Siyasal bir doyumsuzlukla yaşama geçirildiği görüşünde olduğumuz ve yapılanmasını asla uygun bulmadığımız ülkemize özgü “Başkanlık sistemi”nin Cumhuriyet’in kuruluş amacına, ereklerine ve özüne aykırı olduğu savımızı bir kez daha yineliyoruz. Kaldı ki, yönetim ve yürütülme biçimiyle parti genel başkanlığının devlet başkanlığıyla birlikte olması rejimin doğasına kökten aykırıdır. Uygulamalar, egemenliğin ulusta değil, bir kişide olduğunun açık kanıtıdır. Türü açıklanmamış bir dikta görünümündeki işlemlerle TBMM’nin kısıtlanan yetkileri, ötelenen varlığı Cumhuriyetimiz için olumsuz belirtilerdir.

★★★

Bunca söylenti ve kuşkuya, dolaylı suçlamalara karşın siyasetçilerin mal varlıklarının saptanıp açıklanması iktidar çoğunluğunun karşı çıkmasıyla gerçekleşememektedir. Bir korkuları mı var, anlaşılamıyor. İktidar yetkisi ve gücüyle önlenen aydınlanma, bilgi edinme olanakları yarınlarda neler olduğunun, kimlerin nerelerde nelerinin bulunduğunun, kimler adına gösterildiğinin açıklanmasıyla gerçekleşecektir.

Aralarında saygı ve güven duyduğumuz şimdiki ve önceki milletvekillerine karşın, onların anlayışlarını isteyerek yineleyelim ki milletvekilliğinin emekliliği olmaz. Yine seçilirlerse önceki çalışmalarında emeklilik durumu hangi kurumda ise ilişkileri orasıyla sürer. Böyle bir bağları yoksa bunu kurarlar, koşulları her yönden yerine geldiğinde emekli yurttaş olabilirler. Ayrıca, 600 milletvekili abartılı bir sayıdır. Bu kadar siyasetçiyi Meclis’te bulundurmanın gerekli ve yararlı yanı da yoktur. AKP iktidarı oy toplamak için sayının artırılması yönüne gitmiştir. Bir de son zamanlarda trafik düzenini de bozan milletvekili ayrıcalıkları demokratik yapının ve yaşamın sömürüsü niteliğini almıştır.

★★★

Nedense her durumun ve tutumun kaynağı, dayanağı olan eğitime, bilgiye önem vermiyor, gösteriyi yeğliyorlar. Bilgi, gerçek ışık, gerçek güçtür. Eğitim, insanlığı yansıtan bir açılım ve aşamadır. Terbiyenin yaşamımızdaki yeri, insanlığın güvencesi olmasıdır. Saygı ve sevgi bağlarının kötüye kullanılması, insanlıktan uzaklığın açık belirtisidir. Toplumsal yaşamın aydınlık ve esenliğine karşılıklı ilişkilerin insanlık değerlerini yansıtan düzeyi en önemli katkıyı verir. Ülkemizde özellikle siyasal ayrılıkların, particiliğin yurttaşlar arasında yarattığı karşıtlık, ilkellikle birlikte büyük sakıncaların nedenidir. Arkadaşlık, komşuluk, hemşerilik, meslektaşlık, dostluk, akrabalık bağları, partizan ayrıştırmalarla “düşmanca” sayılacak ilişkilere dönmüştür. Aynı ulusun yurttaşı olmak kıvancı ve onuru unutulmaktadır. Yurttaşlığımıza, kişiliğimize, adımıza gölge düşürmeyelim.