Değişik sorunlardan yakınmaların arttığı günümüzde yeni yılda yurttaşlarımız için öncelikli olanların başında “geçim güçlüğü” gelmektedir. Emekli, memur, işçi ağırlığının yanında esnafın ve kimi büyük işletmelerin de sıkıntıları giderek artan seslerinden belli olmaktadır. İktidar ve yandaşlarının tersine açıklamaları ve savunmaları gerçeklerle alay niteliğindedir. Pahalılık yeni yılın en ağır yüklerinden biridir. Doyumsuzlukla yansıyan arsızlık, çıkarcılık ve para hırsı değişik suçların artmasının da nedenidir.

FETÖ ve FETÖ’cülere karşı herkesten çok uğraş veren SÖZCÜ Gazetesi’nin kimi yazar ve yöneticilerine verilen haksız cezaların ortaya koyduğu adalet-yargı tablosu iç karartmaktadır. Hukukun genel ilkelerine, adaletin adına ve amacına aykırı kararın doyurucu hiçbir yanı yoktur. İktidarın etkisini ister istemez akla getiren, yargıya inanç ve güveni sarsan, yaşam gerçeklerine ve gazetenin ilkeli yayınlarıyla asla bağdaşmayan karar adalete aykırı olduğundan yargıya ilişkin kuşkuları artırmış, tartışmaların yoğunlaşmasına neden olmuştur. Umutlar, özlemler, beklentiler ve iyi dileklerle karşılanan yeni yılın adalet güneşi önündeki kara bulutların kalktığı süreç olması istenmektedir.

Hukukun yetersiz, etkisiz, yargının güçsüz ve tartışılır olmasıyla tırmanan kuralsızlık, başıboşluk ve türlü haksızlıklar toplumsal yaşamın çıkmazlarıdır. İktidarın koyu partizanlığı ile iktidara yaranma çabasında olan aymazların devletin saygınlığını ve güvenirliğini iyice tartışılır duruma getirdikleri görülmektedir. Andına aykırı taraflı konumu ve aşırı particiliğiyle AKP liderinin ulusal yaşamı gölgelediği izlenmektedir. Tartışmaları, tek adamlık çıkışı, dili, demokrasi anlayışındaki boşlukları ve yanlışlıkları ortaya koymaktadır.

Anayasal erkler yasama, yürütme, yargı kimi aykırılık ve olumsuzluklarla nitelik değişikliği içindedir. İktidar yasamayı dışlamış, yalnız biçimsel bir yapı ve ad kalmıştır. Yürütme “tek adamlık”la denetimsiz, partizan, ayrıcı bir güç olmuştur. Yargı, siyasal iktidar etkisinin yoğun ve ağır olduğuna ilişkin kuşkuların giderek arttığı bir sözde erk olarak değerlendirilmektedir. Şimdiye kadar duyulmamış ağır eleştiriler yöneltilmektedir. Üç yıl önce “Hukuk olduğumu söylemeye utanıyorum” sözümü bile geride bırakan ağır eleştiriler toplum kesimlerinden yükselmektedir.

İktidarın partizan tutum ve davranışlarına karşı duramayan kişiliksiz, niteliksiz, çıkarcı, gösterici çok zayıf yetkili ve görevliler yüzünden değer ve güven yitiren kurumların sorumluluğu çok ağırdır. Özellikle yargının bağımsız olmadığı yerde herkes bağımlıdır. Ayrımcılık, kayırma, iktidara yaranma, beklentiler, duygusallık, yandaşlık, karşıtlık, gösteri ve değişik tutumlarla sakat olanlar veremeyecekleri, neden olmayacakları zarar yoktur. İnsan sormadan duramıyor: Vicdanlar mı sustu? Beyinler mi ışıksız? İnsanlık öldü mü? Yurttaşlık yitirildi mi? Ahlâk yok mu? Karakterler mi bozuldu?

Yine de umutluyuz. Üç anlamlı sözü yineleyelim: Umut, imanın anasıdır. Yalnız seçimle demokrasi olmaz, seçimsiz demokrasi de olmaz. Hukukun üstünlüğü, yargı bağımsızlığıyla gerçekleşir.