Ülkemizin içinde bulunduğu, çözmeye çalıştığı iç ve dış sorunlar, ulusumuzun göğüslemeye uğraştığı güçlükler giderek artmakta, siyasal amaçları için çaba gösterenlerin sorunlara ilgisizliği üzüntüyle izlenmektedir. Partizanlığın alabildiğine at koşturduğu ortamda seçim, oy, iktidar için sürdürülen çabalar yanında ulusal konulara özenden kaçınılmaktadır. Toplumsal barış, ulusal dayanışma gözardı edilmekte, kişisel ve partisel çıkarlara ağırlık ve öncelik verilmektedir. Siyasal iktidarın savsaklayıp ötelediği gereklerin yaşamsal önemi gereken ilgiyi görmemektedir. Partizan uygulamalar ve tutumlarla birlik bozulmakta, karşıtlıklar artmaktadır.

Uluslararası sorunlara eklenen sağlık sorunlarının ağırlığı ve yaygınlığı yaşam düzeyini düşürmekte, önlemlerden çözümlere uzanan durumlarda ağır bedeller ödenmektedir. İnsan varlığına yönelik sakıncalarla uğraşılacak yerde insanlar birbiriyle uğraşmaktadır. Partizanlığın ayyuka çıktığı ortamda ulusal değerlerle ilkelere sırt çevrilmesi, yaşam karanlığına çağrıdır. Bu bakımdan siyasal önderlerle yöneticilere büyük sorumluluk düşmekte, kendilerinden ve partilerinden çok ulusu ve ülkeyi gözetmeleri zorunluluğunda birleşmeleri istenip beklenmektedir. Gösteriş nitelikli durumlar ve tutumlar asla doyurucu olmamakta, tersine tepkiyle karşılanmaktadır.

İktidar partisinin atadığı kimi büyükelçiler, göreve getirip görevden aldığı memurlar, ekonomik çöküntü sayılacak sorunlar, eğitim çıkmazı niteliğindeki salgın önlemleri, dış ilişkilerdeki çarpıklıklarla içerdeki gel-git biçimli uygulamalar duyarlı konulardır. ABD’nin Feto’yu vermemesine karşın dostluk sözleri inandırıcı olmamaktadır. Kimi zaman Rusya’da kimi zaman ABD’den yana tavır almak da gerçekçi değildir.  Dış politika çalkantılarla değil, inandırıcı, güven verici, gerçek ilişkilerle ve tutumlarla başarılı olur. Güneyimizde Suriye olayları yeni sorunlara gebedir. Irak’ta yuvalanan PKK’nın ABD korumasındaymış gibi ilgi görmesi, üzerinde titizlikle durulması gereken bir başka sorundur.

Şimdi en önemli iç sorunumuz,  yepyeni bir Anayasa ve Seçim Yasası hazırlayarak kara ve karanlık noktaları geçersiz kılmaktır. Çağdaş hukuk devletini oluşturmak için hukukun üstünlüğü ve egemenliği ilkesinin tüm alanlarda geçerli olduğu bir yapı oluşturulmalıdır. Anayasa’ya aykırı tek kişi egemenliği ve yönetimi değil, parlamenter sistemin gerekleri yaşama geçirilmelidir. Kanımızca, öncelik ve ivedilik isteyen konu budur. Ancak ortam ve koşullar elverişli olmadığından gerekli çalışmalar yapılarak zaman kazanılmasına ağırlık verilmelidir. Demokrasi, gerçek bir hukuk devletinin sanıdır. “Yargı kurumunun yaşadığı iflâs.. -Yargı erki bu dönemde, günümüzde bir kavramdan öteye geçememiştir.” Eleştirilerine (Cumhuriyet, 1.9.2020, sayfa 2) neden olanlar iyi düşünmeli, vicdan karartması olan tutumlarının neden olduğu olumsuzluk ve kötülüklerden uzak kalmalıdırlar.

YENİ YAYINLARDAN

■ Prof. Dr. Muharrem GERÇEKER’ in 84 şiirini içeren beşinci kitabı, ayrıca en başa “ATATÜRK” şiirini koyduğu “SONBAHAR SESLERİ” adıyla, yayımlandı.

Tahir KAYA’ nın beş seçkin imzanın görüşleriyle yayımlanan 160 şiirini içeren “GÖNLÜMDEN DAMLALAR” adlı şiir kitabı MERDİVEN Yayın’ın 58. ürünü.

■ Emekli öğretmen Recai ŞEYHOĞLU’nun yeni kitabı “DEREDEN TEPEDEN” FAVORİ Yayınları ürünü.

Şenol ÇARIK imzalı “Ortadoğu Çıkmazında Türkiye” ile “Dünyanın Sonu mu Yoksa Yeni Bir Başlangıç mı? Koronovirüs Sonrası” adlı iki derleme HALK Kitabevi yayını.

Turan Ali ÇAĞLAR’ın Çiğli Belediyesi 2020 Fakir Baykurt Ödülü’nü alan “Amasanga Bir Başka Adıyla Amazon” adlı romanı LİTERATÜR Yayınları’nın 827. ürünü.

Nazan GÜNTÜRK’ün “Vay Başıma Gelenler” adlı kitabı kendi yayını.

İstanbul Barosu Dergisi’nin Temmuz -Ağustos 2020 yeni sayısıyla, Ankara Barosu Dergisi’nin 2019/3-4 ile 2020 1. ve 2. sayıları, SEÇKİN Yayınevi’nin TERAZİ adlı hukuk dergisinin Ağustos 2020 sayısı da okurlarıyla buluştu.

Ahmet KÖKLÜGİLLER’ in “Şair ve Yazar Mektupları” adlı kitabı BAYGENÇ Yayıncılık ürünü.