mühendisiyim. Yapılacak inşaatların zemin incelemelerini gerçekleştirdiğimizde müteahhittin işine gelmeyen bir sonuç çıkar ve siz raporunuzu onun istediği gibi yazmazsanız, inanılmaz baskılarla karşılaşıyorsunuz!..

Mesela bir okul inşaatı için yaptığım çalışmada firmaya balçık olması nedeniyle zemin iyileştirmesi (fore kazık) önerdiğim için, yüklenici firma raporumu iptal ederek başka bir firmaya kendi işlerine geldiği gibi rapor hazırlattırmayı denedi.

Neyse ki belediyedeki kontrol mühendisleri buna göz yummadılar ve işlemler raporuma göre yapıldı.

Sonra ne mi oldu?

6 yıldır mesleğimi yapamıyorum.

Çünkü benim gibilere iş yok!

Daha ne olsun?..”

★★★

Değerli okurlarım,

Yukarıdaki gerçekleri hiçbir gazetede okumadığınızdan, televizyon haberlerinde dinlemediğinizden adım gibi eminim. Gazetecilik ve televizyonculuk okullarında felaket haberlerinin abartıya ve duygu sömürüsüne gelmeyeceği, seyirci ve okurun görünenin ardındaki gerçekleri bilmek isteyeceğinin anlatılmasına karşın, bizim medyamızda bunun tam tersi yapılır. Her deprem sonrasında kameralar sürekli enkaz altından çıkan cansız bedenlere ve Ayda bebeğin kurtuluşu gibi mucizevi anlara çevrilir.

Oysa gazetecinin görevi gerçeklerin üzerine gitmek, domino taşı gibi devrilen yapıların neden göçtüklerini araştırıp sorumluları bulmaktır.

Ben okuduğunuz itirafları nereden derledim biliyor musunuz?

Değerli güldürü sanatçısı Kaan Sekban’ın sosyal medya hesabından...

★★★

Sekban’ın büyük bir iyi niyet ve cesaretle sayfasından yansıttığı zihniyet ve uygulamalar değişmedikçe hiçbirimiz güvende değiliz ve olamayız...

Büyük Önder Atatürk “Vatanını en çok seven görevini en iyi yapandır” der.

Biz vatan sevgimizi ne ara böylesine yitirdik?..