Günlerimizi çözümlerle değil, sorunlarla karşılıyoruz. Ulusal ve uluslararası olumsuzluklar birbirine eklenerek endişeleri büyütüyor ve ağırlaştırıyor. Egemenlik ve savaş çığlıkları Amerika’dan Ortadoğu’ya büyüyerek sürüyor. Devletlerin çıkar güdüleriyle çelişen insanlık gerekleri gözardı ediliyor. Siyasal ortamdaki karışıklık ve kargaşa, yaşamı olumsuz etkiliyor. Geçim güçlükleri, kadınlara saldırılar yanında eğitimdeki dinsel yöneliş ve ağırlık, geleceğimizin kara bulutları olarak karşılanıyor. Partizanlığın, yöneticilerin kişisel eğilim ve amaçlarını yürütme ve gerçekleştirme düzeni olarak uygulandığı günümüzde ulusal sorunların eşitlik ve yansızlıkla çözümü bir düş olarak kalmaktadır.

★★★

İbretlik olaylar yaşam kıvancımızı yaralıyor. Kırıkkale Üniversitesi’nde kutlanan “Dünya Arapça Günü”nde İstiklal Marşı’mızın Arapça okunması, Arapça dilinin övülmesi sorumluların içlerine sinmiş olacak ki hiçbir işlem görmedi.

MONTRÖ Antlaşması için AKP liderinin ikircikli sözleri hukuksal durumu yeterince bilmemesinden kaynaklanan siyasal bir yanlışlıktı. NATO’da YPG’nin “terörist ilanı”nın yapılmaması da bir fiyasko idi. Putin’in, Bay RTE için “Rusya’nın NATO’daki adamı” sözü de ilginç bir tanımdı.

Bay RTE, andiçtiği lâikliğe inandığını, onu benimsediğini söylemese bile anayasal ilke olarak savunup koruduğunu hiç söylüyor mu? Kararnamelerle ülkeyi yönetmeye çalışıyor. Çıkarılan 55 kararnamenin 31’i öbür 24 kararnameyi düzeltmek için yayımlanmış. AKP lideri Bay RTE, konuşmalarında kuruluşundan başlayıp kendi dönemlerine kadar Cumhuriyeti ağır sözlerle eleştiriyor. Kanal İstanbul direnişi ayrı bir sorun. İyice anlaşılıyor ve saptanıyor ki asla tarafsız değil. Koyu bir taraftar. İnatla siyaset yapılamayacağını öğrenmeleri için epey zaman geçecek.

Konuşurken milliyetçi, dinci geçinen kimileri yarar ve çıkar söz konusu olunca hepsini unutup alacakları paraya, sağlayacakları kayırmalara göre bin dereden su getiriyorlar. Adaletin ve hukukun olmadığını olaylardan zarar görenler söylüyor. Suç işleyenlerin aileleri ya da partili dayıları güçlü ise neler neler oluyor. “Yırttıkları” söylenerek kabadayılık taslıyorlar. Yeni eylemleri için deneyimli olarak daha rahat dolaşıyorlar.

★★★

Toplum da bireyler de şaşkınlıkla izliyor. Hangi yobaz hocanın, hangi mollanın, hangi softanın, hangi siyaset imamının, hangi şeyhin, hangi gerici hacının, hangi reisin, hangi ağanın ipiyle kuyulara iniliyor? Yurttaşların, özellikle emekli, memur ve işçilerin hangi sorunları nasıl çözümleniyor? Asgari ücretin düşüklüğüyle siyasetçilere yapılan ödemeler nasıl uçurum farkı sergiliyor? Adalet Bakanlığı’nda 3. derecede olan katiplere yeşil pasaport kullanma hakkı verilirken aynı dereceden emekli olanlara verilmemesi çelişkisi nasıl savunuluyor? İktidar yalakalığına soyunan medya yöneticileriyle kimi yazarlar kınanıyor. Gerçeklerin güneşi tüm karanlıkları atarak ve kararanlar belirlenip dışlanarak hakkımız olan aydınlığa kavuşacağımız umudu her gün güçlenerek büyüyor.