Merkez Bankası Başkanı Naci Ağbal’ın sürpriz bir şekilde görevden alınmasıyla kaybolan güven ortamı ve yükselen döviz kuru seviyesine bir isyan da sanayicilerden geldi.

Ankara Sanayi Odası (ASO) Başkanı Nurettin Özdebir, Merkez Bankası yönetiminde yapılan ani değişimi eleştirdi, Türkiye’nin yüksek faiz, yüksek döviz kuru, yüksek enflasyon ve yüksek işsizliğin bir arada yaşandığı zorlu bir sürece girdiğini söyledi.

Güven sağlanamadan sorunların çözülemeyeceğini belirten Başkan Özdebir, bunun için Merkez Bankası bağımsızlığı ve hukuksal teminatın şart olduğunu ifade etti.

ASO’nun mart ayı meclis toplantısı Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu’nun katılımıyla video konferans yöntemiyle yapıldı.

Toplantının açılışında konuşan Başkan Nurettin Özdebir, Merkez Bankası yönetiminde yapılan ani değişikliğin ekonomi ve sanayici üzerindeki etkisini tek tek anlattı. Özdebir, şu uyarı ve tespitleri yaptı:

KUR HEM YÜKSEK HEM OYNAK


“Ekonomimiz son dönemde, yüksek faiz, yüksek döviz kuru, yüksek enflasyon ve yüksek işsizlik olgularını bir arada yaşadığımız zorlu bir süreçten geçiyor.

Yüksek kur hem özel sektörün hem kamunun dış borç çevrimini zorlaştırmakta, ithalat maliyetlerini de yükseltmektedir. Ekonominin genelinde ise dolarizasyonun eğiliminin artmasına neden olmaktadır.

Kurun yükselmesinin yanı sıra önemli ölçüde oynak olması da ekonominin genelinde belirsizliğe neden olmakta ve reel sektörde öngörülebilirliğin azalması olarak yansımaktadır.

Kur artışları aynı zamanda enflasyonu besleyerek faizin yukarı yönlü olmasına neden olmakta, bu da özel sektörün yatırım imkânlarını azaltmaktadır. Yatırım için sürdürülebilir bir enflasyon ve faiz düzeyinde güvenin tesis edilmesi çok önemlidir. Enflasyon, sanayicinin kullanmış olduğu ara malların hem TL hem de döviz cinsinden fiyatlarını her geçen gün arttırmaktadır.”

[caption id="attachment_6345466" align="alignnone" width="1200"] Ankara Sanayi Odası (ASO) Başkanı Nurettin Özdebir[/caption]

BAŞKAN DEĞİŞTİ, EKONOMİ KISKACA SÜRÜKLENDİ


ASO Başkanı Özdebir, üretim kesimi olarak, kurun makul seviyelere gerileyeceği ve oynaklığının azalacağı düşüncesiyle son dönemdeki faiz artırımlarını ‘ilaç gibi’ gördüklerini ve yan etkilerinin yaratacağı sıkıntılara rağmen katlanmayı göze aldıklarını belirterek, şu tespitleri yaptı:

“Ancak Merkez Bankası başkanlığındaki ani görev değişimi piyasalarda güven erozyonuna neden olmuş, kurun çok kısa bir zaman diliminde yeniden hızla yükselmesi sonucunda, parasal sıkılaşma politikaları amacını realize edememiş ve ekonomi aynı anda hem yüksek faizin, hem de yüksek kurun kıskacında kalmıştır.

Kur seviyesinin, ara mallardaki yüksek fiyat artışları kanalıyla üretimde aksamalara yol açan ve uluslararası piyasalarda rekabet gücümüzü aşındıran, yüksek enflasyonla birlikte değerlendirilmesi, reel sektör olarak yaşadığımız zorlukların derecesini ortaya koymaktadır.

Ekonomik yapının temeli üretken yatırımlar ve katma değeri yüksek üretim ile gerçekleşir. Sadece para politikası üzerinden uygulanacak enflasyon ve kurları kontrol etme stratejilerinin, ekonominin dinamizminin daha da bozulmasına neden olacağı unutulmamalıdır.”

[old_news_related_template title="Reuters’tan Naci Ağbal iddiası: 130 milyar doları araştırdığı için gönderildi" desc="Reuters, üst düzey hükümet ve Merkez Bankası (TCMB) kaynaklarına dayandırdığı haberinde, Naci Ağbal'ın kovulmasında, Albayrak'ın bakanlığı döneminde 130 milyar dolarlık rezerv harcanmasıyla ilgili başlattığı incelemenin etkili olduğunu öne sürdü." image="https://sozcuo01.sozcucdn.com/wp-content/uploads/2021/03/31/iecrop/agbal_16_9_1617190091.jpg" link="https://www.sozcu.com.tr/2021/ekonomi/reuterstan-naci-agbal-iddiasi-130-milyar-dolari-arastirdigi-icin-gonderildi-6345344/"]

KIRILGANLIĞIMIZ YÜKSEK


Şeffaflığın ve güven tesisinin en hızlı ve efektif biçimde sağlanmasının ekonominin istikrarı için elzem olduğuna işaret eden Özdebir, “Ekonomik birimlerin güveni ise, belirsizliğin azaldığı, ekonomi politikalarının güçlü, şeffaf ve tutarlı olduğu durumda pozitif olmaktadır.

Türkiye gibi dış finansman gereksinimlerinin yüksekliği nedeniyle kırılganlığı yüksek olan ülkelerde, ülke riskinin azaltılabilmesi ve yatırım ikliminin elverişli kılınabilmesi, öncelikle güven tesisini gerektirmektedir. Güven tesisi, temel olarak, makroekonomik politikaların öngörülebilirliğini artırmakla mümkündür.

Bu amaçla kurumların bağımsızlığını, hukuk sisteminin istikrarını ve üstünlüğünü teminat altına almak büyük bir önem arz etmektedir” dedi.