CHP Parti Sözcüsü Faik Öztrak bir basın toplantısı düzenledi. Konuşmasına Sakarya Zaferi'nin 100. yılını kutlayarak başlayan Öztrak, şunları söyledi:

- MKYK toplantımız sürüyor. Kurulumuzun gündeminde milletin cebini, tenceresini boşaltan hayat pahalılığı, işten çıkarma yasağının sonlanmasıyla vahameti artan işsizlik tsunamisi, devletin kurumlarını çürüten yönetim anlayışı, kokusu arşı kaplayan yolsuzluklar, İdlib başta olmak üzere yakın bölgemizde artan jeo-stratejik riskler, bu riskler karşısında savrulan dış politikamız ve tüm bu sorunları aşmak için yapılması gerekenler var.

- Eylül ayı ailelerimiz için dert ayıdır. Okulların açılmasıyla beraber kıyafet, kırtasiye harcamaları ailelerin belini büker. Evlatları üniversite kazananların yurt sorunu, kira derdi artar. Bir de üstüne mutfaklardaki yangının harareti biner, geçim derdi dayanılmaz olur.

KİRA ARTIŞLARI RESMİ ENFLASYON RAKAMINI KATLIYOR

- Bu yıl fahiş kira artışları milletimizi bezdirmiş. Partimize şikâyet telefonları yağıyor. Veriler bunu doğruluyor. Kiralık ve satılık konut ilanlarının verildiği, bilinen bir internet sitesinin hazırladığı endekse göre son bir yılda kiralar İstanbul’da yüzde 51, Ankara’da yüzde 32, İzmir’de yüzde 31, Adana ve Antalya’da yüzde 50, Mersin’de yüzde 64. Kayseri’de yüzde 54. Konya’da yüzde 34 artmış. Özellikle büyük şehirlerimizde kira artışları resmi enflasyon rakamını katlıyor.

- Pandemiyi borçla aşmak için verilen krediler, konut piyasasında büyük bir balona neden oldu. Bu da kiralara yansıyor. Avrupa’da konut fiyatları en hızlı artan ülke Türkiye... Devlet yurtlarına başvuru tarihi dün akşam sonlandı. Üniversiteler gelecek hafta açılıyor. Bu gecikme aileler ve öğrenciler için ciddi bir belirsizlik yarattı. Özel yurt kiralarındaki artışlar ev kiralarını da solluyor. Peki, bu kiralarla millet çocuğunu nasıl okutacak?

TÜM KAYNAKLARI SON 20 YILDA BETONA GÖMDÜLER

- Bu konut fiyatlarıyla gençlerimiz nasıl yuva kuracak? Ülkeyi 20 yıldır yöneten Erdoğan’ın şahsım hükümetinin buna bir çözümü var mı? Ne gezer! Onların gözünü rant bürümüş. Ülkenin tüm kaynaklarını son 20 yılda betona gömdüler.

- Erdoğan hâlâ yandaş müteahhitleriyle, “Talan İstanbul” projesiyle rant devşirme peşinde. İstanbul’u yabancılara peşkeş çekmek için, vatandaşlık promosyonlu betonlaşma, katar katar sürüyor. Ama bu arada inşaat sektöründe yandaş olmayan müteahhitler "Tıkandık artık" diye feryat ediyor. İnşaat maliyetlerinde çok ciddi artışlar var. Son bir yılda inşaat demiri yüzde 75, hazır beton yüzde 97 zam görmüş. Bütün bu zamların arkasında hükümetin iş bilmezliği, tedbirsizliği, pandemi sonrasında yaşananlara seyirci kalması var.

- En son çimentodaki olağanüstü zamlar müteahhitlere "Harç bitti, yapı paydos!" dedirtti. Müteahhitler 9 Eylül’den 24 Eylül’e kadar iş bırakma eylemi başlattı. Böyle bir durumla ilk kez karşılaşıyoruz. Erdoğan şahsım hükümeti; beceriksizliğin, kifayetsizliğin tarihini yazmaya devam ediyor.

