İyilerle kötüleri, yanlışlarla doğruları, yararlılarla zararlıları birbirinden ayırmanın en etkin yolu bilgi edinmedir. İnanç konusunda duyarlılığı, yaklaşımı, özeni, tutucu kesimi de bilinen toplumumuza en yararlı katkı, aydınlanmasına destek vermektir. Duygu ve düşüncelerin paylaşılması, tartışılması gerçeği saptayıp ona ulaşmakla olur. Görüşleri öğrenmek, yanlışları düzeltmek, doğrulara ulaşmak için en yararlı yoldur.

1970’ten bu yana din ve devlet ilişkileri üzerinde çalışan, Elektrik Mühendisi ve Araştırmacı yazar Semih Kalkanoğlu, 1986-87 ve 1989-1990 yıllarında 17 ay Mekke’de yaşamış, 1986’da Mekke’de Hacı olmuş, 1997’de İzmir’de Yeni Asır Gazetesi tarafından düzenlenen “Türkiye’de Şeriat Tehlikesinin Gelişimi, Sorumluları ve Yarını” konulu araştırma yarışmasında 9 kişilik jüriden üçüncülük ödülünü kazandığı “Demokrasi ve Lâiklik mi? Teokrasi ve Şeriat mı?” başlıklı 350 sayfalık araştırmasını 2000 yılında 960 sayfaya çıkarmış ve “Alacakaranlık Kuşağında Türkiye” adıyla basıma hazırlamıştır. “Akıl” ve “Ahlâk”ı temel alan İslâm dini uygulamasını Atatürk çizgisinde 2021’de yayınlanacak bu araştırmasında anlatmaktadır. “Kur’an’da kadının saçını başını sımsıkı örtmesiyle ilgili tek kelime yoktur” diyen KALKANOĞLU’nun bu konuyla ilgili bir yazısını okurlarımızın bilgisine sunarak konunun kavranmasına yardım etmek istiyoruz. İşte :

Atatürk’ün kurduğu Çağdaş ve Lâik Türkiye Cumhuriyeti’nde 1975’ten bu yana kadınlara, kızlara “din emrediyor” denerek, baskı yapılarak saçlarını, başlarını sımsıkı örtmeye çalışıyorlar (!)

Gerçekte siyasal bir simge olan türban kamu kurumlarında, üniversitelerde takılmamalı.

Daha önemlisi; ne İslâm’da ne Kur’an’da kadının saçını, başını örtmesi ile ilgili hiçbir ifade yoktur. Kur’an’da Nur Sûresi’nin 30. ayeti ERKEKLERE, 31. ayeti KADINLARA hitap etmektedir. Dilbilgisi kurallarına göre her iki hitap “kelime yapısı” bakımından bire bir “aynıdır.” Erkeklerin örtünmeleri konusunda Nur Sûresi’nin 30. ayetinin Türkçe meali:

“Söyle inanan erkeklere; harama bakmaktan sakınsınlar ve cinsel organlarını saklasınlar.”

Arapça okunuşu: “Kul lil mu’minîne yaguddû min ebsârihim ve yahfezû furûcehum.”

Kadınların örtünmeleri konusunda Nur Sûresi’nin 31. âyetinin Türkçe meali:

“Söyle inanan kadınlara; harama bakmaktan sakınsınlar ve cinsel organlarını saklasınlar... ”

Arapça okunuşu: “Ve kul lilmü’minati yagdudne min ebsarihinne ve yahfezna fürucehünne.”

Sadece kadınlara 3 kelime daha ekli:

“Örtülerini göğüsleri (memeleri) üzerine vursunlar.”

Arapça okunuşu: “Velyadribne bi humurihinne alâ cuyûbihinne”

Not:  Türkiye ’de, son yıllarda sadece Süleymaniye Vakfı ’nın web sitesi olan www.suleymaniyevakfimeali.com sitesinde Kur’an’daki 114 sure gerçek ve doğru Türkçe ile verilmiştir.

