Suriye’den bahsetmek gerektiğinde, AKP hükümet sözcüleri de, yandaşlar da hep aynı cümleyle başlıyorlar; “Suriye’nin toprak bütünlüğüne bağlıyız...”
Ancak sahaya bakıldığında, defalarca tekrarlanan bu cümlenin pek bir anlamı kalmadığı ortaya çıkıyor.

Bu konudaki son örnek İdlib’ten;

İdlib’de Türkiye’nin, cihatcı gruplardan devşirdiği ve adına Suriye Milli Orduğu dediği güçlerle kontrol ettiği bölgeler ile, Türkiye’nin resmen terör örgütü ilan ettiği HTŞ’nin kontrol ettiği bölgelerde “Türk Lirası ile alım-satım” başlamış durumda.

ABD’NİN ETKİSİ

Bunda, ABD’nin de dolaylı etkisi büyük;

Washington’da Kongre’den geçen “sezar yasası” ile, 17 Haziran’dan -yani dünden- itibaren Suriye’ye çok geniş çaplı ambargo uygulanmaya başlandı. Amerikalılar tek taraflı olarak Esad Suriye’sinde neredeyse iğneden ipliğe, her şeye “yaptırım” koydular. Sezar yasası, ABD’nin Esad’ın yönettiği Suriye ile iş yapacak, iş yaparken Amerikan doları kullanacak hemen hemen tüm kişi ve şirketlere -ister Amerikan şirketi, ister üçüncü ülke şirketi olsun- yaptırım uygulamasını öngörüyor.

Rusya ve İran gibi zaten kendileri ABD’nin tek taraflı yaptırımları altında olan ülkeler için bile sıkıntılı bir durum bu.

Suriye konusunda görece daha tarafsız duran tüm ülkelerin şirket ve vatandaşlarını da elini eteğini Esad rejiminden çektirmeyi amaçlayan Amerikan yaptırımları, henüz başlamadan da etkisini göstermiş durumda.

Suriye Lirası Amerikan doları karşısında eridi gitti; O kadar ki, sosyal medyada Suriye Lirası banknotları sigara kağıdı gibi kullanan, “böyle daha değerli olduklarını” paylaşanlar bile çıktı.

İdlib’de başlayan Türk Lirası kullanımı, yine Türkiye ve yandaşı milis güçlerinin kontrolündeki Afrin gibi, Tel Abyad-Resulayn cebi gibi, Cerablus gibi bölgelere de genişleyebilir.

Suriye Lirası’ndan vazgeçip, Türk Lirası’na geçişin, bu bölgeleri Şam’dan bir adım daha koparması, “Suriye’nin toprak bütünlüğü” retoriğinin de yeni bir yara daha alması anlamına gelir.

Burada en dikkat edilecek konu ise, hem BM, hem de bizzat Türkiye tarafından resmen terör örgütü olarak ilan edilen HTŞ’nin de Türk Lirası’na aynı ilgiyi göstermesidir. Çok yeni bir gelişme olarak ortaya çıkan bu durum doğru idare edilmezse, ileride Türkiye’nin başına çok büyük dertler açabilir.

SURİYE’DE “KÜRT BLOĞU”

Yine Suriye’nin toprak bütünlüğü açısından bir başka kritik gelişme ise, yine dün, PKK terör örgütünün uzantısı PYD-YPG ile Suriye’de Barzani etkisindeki Kürt grupların “uzlaşmaya vardık” açıklaması oldu.

Bu gelişmenin ardında da yine ABD var;

PYD-YPG teröristleri ile Kuzey Iraklı Lider Barzani’nin “kanatları altındaki” Suriyeli Kürt gruplar arasında ciddi görüş ayrılıkları vardı. O kadar ki, Barzani’nin etkisindeki Suriyeli Kürt grupların çatı kuruluşu ENKS, merkezi Türkiye’de olan Suriye Muhalif ve Devrimci Güçler Ulusal Koalisyonu’nun (SMDK) şemsiyesi altına girmişti.

Ancak ne olduysa oldu, tamamen karşı cephelerde gibi görünen bu iki oluşum, ABD’nin arabuluculuğunda biraraya gelip, “uzlaştık” diye bildiri yayınladı. Uzlaşmayı da Barzani’nin resmi yayın organları tüm dünyaya duyurdu.

Ankara’dan ise bunlar konusunda herhangi bir ses gelmedi.

Tüm bu gelişmelere son dönemde ABD ile Türkiye arasındaki yakınlaşmayı;

Kuzey Iraklı gazetecilerin duyurduğu, Kuzey Irak Kürt Özerk bölgesinin Başbakanı Masrur Barzani’nin üç hafta önce Türkiye’ye yaptığı ve “gizli tutulduğu” söylenen ziyareti;

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın MHP Lideri Devlet Bahçeli ile görüşmesini de ekleyin.

Suriye’de çok kritik gelişmeler yaşanıyor.

Acaba bu gelişmeler, Türkiye’de “yeni bir çözüm sürecine” kadar varır mı?

Göreceğiz...