SEBZE VE MEYVEYE ETİKET YETİŞMİYOR

- Sadece kira ve konut fiyatlarında değil mutfaklarda yangın büyük… Her şeyin bol olduğu yaz aylarındayız. Ama meyve ve sebze fiyatlarına etiket yetişmiyor. Ağustos’ta, geçen yıla göre salatalık yüzde 128, kabak yüzde 87, şeftali yüzde 81, taze fasulye yüzde 68, tavuk eti yüzde 64, ayçiçek yağı yüzde 61, margarin yüzde 54 zam görmüş.

- Pazar tezgâhlarının, market raflarının yanına yaklaşılmıyor. Millet kışlık konservesini bile yapamaz hale geldi. Hükümet yazımızı kışa çevirdi. Görünen o ki mutfaklardaki felaketle, kışımızı da kara kışa çevirecek. Allah milletimizin yardımcısı olsun.

"TALAN İSTANBUL PROJESİ’NE PARA YATIRANLAR, BİZİM İKTİDARIMIZDA AĞIR BİR FATURAYLA KARŞILAŞIR"

- Son 20 yıldır bu ülkeyi Erdoğan hükümetleri yönetiyor. Çiftçinin tarlasından milletin sofrasına uzanan Tedarik zincirini kısaltacak, ucuzlatacak hangi tedbir alındı. Aksine yandaş müteahhitlerini daha da zengin etmek için, Sebze - meyve taşıyan kamyonları, TIR’ları, üçüncü köprüye yönlendirdiler, fahiş geçiş ücretleri aldılar.

- Faturayı mutfaktaki tencereye yüklediler. 'Üretim değil, rant' dediler. Gıda güvenliğini artıran, iklim değişikliğini dikkate alan, güvenilir bir tarım stratejisi oluşturmadılar. Konya Ovası ve GAP Projelerinde, sulama kanallarını tamamlamadılar.

- Onun yerine Talan İstanbul Projesinin kanalına, para ayırmaya kalktılar. Buradan bir defa daha tekrarlayalım. Talan İstanbul Projesi’ne para yatıranlar, müteahhitliğini üstelenenler, bizim iktidarımızda ağır bir faturayla karşılaşır."

"ÇİFTÇİMİZE REVA GÖRDÜKLERİNİZ, ÜRETİME YAPILAN EN BÜYÜK SABOTAJDIR"

- TÜİK’in rakamları ortada. 2003’ten bugüne 120 milyar 419 milyon dolar tutarında, tarım ithalatı yapmışlar. Kendi çiftçisine kanunen taahhüt ettiği parayı ödemeyenler, elin çiftçisine bu parayı vermişler. En son buğday, çavdar, arpa, yulaf, mısır, nohut, mercimek gibi ürünlerde gümrük vergisini, yıl sonuna kadar sıfırladılar.

- Gübre, ilaç, yem, tohum, mazot fiyatlarının, tarlayı yakıp yıkmasını seyrettiler. Bir de üstüne sıfır gümrükle ithalatın önünü açıp çiftçinin mahsulünü para etmez hale getirdiler. Çiftçi, 'Hayvanımı besleyemiyorum, kendimi besleyemiyorum' diye feryat ediyor.

- Şimdi milli gelir, 2023 hedeflerinin yarısına bile ulaşamayınca, 'Sabotaj yapıldı' diyorlar. Sabotaj mı arıyorsunuz? İşte çiftçimize reva gördükleriniz, üretime yapılan en büyük sabotajdır.

"MERKEZ BANKASI’NIN İTİBARINI YERLE BİR ETTİ"

- Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, para politikasını ve kullanacağı araçları kendisi belirleyebiliyor mu? Hayır! Para politikasını da doğrudan Erdoğan belirliyor. Çünkü Erdoğan’ın şahsım rejiminde işler böyle yürüyor. Bu ucube şahsım vesayet sisteminde her şeyin sorumlusu tek bir kişi.

- Ve o tek kişi de devletteki diğer kurumlarla beraber, Merkez Bankası’nın itibarını yerle bir etti. Son üç yılda, dört Merkez Bankası Başkanı gördük. Bir Merkez Bankası’nın enflasyonla mücadelede, En önemli sermayesi itibarıdır. Bankaya duyulan güvendir.

