Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) verilerine göre, ağustosta gıda enflasyonu son 28 ayın zirvesine çıktı.

Buna göre, 2021 Ağustos'ta yıllık TÜFE yüzde 19.25 ile politika faizini aşarken, gıda fiyatları aylık yüzde 3.18, yıllık yüzde 29 yükseldi.

Böylece, yıllık gıda enflasyonunda 2019 Nisan'dan bu yana en yüksek artış görüldü. 2019 Nisan'da gıda ve alkolsüz içecekler grubundaki yıllık artış yüzde 31.86 idi.

Ağustosta hem aylık hem yıllık zam şampiyonu ise salatalık oldu. Aylık bazda yüzde 56.30 zamlanan salatalık fiyatları bir önceki yıla göre de yüzde 128 arttı.

Aylık bazda fiyatı en çok artan ürünler yüzde 43.85 ile kabak, yüzde 36.14 ile limon, yüzde 32.79 ile taze fasulye ve yüzde 21.74 ile karpuz oldu.

Yıllık bazda en çok zamlananlar da salatalıktan sonra yüzde 87.4 ile kabak, 81.1 ile şeftali, yüzde 68.4 ile taze fasulye, yüzde 64 ile tavuk eti oldu.



ÇİFTÇİ UCUZA ÜRETMEDİKÇE PAHALILIK KAÇINILMAZ


Sozcu.com.tr'ye konuşan TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası (ZMO) Genel Başkanı Baki Remzi Suiçmez, gıda fiyatlarındaki pahalılığın ana nedeninin çiftçinin elektrik, mazot ve gübre gibi ana girdilerindeki sert artışlar ve kuraklık olduğunu söyledi.

Suiçmez, "Çiftçi ucuza üretemedikçe vatandaşın da yüksek fiyatlara maruz kalması kaçınılmaz" diye konuştu.

MEVSİM MEYVELERİNDEKİ ARTIŞIN NEDENİ KURAKLIK


Zam şampiyonu olan gıda ürünlerinin aynı zamanda yaz sebze ve meyvesi olması dikkat çeken bir diğer unsur.

Suiçmez, özellikle mevsimi olan meyve ve sebzelerin fiyatlarındaki artışın kuraklıktan kaynaklandığını söylüyor.

"Mevsimlik ürünlerde fiyatların düşük olması beklenirdi ancak kuraklık meyve ve sebzeyi de ciddi şekilde etkiledi" diyen Suiçmez, şöyle devam etti: "Fiyatların daha da artmaması için üretim ortamını iyileştirmek, girdi fiyatlarını indirmek, perakende zincirindeki aracı sistemini kontrol etmek gerekiyor. Ancak somut bir önlem göremiyoruz. Bu sorunlar çözülmeden gıda enflasyonuyla yaşamak zorundayız."

YAZIN EN ÇOK ŞİKÂYET EDİLEN MEYVE FİYATLARIYDI


Ağustos enflasyonunu sozcu.com.tr'ye değerlendiren İstanbul Bilgi Üniversitesi Öğretim Görevlisi Profesör Cem Başlevent, "Bütün yaz boyunca halkın en fazla şikâyetçi olduğu konu, sebze ve meyve fiyatlarının aşırı pahalı olmasıydı. Kolay satın alınabilen meyveler bile 10-15 TL'den aşağı düşmedi. Bu yüzden gıda enflasyonun bu kadar yüksek gelmesi şaşırtıcı değil" değerlendirmesinde bulundu.

Dar gelirlilerin harcama sepetinde gıdanın payının daha fazla olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Başlevent, "Dar gelirlilerin enflasyonu TÜFE'den ziyade gıda enflasyonuyla daha yakından ilişkili. Ağustosta görülen artışlar geniş kitleler için alım gücündeki kayıplara ve hayat pahalılığına işaret ediyor" diye konuştu.


GELİR ARTMAYINCA YOKSULLUK HIZLANDI


Sozcu.com.tr'ye konuşan bir diğer isim Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Yalçın Karatepe ise, halkın çarşı pazarda hissettiği pahalılık daha fazla olsa da resmi enflasyon verilerinin de oldukça yüksek olduğuna dikkat çekiyor.

"TÜİK verileri bile düşük gelirli insanların hayatında daha fazla yer tutan gıda enflasyonun yüzde 29 ile çok yüksek olduğunu ortaya koydu" diyen Prof. Dr. Karatepe, "Bu durum özellikle çalışan kesimler açısından çok ciddi bir sorunun devam ettiğini gösteriyor. Halkın artan fiyatlar karşısında geliri artmadığı için yoksullaştığını söylemek mümkün" diye konuştu.

Kaynak: TÜİK

ÜFE'DEKİ ARTIŞ 'YENİ ZAMLARIN HABERCİSİ'


Öte yandan, TÜİK'in bugün ağustosa ilişkin açıkladığı üretici enflasyonu, ÜFE ile TÜFE arasındaki makasın açılmaya devam ettiğini ortaya koydu.

2021 Ağustos'ta yıllık TÜFE yüzde 19.25 iken, yıllık Yurt içi üretici fiyat endeksi (Yİ-ÜFE) ise yüzde 45.52. Arada 26.3 puanlık bir farkın olması, ekonomistler tarafından 'tüketici fiyatlarına yansıyacak yeni zamların habercisi' olarak yorumlanıyor.

Prof. Dr. Cem Başlevent, bu iki endeksin kapsamları çok farklı olduğu için tüketiciye yansımalarının farklı şekillerde olduğunu, bu yüzden ÜFE'deki artışın olduğu gibi TÜFE'ye yansımayacağına ancak TÜFE'yi yukarı yönlü baskılayacağına dikkat çekti.



Prof. Dr. Yalçın Karatepe ise, ÜFE'deki artışın yeterince TÜFE'ye yansıtılamamasının, yılın ikinci çeyreğinde görülen şirket kârlılığındaki artışla uyuşmadığına vurgu yaptı.

"Bir taraftan Yİ-ÜFE ve TÜFE arasında 26.3 puanlık fark var. Diğer taraftan bu hafta açıklanan büyüme rakamlarında, şirketlerin büyümeden aldıkları payın arttığını görüyoruz" diyen Prof. Dr. Karatepe, şöyle devam etti:

"Nasıl olur da maliyetlerindeki artışı vatandaşa yansıtamayan iş dünyası milli gelirden aldığı payı artırır? Maliyeti sineye çekiyorsa kârlılığın azalması lazım. Bu yüzden üreticilerin artan maliyetleri vatandaşa yansıtamadıklarını düşünmüyorum. Ya ÜFE ile TÜFE arasında bir tutarsızlık var ya da iş dünyası maliyetlerindeki artışı sattığı fiyata yansıtıyor ama 'TÜİK yakalayamıyor'."