Diyanet İşleri Başkanlığı da yapmış olan Prof. Süleyman Ateş bile “Mümin kadınlara söyle; gözlerini (haramdan) sakınsınlar, ırzlarını korusunlar” diye yorumlamıştır. Örtünerek ırz korunmayabileceği gibi, örtünmeyen kadınlar daha namuslu da olabilirler.

Ayet, mümin kadınların “ırzlarını” ya da “iffetlerini” korumalarını önermiyor.  Ayet, “ırz” ve “iffet” kavramları bir yana, “ebsarihinne ve yahfezna fürucehünne” diyor. Ne demek “füruc”? “ferc”in çoğulu. Ferc, “yarık, yani kadınlarda doğurganlık organı (genelde erkek ve kadınlarda cinsel organ) demektir. “Mümin kadınlar, oranızı örtün, görünmesin” diyor. Çünkü “ebsar” Arapça’ da “basar” sözcüğünden geliyor, “görme” anlamındadır.

Cahiliye Dönemi’nde (bu konuda rahmetli Prof. Neşet Çağatay’ın “İslâm Tarihi” adlı kitabına bakınız) kadınlar iç çamaşırı kullanmazlar, hatta anadan doğma görünmeleri utanılacak bir durum değildi. Nitekim Anadolu’da, gericilik akımı yaygınlaşmadan önce, kadınlar çocuklarını erkeklerin yanında çekinmeden emzirir ve kimse de bunu yadırgamazdı.

Nur Sûresi’nin bir önceki 30. âyeti, erkekler için de “yahfezü fürucehum” öngörüyor. O zaman sormak gerek din bilginlerine: Erkekler neden saçlarını türbanla örtmüyorlar? Her iki âyet de hem kadınlara, hem erkeklere mahrem yerlerinizi örtün demektedir.

Son olarak Hanefi mezhebi kurucusu Büyük İmam Ebu Hanife (699-767) 4 ciltlik İslâm Fıkhı’nda örtünmeyi kolda dizden yukarı, göğüslerin üzerinden bacaklarda dizlere kadar diye vermiştir. Ebu Hanife hiçbir kadın için saçlarını, başlarını örtsünler dememiştir.

Atatürk’ün Lâik Türkiye Cumhuriyeti’ni emanet ettiği Türk Gençliği ve Aydınlar “Allah Kelâmı” denen İslâm Dini’nin kutsal kitabı Kur’an’ı “Akıl” ve “Ahlâk”a dayalı gerçek ve doğru olarak okumalılar ve anlamalılar.

İslâm Dini gerçek temeli olan “Akıl” ve “Ahlâk”a döndürülmelidir.

Kur’an’daki  114 surenin 21’inde “Akıl” ve “Aklı Kullanmak” ifadeleri geçmektedir.

Gerçekte İslâm Dini ile ilgileri olmayan sözde dinciler “Deizm”i “dinsizlik” olarak çarpıtmaktadırlar. Halbuki “Deizm” “Akıl” ve “Aklı Kullanma” demektir.

Atatürk’ün bu konuda bir sözü vardır; “Ne ki akla uygun o dine de uygundur”

Ayrıca; Lâik bir ülkede devlet, çocuklara, gençlere devlet okullarında din dersi veremez.

Lâik bir ülkede, devlet sisteminde Papalık, Patriklik gibi Diyanet İşleri Teşkilatı olmaz.

Lâik bir ülkede devlet bütçesinden din adamlarına, müezzinlere, vaizlere maaş ödenmez.

Ne var ki, Türkiye Cumhuriyeti’nde “gerçek anlamda lâiklik” yoktur.

İslâm Dini’nde Ruhban Sınıfı yoktur.

İslâm Dini’nde kadınlardan imam, hatip gibi din adamı olmaz.

Kadınlarda saç ve baş örtme âdeti, en tutucu Yahudi mezhebi Hasidik Yahudileri’nin üçbin yıllık uygulamasıdır. İslâm ve Kur’an ile hiçbir ilgisi yoktur.