Müslüman alemi bir cuma gününe daha ulaşmanın mutluluğunu yaşıyor. Bugün tüm Türkiye’de öğle vaktinde camiler dolacak ve cemaatle cuma namazı kılınacak. Tüm iller için cuma namazı saatleri Diyanet tarafından paylaşılıyor. İşte Diyanet’in açıkladığı cuma namazı saatleri…

23 NİSAN CUMA NAMAZI SAATLERİ 

İSTANBUL: 13:07

ANKARA: 12:52

İZMİR: 13:15

BURSA: 13:07

ANTALYA: 13:01

KONYA: 12:53

İL İL CUMA NAMAZI SAATLERİ İÇİN TIKLAYIN

CUMA NAMAZI NASIL KILINIR?

Cuma namazının farzı iki rekâttır. Bunun yanında farzdan önce dört rekât, farzdan sonra dört rekât olmak üzere sekiz rekât da sünneti vardır. İmam Ebû Yusuf'a ve İmam Muhammed'e göre ise farzdan sonra kılınacak sünnet bir selamla dört ve bir selamla iki rekât olmak üzere toplam altı rekâttır. Bu görüşün Hz. Ali'den rivayet edildiği nakledilmektedir.

Cuma namazı kılınırken ilk sünnet tıpkı öğle namazının ilk sünneti gibi kılınır. Sünnetin ardından imam-hatip minbere çıkarak oturur. Müezzin, iç ezanı okur. Ezandan sonra imam-hatip kalkarak iki kısımdan oluşan hutbeyi okur. Hutbede cemaati dinî konularda bilgilendirici ve yönlendirici konuşma yapar. Hutbe okunduktan sonra imam-hatip minberden inerek cemaatin önüne geçer ve cemaate iki rekât Cuma namazı kıldırır. İmam-hatip, Cuma namazının farzına ve cemaate imam olmaya, cemaat de Cuma namazına niyet eder. Tıpkı cemaatle kılınan sabah namazı gibi iki rekât Cumanın farzı kılınır. Cuma namazında imam-hatip, Fatiha ve zamm-ı sûreyi sesli olarak okur. Cuma namazının farzı kılındıktan sonra, cumanın son sünneti kılınır. Bu sünnet, öğlenin ilk sünneti gibi kılınır. Böylece Cuma namazı tamamlanmış olur.



ABDEST NASIL ALINIR?

Elleri yıkama
“Eûzübillahimine şşeytanirracim-Bismillahirrahmanirrahim” Önce eller bileklere kadar ve parmak araları da ovuşturularak üç defa yıkanır.

Ağza su verme
Sağ elimize üç defa su alarak ağzımıza veririz. Her su alışta ağzımızı çalkalayarak ağızdaki suyu dökeriz.

Buruna su verme
Tekrar avucumuza su alarak üç defa burnumuza veririz. Sol el ile de sümkürür temizleriz.

Yüzü yıkama
Sonra iki avucumuza su alarak saç bitiminden çene altına kadar yüzümüzü üç defa yıkarız.

Sağ kolu yıkama
Önce sağ kolu dirsekle beraber üçer defa yıkarız.

Sol kolu yıkama
Sonra sol kolu dirsekle beraber üçer defa yıkarız.

Başı mesh etmek
Sağ elimizle başımızın dörtte birini mesh ederiz. Yani sağ elimizi ıslatıp başın dörtte birini sıvazlayarak ıslatırız.

Kulakları mesh etmek
Her iki eli de ıslatıp serçe parmaklarımızla kulaklarımızın içini mesh ederiz. Kulakların arka kısmını ise baş parmaklarımızla mesh ederiz.

Boynu mesh etmek
Sonra baş ve serçe parmaklarımızı kullanmadan işaret, orta ve yüzük parmaklarımızın dışı ile boynumuzu da mesh ederiz.

Ayakları yıkama
Ayaklara gelince, parmaklardan başlayarak önce sağ sonra sol ayağımızı topuk kemiği ile beraber üçer kez yıkarız.

Ayaklarımızı yıkarken parmak aralarımızın iyice yıkanmasına dikkat etmemiz gerekir.

23 NİSAN CUMA HUTBESİ

Uhud savaşı sona ermiş, Müslümanlar Medine’ye dönmüştü. Küçük bir çocuk Peygamberimize yaklaşarak “Babama ne oldu?” diye sordu. Allah Resûlü’nün ağzından “Baban şehit oldu, Allah ona rahmet etsin” sözleri dökülüverdi. Bunun üzerine çocuk ağlamaya başladı. Rahmet Elçisi (s.a.s) bu duruma dayanamadı, çocuğu bağrına basıp “Ağlama” diye teselli etti. Sonra da “Ben senin baban olayım, Âişe de senin annen olsun istemez misin? buyurdu. Çocuğun yüzünde güller açmıştı. Sevinçle “Evet! Çok isterim” dedi. Allah Resûlü (s.a.s), şehidin emanetini kucaklamış, ona yalnızlığını ve yetim olduğunu unutturmuştu. [1]

Aziz Müminler!
Yüce dinimiz İslam, yetimleri himaye etmeyi, koruyup gözetmeyi emreder. Onlara karşı duyarlı davranmayı, şefkat ve merhametle yaklaşmayı öğütler. Zira yetimler, Cenâb-ı Hakk’ın hepimize emanet ettiği masum kullarıdır. Sevgili Peygamberimiz (s.a.s), bir hadis-i şeriflerinde bu gerçeğe şöyle işaret eder: “Müslümanların evleri arasında en hayırlı ev, içinde kendisine iyi davranılan bir yetimin bulunduğu evdir.” [2]

Kıymetli Müslümanlar!
Yetimleri ihmal etmek, onları yalnız ve ilgisiz bırakmak büyük bir vebaldir. Yetimlerin haklarını çiğnemek, mallarına el uzatmak sorumluluğu ağır bir günahtır. Nitekim Yüce Rabbimiz Kur’an-ı Kerim’de bizi şöyle uyarır: “Öyleyse sakın yetimi ezme! El açıp isteyeni de sakın azarlama. Ve Rabbinin nimetini, minnet ve şükranla an.” [3]

Değerli Müminler!
Resûl-i Ekrem (s.a.s), bir defasında işaret ve orta parmağını bir araya getirerek “Ben ve yetime kol kanat geren kimse, cennette böyle yan yana olacağız” [4] buyurmuştur.

Resûlüllah’a yürekten bağlı olan aziz milletimiz tarih boyunca yetime, kimsesize, mağdura, mazluma kucak açmıştır. Bizler de bugün aynı şuurla yetimlerimize gönüllerimizi açalım. Gözlerindeki ışıltıyı, yüzlerindeki sevinci artırmak için çaba gösterelim. Güzel ahlaklı ve iyi eğitimli bireyler olarak yetişmelerine katkı sunalım. Maddi ve manevi bakımdan yanlarında olup geleceklerine umut taşıyalım. Unutmayalım ki yetime el uzatmak, Rabbimizin rızasını kazanmaktır.

[1] İbn Hacer, İsâbe, I, 302.

[2] İbn Mâce, Edeb, 6.

[3] Duhâ, 93/9-11.

[4] Buhârî, Talâk, 25.