Akşehir ilçesinde yaşayan Hacar Rahimova, 5 Ağustos 2011 tarihinde evinde ölü bulundu. Olayla ilgili, o dönem Doç. Dr. olan Adli Tıp Uzmanı Şerafettin D., ölümün gırtlak kanserine bağlı damar patlaması ve beyin kanamasından kaynaklandığı yönünde rapor düzenledi. Bunun üzerine Akşehir Cumhuriyet Başsavcılığı olayla ilgili, normal ölüm olduğu gerekçesiyle takipsizlik kararı verdi.

SERİ KATİL İTİRAF ETTİ, HAKKINDA DAVA AÇILDI

Rahimova'nın ölümünün üzerinden bir hafta geçtikten sonra Konya ve Afyonkarahisar'da 2'si kadın, 4 kişinin para ve eşyasını gasbettikten sonra tabancayla öldürdüğü iddiasıyla tutuklanan seri katil Erhan Gerek, 12 Ağustos 2011'deki ifadesinde Rahimova'yı da kendisinin öldürdüğünü itiraf etti.

Rahimova'nın mezarı açılarak ikinci kez otopsi raporu hazırlandı. Bu kez raporda ölümün ateşli silah yaralanmasına bağlı kanama nedeniyle meydana geldiği belirtildi. Bunun üzerine ilk raporu hazırlayan Şerafettin D. hakkında 'ihmal suretiyle adli görevi kötüye kullanmak' suçundan dava açıldı.

Dava aşamasında İstanbul Adli Tıp Kurumu Birinci Adli Tıp İhtisas Kurumu, sanık Şerafettin D.'nin kusurlu olduğu yönünde görüş bildirdi. Ancak Şerafettin D.'nin, Erzurum Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp bölümünden aldırdığı bilirkişi mütalaasındaki, 'Tabibin tedavi esnasında güncel standart uygulamaları yapmama durumu, beceri noksanlığı yahut hastanın tedavisini vermemesiyle gelişen zarar' anlamına gelen ve taksirli bir eylemi ifade eden 'medikal malpraktis' değerlendirmesini kabul eden mahkeme, olayda sanığın bir kastının olmadığına hükmederek beraat kararı verdi.

OKUDUĞU HABER ÜZERİNE HAREKETE GEÇTİ

Olayın üzerinden 10 yıl geçtikten sonra Necmettin Erbakan Üniversitesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanı olan Prof. Dr. Şerafettin D. bu kez bir avukata yönelik cinsel taciz, şantaj ve tehdit suçlamalarıyla gündeme geldi.

Şerafettin D. hakkında Ankara Barosu avukatlarından N.S.'ye (38) yönelik 'cinsel taciz', 'şantaj', 'tehdit' suçlarının da aralarında olduğu 5 ayrı suçtan dava açıldı.

Olayla ilgili haberi okuyan Ahmet M., 10 yıl önceki rapor nedeniyle Şerafettin D. hakkında açılan davanın akıbetini soruşturunca beraat ettiğini ve davada katılan olmasına rağmen kararın kendisine tebliğ edilmediğini öğrendi.

Ahmet M., bunun üzerine avukatı Mürsel Yağcı aracılığıyla, Akşehir 2'nci Asliye Ceza Mahkemesi'ne iletilmek üzere Ankara Ceza Mahkemeleri Ön Bürosu'na, Şerafettin D.'nin yeniden yargılanması için 'eski hale getirme ve temyiz' dilekçesi verdi.

'SUÇ DELİLLERİNİ YOK ETME, GİZLEME VEYA DEĞİŞTİRME'DEN YARGILANMALI'

Ahmet M. dilekçesinde, yargılama aşamasında İstanbul Adli Tıp Kurumu 1'nci İhtisas Kurulu'nun 1 Ocak 2012 tarihli raporunun Şerafettin D.'nin kusurlu olduğunu açıkça ortaya koyduğunu, ancak Şerafettin D.'nin üniversiteden aldığı mütalaa ve dinlettiği tanıklarla mahkemeden beraat kararı aldığını iddia etti.

Dilekçede, ölümün ateşli silahla yaralanmadan meydana geldiğinin bir adli tıp uzmanı tarafından tespit edilememesinin mümkün olmadığı ve bunun 'medikal malpraktis' olarak değerlendirilerek beraat kararı verilmesinin doğru olmadığı aktarılarak, verilen hükmün yok sayılarak başa dönülmesi ve Şerafettin D.'nin TCK'nın 281'nci maddesi gereğince 'suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme' suçlarından yeniden yargılanması talep edildi.

'ADALETİN YERİNİ BULMASINI İSTİYORUZ'

Avukat Mürsel Yağcı, müvekkili Ahmet M.'nin, temmuz ayında Şerafettin D. hakkında çıkan haberler üzerine kendisine ulaştığını belirterek, "Dosyayı incelediğimde ortada büyük bir adaletsizliğin olduğunu gördüm. Mahkemenin bu konuda en üst otorite olan İstanbul Adli Tıp kurumu raporunu göz ardı ederek beraat kararı vermesi doğru değildir. Biz adaletin yerini bulmasını istiyoruz. Bu nedenle 'eski hale getirme ve temyiz' başvurusunda bulunduk" dedi. (DHA)