Beyzbol şapkalı bir kemancı, sabah işe gidiş saatinde Washington metro istasyonunda Bach’tan parçalar çalıyordu.

Bahşiş toplamak için, yere, hemen önüne kemanının kılıfını açmıştı, 45 dakika boyunca altı klasik eser seslendirdi.

Önünden 1097 kişi geçti.

Sadece yedi kişi durakladı, onlar da sadece birer dakika filan, şöyle üstünkörü dinleyip, gittiler.

Bahşiş için yere serdiği keman kılıfının içinde üç beş sentlerle anca 32 dolar birikmişti.

Paraları topladı, cebine koydu, kemanını kılıfına yerleştirdi, merdivenlerden sokağa çıktı, ilk gördüğü taksiye bindi.

Washington’ın en ünlü konser salonuna gitti.

Sahneye çıktı.

Biletlerin en ucuzu 100 dolardı ama, devasa salon tıklım tıklım doluydu.

Çünkü o kemancı, Grammy ödüllü Joshua Bell’di.

Kılıfına üç beş sent atılan kemanı ise, 300 senelik, 3.5 milyon dolar değerinde Stradivarius’tu.



Algı, işte böyle bir şeydir.



Gerçek bilgi, gerçek anlamından, gerçek ortamından uzaklaştırılırsa, kitlelerin duyguları düşünceleri mantığı, hedeflenen istek doğrultusunda yönlendirilebilir.



Dünyanın en saygın gazetelerinden The Washington Post tarafından gerçekleştirilen bu sosyal deney... Aslında ne olduğunun değil, nasıl sunulduğunun, nasıl göründüğünün önemli olduğunu kanıtlar.



Hani habire mesaj atıp soruyorsunuz ya...

Gerçek vaka sayısı açıklanıyor mu?

Gerçek ölüm sayısı açıklanıyor mu?



Gerçek cevabı bulabilmeniz için, hadi gelin biraz “haber” okuyalım...



Maden faciası yaşanıyor.

Hastaneden canlı yayın yapılıyor, yaralıların durumu anlatılıyor.

Tren faciası yaşanıyor.

Hastaneden canlı yayın yapılıyor.

Deprem faciası yaşanıyor.

Hastaneden canlı yayın yapılıyor.

Terör faciası yaşanıyor.

Hastaneden canlı yayın yapılıyor.

Salgın faciası var...

Hastaneden yayın yapılıyor mu?



Ne gösteriyorlar size...

Habire otogardan canlı yayın yapılıyor.

Habire boş parklardan canlı yayın yapılıyor.

Habire trafik kontrolünden canlı yayın yapılıyor.



Hastaneden niye yayın yapılmıyor?



Sayın medyamız otogarda bilet almaya çalışanları merak ediyor da, hastanede nefes almaya çalışanları merak etmiyor mu?



Trafik kontrolünde otomobildekilerin alnına cihaz uzatıp ateşinin nasıl ölçüldüğünü istisnasız her haber bülteninde gösteriyorlar, gerçekten çok önemli, mutlaka göstersinler ama... 40 derece ateşle hastane bahçesinde öksüre öksüre kendisine test yapılmasını bekleyenleri niye göstermiyorlar?



Dünyada şu anda, hastane önünden yayın yapmayan tek medya, bizim medya!



(Pozitif çıkmış vatandaşları bile evine gönderiyorlar... Virüs taşıdığı halde, virüs taşıdığını söylemeyip, aile hekimine giden hastalar var.

E-devlet’ten kontrol ettiğinde, karşısında oturan hastanın aslında koronavirüs pozitif’li olduğunu gören aile hekimleri var.

Aile hekimlerine sadece beş adet maske gönderdiler, beş maske anca bir gün yetiyor, eldiven göndermediler, bone göndermediler, galoş göndermediler, nalburdan kaynakçı maskesi satın alıp, hasta muayene etmeye çalışan aile hekimleri var.

Bekleme salonuna çamaşır ipi gerip, naylon brandalarla korunmaya çalışan aile hekimleri var.

Sayın medyamız hâlâ otogardan yayın yapıyor.)



(Koronavirüs teşhisi konmuş vatandaşları, ellerine reçete tutuşturup, evine gönderiyorlar... İnsanlar eczane eczane dolaşıp, bulaştırıyor.

Hangi ilaçlar olduğunu yazmayayım, şu şu ilaçları isteyen vatandaş geldiğinde, o vatandaşın aslında koronavirüs hastası olduğunu bütün eczacılar biliyor.

Eczaneye geldiği halde, e-devlet’te “yatan hasta” olarak kayıtlı görülen vatandaş bile var!

Sayın medyamız hâlâ trafik kontrolü gösteriyor.)



Ekrana 24 saat profesör çıkarıyorlar, günlerdir aynı soruları soruyorlar, kendisine mikrofon uzatılan bir hasta yakını bile yok.



İngiltere’ye bağlanıyorlar, İtalya’ya bağlanıyorlar, ABD’ye bağlanıyorlar, oradaki son durumu merak ediyorlar, burada kendisine mikrofon uzatılan bir rahmetli yakını bile yok.



Almanya İngiltere İtalya Hollanda gayet şeffaf şekilde açıkladığı için, oralarda hayatını kaybeden Türk vatandaşlarının kim olduklarını haber yapıyorlar, duyuruyorlar... Peki burada hayatını kaybeden vatandaşlarımızın kim olduğunu niye merak etmiyorlar?



Son dakika bilgilerini almak için Merkez Bankası’nın önünden canlı yayın yapıyorlar.

Merkez Bankası’ndaki kefen parasını yedikleri milleti, ceset torbasıyla gömüyorlar, üstüne kireç atıyorlar... Kilyos’ta Beykoz’da işmakineleriyle açılan koronavirüs mezarlıklarındaki son dakika bilgilerini niye merak etmiyorlar?



Bilmiyorum gari...

Gerçeklerle alakalı sorunuzun cevabını verebildim mi.



Gerçek bilgi, gerçek anlamından, gerçek ortamından uzaklaştırılırsa, kitlelerin duyguları düşünceleri mantığı, hedeflenen istek doğrultusunda yönlendirilebilir.



Keman aynı keman...

Ya mekan?