Bağımsızlığın, özgürlüğün, ulusal egemenliğin özgün kaynağı ve dayanağı olan Cumhuriyet, Türk Ulusu’na Büyük ATATÜRK’ün en görkemli armağanı, en değerli emanetidir. Siyasal yaşamımızda bir anıt olan bu yapı en anlamlı, en büyük, en görkemli, en kapsamlı kazanımdır. Tüm ulusun oluşturduğu, tüm ulusu temsil eden çağdaş yönetimdir. ATATÜRK’ün “Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Türkiye halkına Türk Ulusu denir” sözü gerçeğin hiçbir ayırım yapmadan açıklanan birleştirici, kaynaştırıcı önemini yinelemektir. ATA’mızın ulusumuza en değerli mirasıdır. Sonsuza değin yaşatma görevini Türk Gençliği’ne verdiği bu kutsal yapı, hepimizin onurunu temsil eden bir yüceliktir. Önünde kimi zaman yol almaya çalışan kara bulutlar olmuşsa da, olmaya çalışıyorsa da Türkiye’mizin güneşi olarak ışıkları hep üzerimizde olacaktır, tıpkı ATATÜRK gibi.

Avrupa’nın en başta Ortadoğu ve Asya’nın diktatörlüklerle yönetildiği karmaşık sorunlu ortamda “Padişah ve Halife olma” önerilerini elinin tersiyle iterek çağdaş Cumhuriyeti kimi arkadaşlarıyla bile ters düşerek “ilân” eden Mustafa Kemal, geleceğimizin de pırıltılı yolunu açmıştır. Bu eşsiz devrim, siyasal açılımla kurumlaşmanın örnek bir yükselişidir.

Almanya’da Hitler, Yugoslavya’da Tito, İtalya’da Mussolini, İspanya’da Franko, Portekiz’de Salazar, Fransa’da Dögol’ün, Rusya’da Stalin’in diktayla işbaşında oldukları dönemde mutlakıyetten Cumhuriyete geçerek çağdaşlığın en gerçekçi adımını atıp yapısını gerçekleştiren ATATÜRK, Türk dünyasının kutup yıldızıdır. Sözde cumhuriyetlerin ve baskıcı tek adam yönetimlerinin pençesinde kıvranan ulusların uyanıp devrimle aydınlığa kavuşmalarına öncülük etmiştir. Osmanlı İmparatorluğu’nun bıraktığı kötü tortuyu temizleyerek her alanda attığı adımlarla Türkiye’yi yeni baştan kurarcasına Türk Dünyası durumuna getirerek dünyanın en ileri ülkeleri düzeyini sağlamıştır. Attığı her adım uygarlığın ve çağdaşlığın yeni bir aşaması olarak ulusal yapımızı ve yaşamımızı gönendirmiştir. Bugün ülkemizde ve dünyada yaşanan sorunlarla yönetimlerin ve temsilcilerin durumları ve tutumları gözetilirse Atatürk’ün ne kadar ilerici, gerçekçi ve yapıcı olduğu daha iyi saptanır. O’nun açtığı yoldan sapanlar, O’nun yaptıklarını karalayıp gölgeleyenler, O’nu yadsıyıp utanmadan sıkılmadan eleştirenler, O’nun dönemine ilişkin değerlendirmelerde yalanlarla kararanlar nerden nereye gelindiğinin ilginç belirtileridir.

ATA’mızın 1927’de “Türk Gençliği’ne Sesleniş”inde verdiği “Türkiye Cumhuriyeti”ni sonsuza değin korumak ve yaşatmak görevinin kutsallığını bilincimizde tüm sıcaklığıyla tutarak O’na yaraşır olma çabasıyla ve büyük bir onurla yerine getirme sorumluluğunu andımız bildiğimizi kıvançla yineliyoruz. İnanıyoruz, biliyoruz ve benimsiyoruz ki Cumhuriyet bizim için bir biçim değil, ÖZ’dür. Cumhuriyet, ATATÜRK’ün bize onur veren en değerli armağanı ve kutsal emanetidir. Bu görevin yaşattığı mutluluk bir yaşam ödülüdür.