Varlığımızın gerçekleştiği, yaşamımızı sürdürdüğümüz doğa, tüm yapısı ile bizi barındıran ortamdır. Canlı ve cansız değerleriyle insanlığın kucağı olan, insanlığı doyuran ve yaşatan doğaya yaraşır olduğu değeri ve önemi verdiğimizi savunamayız. Yerüstü ve yeraltı varlıklara karşı tutumumuz doğadan yana değil, doğaya karşı olduğumuzu göstermektedir. Yararlanma çabaları doğanın kıyımı olarak birbirine eklenmektedir. İnsanların doğaya karşı acımasız, anlayışsız, bencil, çıkarcı, yağmacı ve yıkıcı tutumları nice yeri doldurulmaz, yenisi sağlanamaz, önlenemez yitiklere neden olmaktadır. Avcılıktan kazanç sağlamaya değin birçok konu doğanın sömürüsüyle yapılmaktadır. Kısaca, doğaya karşı saygısız, duygusuz, anlayışsız ve sevgisiziz. Ölçünün kaçırıldığı çıkar ve yarar çabaları doğaya kötülükler biçiminde sürdürülmektedir. İnsanlara iyi davranılmıyor ki hayvanları da kapsayan doğaya iyi davranılsın. Yakmak, yıkmak, kurutmak, bitirmek, yok etmek kimi insanların becerisi, başarısı sayılıyor.

Kıyılarımız (sahillerimiz), nehirlerimiz-ırmaklarımız, derelerimiz, göllerimiz, bahçelerimiz, bağlarımız, spor alanlarımız, sokaklarımız, caddelerimiz, okul alanlarımız yaraşır oldukları özeni, bakımı görüyorlar mı? Yapılanma yerleri, araç-gereçlerin kullandıkları yollar, toplantı ve alışveriş alanları, bekleme salonları sağlık koşullarına aykırılıklarını sürdürüyor. İnsana gereken değerin verilmediği, saygı gösterilmediği yerlerde yaşamın karanlığı egemen olur.

★★★

Değişik bağ ve biçimdeki etkiler her yerde sürüyor olmalı ki basında yakınmaların arkası kesilmiyor. Belediyelerde, tapu dairelerinde, yargı yerlerinde, öbür ilgili kurumlarda kamu yüklenicilerinin (müteahhitlerin) gördüğü kolaylık, yakınlık ve destekten acı ve üzüntüyle söz edenlere rastlıyoruz. Kimileri için istediğini yapma gücü, istediği sonucu alma yeteneği, tuttuğunu koparma başarısı, istediği kişi ve makamla ilişki becerisi söylentilere neden oluyor.

Öyle durumlar yaşanıyor, izleniyor, duyuluyor ki ahlâka inan, hukuka güven, kişiliğe saygı, değerlere özen, ilişkilere anlam verme hiçbir önem taşımıyor. Nasıl ve neden bu durumlara düştük anlamak güç. Kendimize yakışmayan tutum ve davranışlarla yalnız günümüzü değil, geleceğimizi de karartıyoruz. Doğaya, insanlara, hayvanlara karşı anlayışlı davranma gereği toplumsal bilincimizde sıcak bir yer tutmalıdır. Suları, ağaçları, bitkileri, tüm canlılarıyla doğa hepimizin kucağı ve gömütüdür. Bulunduğu yeri her yönden iyi tutmak, bakımlı kılmak da insanların görevidir, insanlık gereğidir.

Çevresi çöplük olanların kendileri de çöp durumuna düşer. Bizi doyuran, besleyen, yaşatan doğaya ilgimiz ne ölçüde içtenlikli ve iyi olursa yaşam koşullarımız o ölçüde doyurucu olur. Tüm canlıların beşiği, varlıkların kucağı olan doğa, yaşam alanımız, yuvamız olarak özenle koruyacağımız eşsiz değerimizdir.