- Bunu umursamayan Erdoğan, Merkez Bankası’na müdahale etmeye devam ediyor. 'Enflasyonun üzerinde faiz uygulayacağız' diyen son başkan da, enflasyon politika faizini aşınca, korkudan çareyi, enflasyonu bırakıp çekirdeğini takip etmekte buldu. Bu oyun devam ederken kural değiştirmektir. Milletin de, dünyanın da gözünde bu yapılan güveni bitirir. Bu da, milletin satın alma gücüne yapılan en büyük sabotajdır.

"IMF 6,3 MİLYAR DOLAR HİBE EDİNCE, ERDOĞAN’IN DİLİ ÇÖZÜLDÜ"

- Erdoğan ve damadı bir olup, milletin 128 milyar dolarını, koltuklarında kalmak uğruna buharlaştırdılar. 'Bu paralar ne oldu?' diye, millet adına sorduğumuzda da gıkları çıkmadı. Astığımız afişleri toplatmaya, partililerimizi tutuklamaya kalktılar.

- Şimdi Uluslararası Para Fonu (IMF), 6,3 milyar dolar hibe edince, Erdoğan’ın dili çözüldü. Daha düne kadar IMF’ye etmedik laf bırakmıyordu. Şimdi IMF’nin himmetiyle caka satmaya başladı ama yine de milletten gerçekleri gizlemeye devam ediyor. TCMB’nin brüt döviz varlığından dışarıya, kamuya, bankalara olan döviz borcunu ve SWAP’ları çıkarırsak, döviz kasasındaki açık 51 milyar doları buluyor.

- Yani neresinden bakarsanız bakın, TCMB kasasındaki döviz ve altınlar, döviz borcuna yetmiyor. Döviz kasası sağdan da saysanız, soldan da saysanız açık veriyor. İşte ülke ekonomisine yapılan sabotajın şahı budur. Bunun baş sorumlusu da, milletin 128 milyar dolarını buharlaştıran, Erdoğan ve damadıdır.

"İŞSİZLİK TSUNAMİ OLDU, MİLLETİ EZİYOR"

- Erdoğan sahsım rejiminde işsizlik tsunami oldu, milleti eziyor. İşten çıkarma yasaklarının temmuzda sonlanmasıyla beraber, işsizlik yeniden vites yükseltti. Temmuzda gerçek işsizlerimizin sayısı, 522 bin kişi artarak, 8 milyon 421 bine ulaştı.

- Oysa 3 yıl önce, Erdoğan şahsım rejimi iş başı yaptığında, işsizlerimizin sayısı 5,5 milyon civarındaydı. Üç yılda işsizler ordumuza, 2 milyon 863 bin yurttaşımız eklendi. İşte bu, sabotajın dik alasıdır.

ERDOĞAN BAYRAKTAR'IN AÇIKLAMALARI

- Eski Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar, '8 yıldır boğazımda bir düğüm var, ne içersem içeyim bunu yutamıyorum. İçime sindiremiyorum' diyor. Eski bakan, boğazındaki düğümün açılması için, tarafsız bir savcı istiyor. 'Yüce Divan’dan korkmuyorum' diyerek, aklanmak için, Yüce Divan’da yargılanmayı talep ediyor.

- Allah aşkına bu insan daha ne desin? Böyle bir durumda yapılması gereken şey bellidir. Ama ne savcılar ne de TBMM,  bu eski bakanın sesini duymuyor. AK Parti grubunun gıkı çıkmıyor. Anlaşılan, 'İşin ucu zülfü yâre dokunur' diye korkuyorlar.

- Bakanlığına dezenfektan satan Eski Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan’ın aile şirketi hakkında da yeni iddialar var. Dezenfektanlara ruhsat dışı kimyasal karıştırma mı dersiniz, Nitelikli dolandırıcılık iddiaları mı dersiniz, her şey var.

"BU BAŞKANVEKİLİ ACABA NEDEN GÖREVDEN ALINDI?"

- Diğer taraftan SGK’da büyük bir vurgun iddiası var. 1 milyar lirayı bulduğu söyleniyor. İçişleri Bakanının kuzenine ait şirketin de, bu vurgunda rol aldığı iddia ediliyor. SGK’da üst düzey çok sayıda kamu görevlisi, görevinden alındı.

