İzmirli sanayici, Bosna – Hersek Fahri Konsolosu ve eski Karşıyaka Belediye Başkanı Kemal Baysak, dün akşam yaşamını yitirdi. Baysak, 2020 yılının Ekim ayında belinden ameliyat olmuştu. 30 Ekim’deki depremin ardından tedavisine evinde devam edildi. Kasım ayında, hasta bakıcılardan biri Kemal Baysak ve ailesine Covit – 19 virüsü bulaştırdı. Tekrar hastaneye kaldırıldı. Bir hayli yıpranan yorgun bedeni daha fazla dayanamadı. Dün akşam tedavi gördüğü hastanede, 88. yaşında dünyaya veda etti. Baysak’ın 9 Ocak Pazartesi günü Karşıyaka Beşikçioğlu Camisi’nde öğle namazına müteakip kılınacak cenaze namazının ardından Soğukkuyu’daki aile mezarlığında toprağa verileceği öğrenildi.

[caption id="attachment_6202649" align="alignnone" width="1200"] Foto: SÖZCÜ[/caption]

KEMAL BAYSAK’IN MUHTEŞEM HİKAYESİ

Kemal Baysak, Bosna göçmeni bir ailenin çocuğu olarak 1933 yılında İzmir Karşıyaka’da dünyaya geldi. Çocuk yaşta iş yaşamına atıldı. Çırak olarak demir atölyesinde başlayan iş hayatı bir başarı öyküsüne dönüştü. İzmir Bornova ve Çiğli’de iki fabrika kurdu. İnşaat makineleri ve makine parçaları imalatına başladı. Her gün saat 07:00 - 21:00 arasında durmaksızın çalıştı. Terbay Şirketler Grubu’nu kurdu. Yaklaşık 2 bin personele istihdam sağlayan fabrikalarıyla İzmir’in önemli sanayicileri arasına girdi. Ürettiklerinin yüzde 90’ını ihraç eden Baysak, Türkiye ihracatına katkılar sağladı. İzmir Atatürk Organize Sanayi Bölgesi Başkanlığı yaptı. 1956 – 1958 yılları arasında askerlik vazifesini yapan Baysak, 1959’da Pervin Hanım ile evlendi. İki oğlu, bir kızı oldu.

SAVAŞ MAĞDURLARININ UMUDU OLMUŞTU

1991-1995 yıllarında Bosna’da büyük bir insanlık trajedisi yaşandığında onun da yüreği yangın yeriydi. Zira ırkçı - dinci Sırplar, onbinlerce silahsız Boşnak’ı katlediyordu. İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra Avrupa’daki en büyük katliam yaşanırken, dünyanın gözleri önündeki trajediye seyirci kalmayan insanlardan biriydi Kemal Baysak. “Tek başıma ne yapabilirim ki” demedi, “Tek bir insanı bile kurtarabilsem kardır” için harekete geçti. Savaşın ortasında kalan Boşnaklar’ı yaşama yetiştirmek için yardım elini uzattı.

[caption id="attachment_6202650" align="alignnone" width="1195"] Foto: SÖZCÜ[/caption]

BOSNA – İZMİR ARASINDA HAYAT KORİDORU

Savaştan kaçabilenlere İzmir’de kucak açtı. Önce, beş kişilik Baysak Ailesi, 6 üyeli Boşnak ailesiyle birlikte yaşamaya başladı. İlk akşam yemeğinde, yolcu uçağının sesini duyan misafir çocuklar “bombardıman” olduğunu zannederek masanın altına saklanınca, gördükleri karşısında gözyaşlarına boğuldu. Kurtarılmayı bekleyen nice can olduğunu düşündü. Seferber oldu. Bağlarını hiç koparmadığı Bosnalılar’la tekrar temasa geçti. Bosna Hersek’in efsanevi Cumhurbaşkanı Aliya İzzetbegoviç ile görüştü, moral verdi, “Türkiye’nin yüreği sizinle” dedi. Bosna-İzmir arasında insanlık koridoru oluşturdu. Kaos ortamında dağılan parçalanmış aileleri bir araya getirdi. Savaşın sona ermesi ve barışın tesisi için uluslararası alanlarda çırpındı.

