Zoe...

İstanbulluydu.

Bizans imparatorunun kızıydı.

Güzelliğiyle etrafına ışık saçıyordu.

48 yaşındaydı.

Hiç evlenmemişti.

Özel hayatı çılgındı, bir erkeğe bağımlı olmak istemiyordu.

Parfüm ve hoş kokulu yağlara merakı vardı.

Bunların bizzat üretimini yapar, kullanırdı.

Dolaştığı yerler belli olurdu, adımını attığı her yer mis gibi kokardı.



Babasının, yani Bizans imparatoru 8’inci Konstantin’in oğlu yoktu, ağır hastaydı, ölmek üzereydi.

Zoe’yi karşısına aldı, Romanos Argiros’la evlenmeni istiyorum dedi.

Damat adayı Zoe’den 20 yaş büyüktü, üstelik evliydi.

Zoe çaresiz kabul etti.

Argiros eşinden boşandı, Zoe’yle evlendi.

Baba imparator üç gün sonra öldü.

Zoe’yle evlenen Argiros, imparator oldu.

Zoe de imparatoriçe oldu.

Altı yıl böyle yaşadılar.

Zoe’nin yaşı nedeniyle çocukları olmadı.

Siyasi mecburiyetle başlayan, mutsuz bir evlilikti.

Zoe’nin aslında yasak aşkı vardı.

Mikhail adında bir köylü çocuğuydu, acayip yakışıklıydı, yakışıklığıyla şehirde nam salmıştı, Bizans sarayında hizmetkar olarak çalışıyordu.

Zoe görür görmez aşık olmuştu, özel uşak görüntüsüyle yanına almıştı.

İmparator Romanos Argiros elbette şüpheleniyordu ama, Zoe’ye söz geçiremiyor, Mikhail’i saraydan uzaklaştıramıyordu.

Bu kıskançlıkla Zoe’ye hoyrat davranmaya başladı, herkesin içinde aşağılamaya filan kalktı.

Şak...

İmparator öldü.

Bir rivayete göre hamamın havuzunda boğdurulmuş, bir rivayete göre zehirlenmişti.

E, kimin yaptığı belliydi.

Zoe hemen Mikhail’le evlendi.

Kendisinden 20 yaş büyük kocasını gömmüş, kendisinden 30 yaş küçük kocasını tahta çıkarmıştı.

Yedi yıl böyle yaşadılar.

Mikhail heykel gibi delikanlıydı ama, eğitimsizdi, saray entrikalarıyla başa çıkamadı, bunalıma girdi, kendini dine verdi, keşiş oldu, imparatorluk yetkilerinden vazgeçip, keşiş kıyafetleri giydi, manastıra kapandı, ömrünün son iki yılını böyle geçirdi, orada öldü.

Zoe gene dul kalmıştı.

61 yaşındaydı.

Keşiş olan kocası Mikhail’in yeğeni vardı, onun da adı Mikhail’di.

26 yaşındaydı.

Zoe genç Mikhail’i evlat edindi.

Evlat sıfatıyla tahta çıkardı, imparator yaptı.

Tabii evlat mevlat hikayeydi, vaziyeti herkes biliyordu.

Amcası keşiş imparator Mikhail manastıra kapandığından beri, yeğen Mikhail’in Zoe’yle yakın mesaisini duymayan kalmamıştı.

Neyse, genç Mikhail tahta çıktı.

Havaya girdi...

Zoe’yi safdışı etmeye kalktı.

Zoe’yi Büyükada’da manastıra kapattı, kapısına da nöbetçiler dikti.

Ama, Zoe’yi fazla hafife almıştı.

Şak...

Zoe’ye yakın komutanlar isyan başlattı.

Şehir yakıldı, saray kuşatıldı, genç imparator Mikhail tutuklandı, gözlerine mil çekilerek kör edildi, Sakız adasına sürüldü.

Zoe 62 yaşındaydı.

Apar topar Konstantin Monomakos’la evlendi, imparator yaptı.

Bu defaki eşi kendisiyle yaşıttı.

Sekiz yıl böyle yaşadılar.

Zoe 70 yaşındayken, imparatoriçe olarak hayata gözlerini yumdu.



Bizans’ın en muhteşem kadını Zoe’nin, tarihe malolmuş bir başka muhteşem özelliği vardı.



İmparatoriçe olduğunda, Ayasofya’ya mozaiğini yaptırmıştı.

Bir tarafta kendisi, bir tarafta ilk eşi Romanos Argiros, ikisinin ortasında ise, sağ eliyle takdis eden hazreti İsa bulunuyordu.

Hazreti İsa’nın huzurunda evlenmelerini sembolize ediyordu.

Masum bakışlı Zoe’nin başının üstünde “çok dindar Zoe” yazıyordu.



Zoe yaşlı kocasını öldürdü, genç sevgilisiyle evlendi.

Ayasofya’daki mozaiği yeniletti...

Yaşlı kocasının vücudu aynı bırakıldı, suratı kazındı.

Yaşlı kocasının suratının yerine genç kocasının suratı monte edildi!



Bilahare, genç sevgilisini gömdü, üçüncü evliliğini yaptı.

Ayasofya’daki mozaiği gene yeniletti...

İlk kocasının vücudu aynı bırakıldı, ikinci kocasının suratı kazındı.

Onun yerine üçüncü kocasının suratı monte edildi!



Bugün Ayasofya’daki mozaikte ilk kocasının vücudu var.

İkinci kocasından eser yok.

Üçüncü kocasının suratı var.

Hazreti İsa takdis etmeye devam ediyor.

Zoe’nin başının üstünde “çok dindar Zoe” yazıyor.



Ayasofya’da mozaik denince, hazreti İsa’dan, Meryem ana’dan, hırıstiyan azizlerinden filan bahsederler ama, bana sorarsanız Ayasofya’daki en önemli mozaik, Zoe’dir.



Çünkü, Ayasofya’nın kaderi de bir nevi böyledir.

Kiliseydi.

Cami oldu.

Müze oldu.

Gene cami oldu.

Bina aynı...

Surat habire değişiyor.



Ve bugün, asrın liderimizin açılışıyla Ayasofya’da namaz kılınacak.

Gün olarak tarihidir.



Ne kadar “dindar” olduklarını gösterebilmek için “çok dindar” Zoe’nin gülümsemesi altında namaz kılacak olmaları ise, olsa olsa takdiri ilahidir!