Elazığ depreminin siyasete “artçı etkilerinden” biri de, Türkiye’nin asırlık kurumlarının ne hale getirildiğinin ortaya çıkması oldu.

Tüm Türk vatandaşlarının gözbebeği olması gereken Kızılay’ın AKP iktidarı sırasında nasıl vergi kaçırma-pardon vergiden kaçınma- kurumu haline getirildiği ayan beyan ortaya döküldü.

Kızılay örneği, AKP iktidarında vergilerin tüm vatandaşlara hizmet edecek devlet kurumları yerine, toplumun sadece bir kesimini zengin eden yandaş vakıf ve derneklere akıtıldığını gösterdi.

Türkiye bu durumu daha yeni tartışmaya başladı. Ancak yurt dışında AKP’nin devleti pas geçip, yandaş vakıf ve derneklerle kurduğu “paralel hizmet sistemi” uzun zamandır uluslararası aktörlerin gündeminde. Hem de olabilecek en olumsuz şekilde;

ZARRAB DAVA DOSYASINDAKİ “BAĞIŞ” BELGELERİ

Bunun en net örneği ABD’deki Zarrab davası.

Daha davanın ilk günlerinde, Reza Zarrab’ın Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın aile fertlerinin kurduğu ya da yöneticisi olduğu vakıf ve derneklere yaptığı bağışlar New York Güney Bölge Federal Savcılık belgelerine girdi.

Aynı Reza, şimdilerde itirafçı.

Reza’nın itiraflarına dayanılarak Türkiye Cumhuriyeti’nin bir kurumuna, Halkbank’a karşı açılan davada Savcılığın mahkemeye sunduğu son belgede, bugünlerde çok konuşulan TÜRGEV de var. Reza’nın TÜRGEV’e yaptığı bağışlar, New York Savcılığı tarafından resmen “rüşvet” olarak nitelendirilmiş durumda.

RUSYA EL BAB’I BOMBALIYOR, AKP’DEN ÇIT YOK...

Sadece ABD mi? Rus uçağının düşürüldüğü dönemde Rusya da, AKP yanlısı isimler ya da akrabalarla ilişkililendirilen şirketlerin, IŞİD’le petrol alışverişini belgeleyip, BM’ye sunmuştu. Apar topar Moskova’dan özür dilenmesi ve S-400 alımıyla birlikte Moskova söz konusu dosya konusunda gürültü çıkarmayı bıraktı. Ama o dosya, hala BM arşivinde duruyor, etkileri de devam ediyor.

Mesela Rus uçakları bu hafta sonunda, Suriye’de Mehmetçik kontrolündeki El Bab’ı bombaladı. Ne AKP’den, ne de yandaşlarından çıt çıkmadı.

Ya da İdlib’de; Mehmetçiğin kurduğu 12 kontrol noktasından üçüncüsü de Suriye ordusu tarafından kuşatıldı.

Ankara’dan gelen ses, parti toplantılarında “kabul edilemez” ya da “kendi göbeğimizi keseriz” hamasi nutuklarının ötesine geçmedi. Rus destekli Suriye saldırısı sürüyor. Moskova’nın AKP hükümetine yaptığı tek “jest”, kuşatılan İdlib gözlem noktalarında, Mehmetçiğin Rus askeri polisinin “koruması” altına alınması oldu.

AB NEDEN DOĞRUDAN YARDIM YAPMADI?

AB ise, AKP iktidarında yaşanan “yasaların arkasından dolanma”, “vergi kaçırma-pardon vergiden kaçınma” hamlelerini gördü ki, Türkiye’deki Suriyeliler için yaptığı 3 artı 3 milyar Euro yardımı doğrudan Türkiye Cumhuriyeti kurumlarına göndermedi.

AB yardımı “denetlenebilir” olması için uluslararası kuruluşlar üzerinden gönderildi.

Uluslararası ilişkiler, bilek güreşine benzer. Ülke çıkarı için, karşı tarafın tüm açıkları kullanılır.

En çok kullanılan da, ülkelerin yöneticilerinin, akrabalarının, yandaşlarının “açıkları- açıklayamadıkları zenginlikleri” olur.

Bir ülke için asıl beka sorunu da budur...