YÜZLERCE HAYAT KURTARDI

İzmir’e ulaşanlara Ege Kent’te dayalı döşeli evler tuttu. Onlarca daire kiraladı. Sağlık durumlarıyla yakından ilgilendi, psikologları devreye soktu. Çocukların hepsini okullara yerleştirdi, her birini bizzat okuttu. Anne ve babalara fabrikasında iş verdi. Savaş mağdurları akın akın geliyor, can havliyle umuda, Kemal Baysak’a sarılıyordu. İş alemindeki arkadaşlarını harekete geçirdi, İzmir Valisi Kutlu Aktaş’tan destek aldı, hiçbir Boşnak’ı işsiz aşsız bırakmadı. Zanaatlerine göre başka işletmelerde iş buluyor, bazılarına dükkan açıyordu. Kıbrıs Şehitleri Caddesi’nde meşhur olan Boşnak Börekçisi bu dükkanlardan biriydi.
Kemal Baysak bütün bunları hiçbir karşılık beklemeden yaptı. Onlara akrabalarından daha yakın davrandı. Bütün bunları, kendisi de Boşnak olduğu için değil, insan olduğu için yaptı. Ve tam 200 savaş mağdurunu kurtararak hayata bağladı. Tam 200 can…

[caption id="attachment_6202652" align="alignnone" width="1200"] Foto: SÖZCÜ Kemal Baysak ve Gökmen Ulu[/caption]

ONA “BOŞNAKLAR’IN SCHINDLER’İ” DENİLDİ

Savaş sonrası kurulan Bosna Hersek Cumhuriyeti’nin İzmir Fahri Konsolosu oldu. Barış tesis edildikten sonra İzmir’e kol kanat gerdiği ailelerin büyük çoğunluğu anavatanlarına geri döndü. İnsanlığın o kara döneminde umut ışığı olarak yüzlerce insanı kurtaran Kemal Baysak’ı Boşnaklar hiç unutmadı. Nazi soykırımı esnasında 1100 Yahudi’yi kurtaran Alman işadamı Oscar Schindler’e benzetilerek, ona “Boşnaklar’ın Schindler’i” denildi. Bosna-Hersek’teki birçok kentin sokaklarına, parklarına, meydanlarına Kemal Baysak’ın adı verildi. Göğsüne kahramanlık madalyası takıldı. 2016’da Karşıyaka Mavişehir’deki bulvara da adı verildi. Çok sayıda ödül aldı. Mesleki başarı ödüllerinden çok daha kıymetli olanları, barış ve insan hakları ödülleri oldu.

YARDIMLARINI VE EĞİTİM BURSLARINI HİÇ KESMEDİ

Tevazusunu ve üretim enerjisini hiç yitirmedi. Savaş bitti, Kemal Baysak’ın iyilik hareketi bitmedi. Bazen Bosna’da, bazen İzmir’de, hayatını kurtardığı Boşnak yoldaşlarıyla buluşmayı sürdürdü. Bosna’da savaşın yaralarının sarılmasına gücü yettiğince katkı sağladı. Spekülasyonlara yol açmamak için Bosna-Hersek ile ticari faaliyette bulunmadı, dostluklarını akçeli işlere çevirmedi, hayır işlerine devam etti. Birçok gence burs vererek Türkiye’deki üniversitelerde eğitim imkanı sağlarken, Sarajevo’da bir vakıf kurdu. 12 Türk ve 5 Boşnak arkadaşıyla kurduğu Sarajevo Eğitimi Destekleme Vakfı’na, baş harflere uyumlayarak SEDEF adını verdi. “Yeni ve aydınlık bir gelecek inşa etmenin yolu eğitimden geçer” düşüncesiyle burada bir üniversite açtı. Uluslararası Sarajevo Üniversitesi 2004’te faaliyete geçti. Yaklaşık 2 bin öğrenci eğitim görmeye başladı. Kız ve erkek öğrenci yurtları açtı.

KARŞIYAKA’NIN EFSANE BAŞKANLARINDANDI

1994 – 1999 yılları arasında memleketi Karşıyaka’da belediye başkanlığı da yapan Baysak başarılı hizmetlere imza attı. Başarılı hizmetlere imza atan Baysak, babacan kişiliğiyle İzmir’de çok seviliyordu.

İLHAM KAYNAĞI MUSTAFA KEMAL’Dİ

Bir insanlık abidesi olan Kemal Baysak geçen yıl, 2020’nin Ocak ayında SÖZCÜ’ye verdiği röportajda, fahri konsolosluk binasındaki Atatürk posterlerini ve “Ne mutlu Türk’üm diyene” yazısını göstererek, “Bizim istikametimiz, büyük yıkımın ardından yeni bir devlet ve bir ulus yaratan, ülkemizin bütün renklerini ortak paydada buluşturan Atatürk’ün açtığı yoldur” demişti.