AKP hükümeti her sıkıştığında gerilime başvurdu.

Kimi zaman “darbe tehlikesi”, kimi zaman “beka mücadelesi” dedi, muhalefeti böldü, seçmenini kendi etrafında konsolide etmeyi başardı. Ancak bu taktik artık işlemiyor.

Suriye’ye yönelik Fırat Kalkanı Harekatı’nı Türkiye neredeyse bir yıl konuşmuştu. Zeytin Dalı ve Barış Pınarı operasyonlarına kamuoyu ilgisi giderek azaldı.

AKP’liler, şimdilerde İdlib konusunda “gerilimi” artırmaya çalışıyorlar.

Ancak İdlib’in Suriye toprağı olması, AKP hükümetinin burada “düşman” ilan ettiği Esad rejiminin söz konusu toprakların gerçek sahibi olması, Mehmetçiği birlikte saf tutmak zorunda bıraktıklarının ise düpedüz “cihatçı teröristler” olmaları nedeniyle bizzat AKP seçmenleri bile bu gerilimi “satın almıyor.”  

ÇARESİZLİK; ABD’NİN “İPİNE TUTUNMAK...” 

İktidar hem içte, hem dışta o kadar çaresiz durumda ki, yıllardır yürüttüğü ABD’yi kamuoyu önünde “hasım” ilan etme taktiğini bile boş vermek zorunda kaldı.

Bir yandan İdlib konusunda Washington’dan atılmış can simidine sarılmaya, diğer yandan yine ABD derin devletinin görünen yüzü Rand adlı kuruluşun “Türkiye’de yeni bir darbe olabilir” mesajı verdiği raporuna bel bağlamaya çalışıyor. -İlginçtir, aynı raporda, bizzat AKP’nin Savunma Bakanı Hulusi Akar için “anahtar muhatap” ve “desteklenmeli” mesajları da yer alıyor.-

AKP “derin devletinin” görünen yüzü SETA da Washington’da düzenlediği toplantılarda ABD’ye, İdlib’e müdahale etmesi için adeta yalvarıyor. SETA Genel Koordinatörü Burhanettin Durun geçen haftaki toplantıda bakın ne diyor:

“ABD şimdi inisiyatif alırsa Suriye’de etkisini genişletir. Aksi durumda Türk-Amerikan ilişkilerinde toparlanmaya katkı sağlayacak bir imkan daha heba edilir...”

AVRUPA OYUNU GÖRDÜ

Ekonomik krizi çözemeyen, deprem vergilerinin çarçur edilmesini açıklayamayan, Elazığ depremiyle birlikte kamuoyunu meşgul edecek Kanal İstanbul tartışmasını da rafa kaldırmak zorunda kalan AKP’nin elinde, elbette “yedek” gerilim konuları da yok değil...

Yunanistan’la Ege adalarının silahsızlandırılması ya da Doğu Akdeniz’deki petrol ve doğalgaz rekabeti, İdlib’in işe yaramaması halinde -ki Rusya’dan gelen mesajlara göre işe yaramayacak- AKP’nin ortaya atabileceği yeni gerilim konuları.

Ancak ilginçtir, Avrupa’dan gelen mesajlar artık kimsenin AKP’nin bu “gerilim oyununda” yer almaya niyetinin olmadığını gösteriyor.

Mesela Yunanistan’ın etkin gazetelerinden Kathimerini, Atina hükümetinin Türkiye’ye Ege’de gerilimi azaltmak için yeni bir “güven artırıcı önlemler paketi” önermeye hazırlandığını yazdı. Pakette Türk ve Yunan denizaltılarına Ege ve Akdeniz’deki belli bölgelerde seyir yasağı getirilmesi, iki ülke hava kuvvetleri arasında “kırmızı telefon hattı” kurulması, sınır bölgelerinde yaşanan sıkıntıların yerel yöneticilerle çözülmesi gibi önlemlerin olduğu belirtildi.

Kısacası ”gerilim siyaseti” artık işlemiyor.

Brexit’in Türk ekonomisine negatif etkisi


İngiltere 31 Ocak itibarıyla resmen Avrupa Birliği’nden çıktı.

Brexit’in Türkiye’yi de yakından ilgilendiren unsurları var. AB ve Gümrük Birliği içinde yer alan Türkiye ile 2021’de ortak pazardan tümüyle çıkacak olan İngiltere’nin mevcut ticari ilişkilerine yeni bir yasal altyapı kurmaları gerekiyor.

Ancak sorun şu ki Gümrük Birliği nedeniyle Türkiye, İngiltere’nin AB ile ticaret anlaşması imzalamasını beklemek zorunda. Yani İngiltere yılsonuna kadar AB ile anlaşmayı müzakere edecek, o anlaşma tek tek her AB ülkesinin parlamentosundan geçecek ve yürürlüğe girecek.

Peki 2021’e kadar İngiltere ile Türkiye arasında serbest ticaret anlaşması imzalanmazsa ne olur? İngiltere’nin, Türkiye’ye özel gümrük tarifeleri uygulama imkanı kalmaz. Bu durumda Türkiye de Çin gibi, Vietnam gibi ülkelerle aynı gümrük vergileriyle baş başa kalır. Çin bu, rekabet etmek çok zor.

Brexit’in Türkiye’yi ilgilendiren bir başka yönü ise Ankara Antlaşması ile İngiltere’de çalışma ve iş kurma izni alan Türk vatandaşlarının durumu... Brexit’in 2021’de tamamlanmasıyla birlikte Türk vatandaşlarına tanınan bu statü de ortadan kalkacak. Halen bu statüden yararlanarak İngiltere’de bulunanlar yılsonuna kadar oturumlarını uzatmak için başvurma hakkına sahipler. Ancak 2021’le birlikte, tüm Türk vatandaşları İngiltere’nin yeni göçmen yasasına tabi olacaklar. İngiltere Büyükelçisi Dominick Chilcott, bu yasanın Avustralya’nınki gibi, “puan bazlı sistemi” içermesinin planlandığını, yıl ortasında parlamentodan geçmiş olacağını tahmin ettiğini söyledi.

Ve Kıbrıs...

İngiltere’nin Ada üzerindeki garantör statüsü devam edecek. İngiliz üsleri de mevcut statülerini koruyacaklar. Ancak İngiliz Büyükelçi kamuoyunda pek de bilinmeyen ve kritik bir bilgi daha paylaştı Kıbrıs konusunda:  AB ile yapılan anlaşma çerçevesinde İngiltere sadece tek bir yerde, Kıbrıs’ta üslerde çalışan İngiliz vatandaşları için “özel statü” almış durumda. Brexit sonrasında sadece Kıbrıs’taki İngiliz üslerindeki İngiliz vatandaşlarının statüsü -Brexit hiç olmamış gibi- aynen korunacak.

Sadece bu anlaşma bile Kıbrıs’ın stratejik önemini vurgular nitelikte.