Rize’de yaşanan sel faciası, doğal değil insan yapımı bir felaket. Karadeniz yüzyıllardır çok yağış alıyor, ancak bir doğa harikası olan bölgedeki “yağma” nedeniyle her geçen yıl bu yağmurların bedeli daha fazla can ve mal kaybı oluyor. Orman mühendisliğinin efsane hocalarından Prof. Dr. Doğan Kantarcı, sellerin birinci nedeninin hidroelektrik santralleri (HES) olduğunu söyledi. Prof. Kantarcı, “Doğu Karadeniz’de birbiri ardına çok fazla HES yapıldı. Derelerin dengesini bozdular. HES’leri yaparken bir bentten diğer bente suyu nakletmek için yapılan kanalların kazı materyalleri yamaçlara atıldı” dedi.

Prof. Dr. Doğan Kantarcı


KIYAMET GİBİ KESİM

Bölgede “kıyamet gibi” ağaç kesimi yapıldığını anlatan Prof. Kantarcı, “Gelecek yılların kesimlerini de yapıyorlar, kesim oranı yüzde 30 olmalıyken yüzde 60’lara çıkarıldı” ifadesini kullandı.

İstanbul Üniversitesi, Cerrahpaşa Orman Mühendisliği Öğretim Görevlisi Prof. Dr. Doğanay Tolunay ise “Dere yatağına toplu konut yaparsanız sel kaçınılmaz oluyor” dedi. Prof. Tolunay, bölgede yoğun yağışın normal olduğunu belirterek, “Peki bu yağış neden afete dönüşüyor diye baktığımızda sorun şu: Yol yapılırken kazı fazlası dere yatağına boşaltılıyor. Taşocağı yapılırken hafriyat dere yataklarına boşaltılıyor. İkizdere’deki taşocağı ile ilgili de bu gündeme geldi” ifadelerini kullandı.



EYLEM PLANI RAFTA

Bölge için bir “eylem planı” hazırlanmış ancak bu planın kaderi de benzerleri gibi bir rafta unutulmak, uygulanmamak olmuş. Prof. Tolunay bölgede sellerin giderek afete dönüşmesinin ardında orman arazilerinin çay bahçesine dönüştürülmesinin de olduğunu anlattı. Prof. Tolunay, bölgede derelerin üzerine yapılan köprülerin de sellerin nedenleri arasında olduğunu anlattı. “Çünkü köprüler yapılırken sel koşulları dikkate alınmıyor” diyen Tolunay, “Bu yağmurlar daha da artacak. Türkiye’nin bir bölümü kuraklıkla kavrulurken, bir başka bölgesi sel felaketi yaşıyor. Planlama şart” şeklinde konuştu.

 

Tehlike haritası oluşturulup riskli alanlar boşaltılmalı


Prof. Dr. Hüseyin E. Çelik, “Seller insan yokken de vardı ama biz selin ayağının altında dolaşmaya başladık” dedi. Taşkın yatağının boş olması gerektiğini belirten Prof. Çelik, “Ama bizim bütün yerleşimimiz orada. Yukarı havzada ormanlar kesilip çay bahçesi haline getiriliyor. Aşağı havzada dereler daraltılıyor, dere havzalarına yerleşim bölgeleri kuruluyor” ifadesini kullandı. Çelik, “Tüm dünyada sel felaketleri yaşanıyor ama gelişmiş ülkelerde nasıl önlemler alınıyor diye baktığımızda bir tehlike haritası oluşturulması gerektiğini görüyoruz. Böyle bir harita oluşturulup riskli bölgelerde yaşayan halkın taşınması gerekiyor. Taşınamayacak binalarda ise yükseltilme çalışmaları yapılmalı, alt katlar boşaltılarak binalar selin içinden akıp geçeceği bir hale getiriliyor” dedi.