- Bunlardan biri de, bu soruşturmanın açılması için, müfettiş görevlendiren SGK Başkanvekili. Bu Başkanvekili acaba neden görevden alındı? Soruşturmayı yavaşlatmak veya soruşturmaya müdahale etmek için mi? Bu yolsuzluk soruşturmasını, milletvekili arkadaşlarımız yakın takibe aldılar.

"BUNLARIN AKILSIZLIKLARININ, BECERİKSİZLİKLERİNİN BEDELİNİ, MİLLETİMİZ CANIYLA VE CÜZDANIYLA ÖDÜYOR"

- İdlib yeniden ısınıyor. Önce Milli Savunma Bakanı Akar, Ruslara sorumluluklarını hatırlattı ardından Rus Dış İşleri Bakanı, 'İdlib’de Suriyeli muhalifler ile teröristleri ayırma çalışmaları, hedeflenenden çok uzakta' dedi. İdlib’de ne yaşanıyor?

- Buradaki insanların ve bir takım radikal teröristlerin, Türkiye’ye doğru akması, Bizim için tam bir kâbus olur. İdlib ısınırken, Önce Dışişleri Bakanı ABD’ye çiçek atıyor. 'Pahalı olmasına rağmen Patriot alabiliriz' diyor. Sonra Hulusi Akar çıkıyor, 'ABD Ortadoğu’da bulunacaksa bizimle iş birliği yapmalı.

- ABD, ABD gibi hareket etsin' diyor. ABD, ABD gibi hareket etmiyorsa, Patriotları pahalı olmasına rağmen neden alıyoruz? Ne yapacağınıza artık bir karar verin. Bunların akılsızlıklarının, beceriksizliklerinin bedelini, milletimiz canıyla ve cüzdanıyla ödüyor. Dış politikanın merkezine milli menfaatlerimiz değil, şahsi menfaatler konunca, fatura hep millete çıkıyor.

"MİLLETİMİZ, BUNLARIN NOTUNU VERDİ, SANDIĞI DÖRT GÖZLE BEKLİYOR"

- Erdoğan ülkemizin tüm taşıyıcı kolonlarına yapılan sabotajların, baş failidir. Bu sabotajları bitirmek, pahalılığı, yoksulluğu, işsizliği, eyyamcı dış politikayı, hayatlarımızdan çıkarmak için, Erdoğan şahsım rejimini ve çamur ittifakını ilk sandıkta göndermek şarttır.

- Milletimiz, bu ülkeye kimin sabotaj yaptığını, kimlerin kendisini hayatından bezdirdiğini, gerçek sabotajcıların kim olduğunu gördü. Milletimiz, bunların notunu verdi. 'Artık sıtkım sıyrıldı' diyor. Sandığı dört gözle bekliyor. Sandık önüne geldiğinde de, Bu kibir abidesini rahat rahat şiir okuyup, ağlasın diye evine, yandaşlarını da onun dizinin dibine gönderecek.

RESUL TOSUN AÇIKLAMASI

- Resul Bey tecrübeli bir siyasetçidir aynı zamanda. Anayasa'nın ilk dört maddesinin değiştirilmez olduğunu, değiştirilmesinin teklif dahi edilmeyeceğini bilir. Ama anlaşılan kendisine bir görev verilmiş. Şu anda milletin gerçek gündemini karartmak üzere başlatılan spekülasyonda ona da bir rol biçilmiş.

- Şunu açıkça ifade ede edeyim. Bu milletin gerçek gündemi tartışılan konular değil; işsizliktir, pahalılıktır, yoksulluktur. Maalesef bunun üstünü karartabilmek için Erdoğan hükümeti elinden geleni ardına koymamaktadır. Biz bunlara takılmayacağız.

 

[old_news_related_template title="Yeni Rize projesi için 308 milyon liralık özel davet" desc="Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Erdoğan'ın on gün önce temelini attığı 'Rize Merkez Çarşı Mahallesi Kentsel Dönüşüm Projesi' ihalesinin gizli kapaklı yapıldığı ortaya çıktı. 308 milyon liralık proje özel olarak davet edilen müteahhide verildi. " image="https://sozcuo01.sozcucdn.com/wp-content/uploads/2021/09/13/iecrop/rte-tv_16_9_1631534404.jpg" link="https://www.sozcu.com.tr/2021/ekonomi/yeni-rize-projesi-icin-308-milyon-liralik-ozel-davet-6646242/"]