Yaşamı gölgeleyen ve karartan durumlar insanlık için toplumsal hastalıkların başında geliyor. İlişkilerdeki bozukluklarla kötülükler yaşam sevincini unutturduğu gibi insanın gücünü de kırıyor. Özellikle siyasal alandaki karışıklık, katılık ve çirkinlikler sağlığımızı da olumsuz etkiliyor. Ülkeye ve ulusa hizmet temelindeki çalışmaların insanları karşı karşıya getiren, toplumu bölen aykırılıklar biçiminde yürütülmesi değişik sakıncalara neden olan bir çarpıklıktır. Partiler arasındaki ilişkiler, siyasetçilerin birbirlerine karşı tutumu kimi zaman bırakınız yurttaşlığı, insanlığı dışlayan çirkinliklerle kararmaktadır. Düşmanlık yansıtan aymazlık tutumları hem toplumsal barışa zarar vermekte, hem de geleceğimizi olumsuz etkileyen aykırılıklar içermektedir. Birbirimize hizmet ve katkının yöntemi, alanı olan siyaseti ağır karşıtlıklar yapısına ve yöntemine çevirmek kusurların en büyüklerinden biridir. Yurttaşız, hemşeriyiz, meslektaş, akraba ve arkadaşız. Parti ayrımının birbirimizin yokluğunu olağan saydıracak biçimde algılanması büyük bir ilkellik ve yozlaşma belirtisidir.

Bunun gibi her alanda, her konuda, her sömürü de ağır bir insanlık suçudur. Bağışlanması olanaksız tutumların başında insana kötülük, insanlığa aykırılık gelir. Ülkemizde sömürüsü yapılan milliyetçilikten çok dincilik oldu. İnanç bağının kutsallığı, temizliği ve gücü, din anlayışı ve din yaşamı sakat olan kimilerinin sömürüsüyle gölgelenmekte, kişinin dokunulmazları arasında yer alan bu bağın birleştiriciliğini yıkan ayrımcı tutumlara rastlanmaktadır. Özellikle kimi siyasetçiler din bağını bir sömürü aracı gibi kullanmakta, inanca aykırılığın ve saygısızlığın sorumlusu olduklarını unutmaktadırlar.

Sömürünün en sakıncalılarından biri duygu sömürüsüdür. Arkadaşlığı, değişik yakınlıkları kullanarak olanak ve yarar sağlama çabaları da bunlar kapsamındadır. İlişkileri kullanarak sonuç alma girişimleri böyledir. Uluslararası bağlamda yıllarca insan kullanımına ve milyonlarca insanın kıyımına neden olan sömürü toplumların, ulusların karanlıklarını kanla sürdürmüştür. Dominyonlar ve işgaller altındaki topraklar insanlık suçlarıyla yuğrulmuştur. Özgürlük savaşları, insanın insanı ezmesini önlemiş, yitirilen insanlar gelecek kuşakların kurtuluşunun kurbanları olmuştur.

Günümüzde değişik adlar altında, değişik konum ve biçimlerde, değişik yöntemlerle kullanılan insanlar, insanın insana ettiği kötülüklerin canlı kanıtlarıdır. Kanımızca en ağır suç, insanın insana kötülüğüdür.