Özellikle MHP Genel Başkanı Devlet BAHÇELİ’nin demokrasinin anlam ve amacına aykırı siyasal yapılanma istek ve önerisinin çağdaş oluşumları gölgelemeden öte tam bir saptırma olacağını belirtmek isteriz. Sakıncalarını her gün izlediğimiz “Başkanlık sistemi” nin kaldırılması yerine onu büsbütün çekilmez duruma getirecek çağdışı durumun pekiştirilip genişletilmesi, ufkumuzu tümüyle karartacak bir yıkım olacaktır. Neler yapabileceklerini yaptıklarından çıkarabileceğimiz kimilerinin diktadan ayrımsız yeni donanımlarla yetkilendirilmesi geleceğimizi de sakıncalara taşıyan bir düzen olacaktır.

Toplumsal barışın ve ulusal dayanışmanın gözardı edildiği koyu partizan ortam, değişik sakıncalarıyla cumhuriyetimizin kara bulutları olur. Ayrımcılık akımlarının ve eylemlerin dinci çıkışlarla giderek parçalama girişimlerine hız verdiği günlerde yurttaşlık yapısını büsbütün geçersiz kılacak tutum ve davranışların bağışlanmaz suçlar olacağı açıktır. Birliği, birlikteliği, Büyük ATATÜRK’ ün “Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Türkiye Halkına Türk Ulusu denir” sözündeki kaynaştırıcı yapıyı ortadan kaldıracak söylemler ve eylemlerin yurtseverlikle bağdaşması olanaksızdır. Yöneticiler yeteneksiz ve yetersiz olursa, ulusal değerler gibi ulusal yapı da büyük sakıncalarla karşı karşıya gelir. Kabalık, sertlik, ilkelliktir ve çirkindir.

Siyasal ayrımcılığı, kendi düşüklük ve düşkünlüklerinin doyumsuzluğunu saklayarak, sürdürmeye çalışanlar rejim düşmanlarıdır. Hiçbir ülkede geçerli sayılmayacak bu tür tutum ve davranışlar en sakıncalı eylemlerdir. Dünyanın sorunlarına ek olarak ülkenin giderek ağırlaşan sorunları karşısında birliğe ve ulusal dayanışmaya önem vererek insanlık değerleri başta olmak üzere yurttaşlığa yaraşır açılımlara girişmek yerine her gün çirkin partizanlığın çıkışlarıyla ufku karartmanın hiçbir anlamı, geçerliği ve yararı yoktur. Yargıdaki yanlılık, karışıklık, bir kargaşa sayılır. Güven yitirilirse karanlık egemen olur. Neye ve kime olursa olsun bağımlı yargı, işkencedir. Anayasa Mahkemesi’ nin bağlayıcı kararını tanımayan mahkeme, siyasal bir yandaş durumuna düşer ve güven yitirerek hukukdışı kalır. “Yargının siyasallaştığı” eleştirileri çok üzücü. Neden olanların çok düşünmesi gerekir.

Tüm değerbilmezlik, saygısızlık ve ahlâksızlık yansıtan saçmalıklara, suçlama, karalama ve geçersiz kılma kalkışmalara karşın Türkiye’mizin batmayan güneşi ATATÜRK’ ün önündeki kara bulutlara olanak tanımayacağız. ATATÜRK, kendisini yadsıyan, kendisine karşı olan aymaz ve sapkınların bile yaşam güvencesidir. Bu toprakların ATATÜRK sayesinde yurt olduğunu unutanlarla unutturmak isteyenlerin soy bağları tartışılır. Kurtuluş Savaşı’nı kazanıp yepyeni bir devlet kurarak ulusal egemenlik temelinde, üstelik padişahlık ve halifelik önerilerini elinin tersiyle iterek, cumhuriyeti ilân eden ATATÜRK’ le arkadaşı İNÖNÜ’ye “iki ayyaş” yakıştırmasının çirkinliği asla hoşgörülemez. Bu iki eşsiz Türk büyüğünün değerini bilmeyenlerin ulusal değerler konusundaki duyarsızlıkları utandırıcıdır. Hiç unutmamamız gerekir; cumhuriyet ATATÜRK’ ün Türk Ulusu’ na en büyük armağanı ve siyasal onurumuzun ışıklı simgesidir. Savunmak, korumak ve sonsuza değin yaşatmak sorumluluğu, ATATÜRK’ün bizlere verdiği birincil görevdir. Bu bizim için yaşamsal bir değerdir.

BEKİR COŞKUN için...

Gazetemizin değerli yazarı Bekir COŞKUN’u sonsuza uğurladık. Gerçekçi, saygılı, temiz ve ince dili, başarılı anlatımlarıyla örülen seçkin kişiliği, gönüllerimizi kazanan sıcaklığıyla unutulmaz bir arkadaştı. Yakınlarına, sevenlerine ve sayanlarına başsağlığı, kendisine Tanrı’dan engin rahmet diliyorum. Işıklar içinde yatsın.