Sivas’ın Altınyayla ilçesi Deliilyas beldesine bağlı Paşaköy’de ikamet eden Saldıray Kara, ev ortamında ürettiği yararlı bakteriyi Zeron buğdayı ekili tarlasında gübre olarak kullandı. Kara, ot ilacı kullanılan ve ithal tohum ekilen tarlalara kıyasla oldukça fazla verim aldı. Kara, kimyasal gübrenin bakterine oranla daha düşük verim sağladığını ve zararlı olduğunu söyledi.

EV ORTAMINDA ÜRETTİ

Saldıray Kara, gübre olarak değerlendirdiği bakteriyi çığ süt kullanarak ev ortamında geliştirdiğini belirtip, “Dört yıl önce köyüme döndüm. Buraya geliş serüvenimde önce Antalya’da, Fethiye’de, Marmaris’te turizmle uğraştım. Buraya ilk geldiğim seneler tarımla ve hayvancılıkla uğraştım. İşimi kolaylaştırmak için bir arayışa girdim.

Bakteriler ile ilgilenen bir arkadaşımı Amerika’dan getirtip burada misafir ettim. Ev ortamında yaklaşık 150 TL harcayarak bakteri üretmeyi başardım. Ürettiğim bakterileri ata tohum ekibi buğday tarlasında değerlendirdim. Yüksek verdim aldım. Çevremden yoğun talep alıyorum. Benim beklentim devletimizden, hükümetimizden, hangi bakanlık ilgileniyorsa bu bakteri tekniğini halkımızla da paylaşması.

Paylaşırsak çoğalır diye düşünüyorum, İslamiyet’te böyle bir emir var. Onun için paylaşmalı ki çoğalsın. Bu bakteriler sınır tanımıyor. Ahmet’in Mehmet’in tarlası diye ayırmıyor. Ama Ahmet-Mehmet tarlasına kimyasal döktüğü için, ot ilacı döktüğü için bu bakterileri öldürüyor. Onun için verim alamıyoruz. Gittikçe daha çok kimyasal atılıyor ve gelecek nesillere bir şey kalmıyor. Onun için bu bilgi paylaşılırsa verim artımı olur” dedi.



"DÜNYA BUNU KULLANIYOR"

Kara, birçok ülkenin benzer bakterileri kullandığını ifade ederek, “Japonlar 70’li yıllarda halkını doyurmak için bu bakteriyi keşfetti. Dokulardan domates biber tarlası gibi her alanda kullanıyorlar. Meyvelerin sebzelerin bile her zamankinden sağlıklı ve büyük olduğunu görüyorlar. Gördüğünüz kadarıyla da baya büyük bir verim aldım ve çok mutluyum. Bir iki hafta içinde burayı hasat edeceğiz ve halkla paylaşacağız. Ayriyeten bu bakteriyi Çernobil kazasında zehirlenmiş olan toprakları radyoaktiften temizlemek için kullanmaya başladılar. Bu zehirli radyoaktifi yok ediyor. Birden olmuyor, zaman istiyor. Dünyamızı daha temiz hale getirmek için fazla enerji harcamadan fazla para harcamadan verim almaya, sağlıklı bir yaşam alanı oluşturmaya yardımcı olabilir. Bu bakteriyi Avrupa 70’li yıllardan beri kullanıyor. Yemeğe kattıkları zaman rasyonlar yarıya düşüyor. Ağız kokularını gideriyor. Birçok sayamadığım faydaları var. Dünya bunu kullanıyor biz niye kullanmayalım. Milli sermayemizi mazotu insan gücünü boşa harcamayalım” diye konuştu.

"KENDİ ATA TOHUMUMUZ BU KADAR VERİMLİYKEN..."

Kara kendi ata tohumlarımızın bu kadar verimliyken dışardan tohum alınmasının yanlış olduğunu ifade ederek, “Laktobasili bu tarlaya döktükten sonra böcekler böyle olduktan ve havalar da ısındıktan sonra farklı otlar çıkıyor. Her sene ot ilacı kullanarak tarlaları zehirliyorlar ve gittikçe çeşit çeşit büyüyen farklı otlar çıkıyor. Ot da yaşamak istiyor fakat biz yaşatmadan önce öldürüyoruz.

Öldürdüğümüz için onun durumu farklı oluyor, çiftçiyi üzüyor. Daha sonraki sene daha çok ot ilacı atıyor. Bu bir sirkülasyon. Bu bakterileri ise toprağa attıktan sonra faydalı olanı destekliyor, bu zeron buğdayı, arpa da olabilir. Bu ürüne öyle bir destek veriyor ki hızlı büyümesinden dolayı üre atmaya da gerek kalmıyor.

Diğer ot az da olsa gölgesinde kaldığı için başını çıkaramıyor ve büyümeyi durduruyor. Bu tarla ithal tohum, dışardan gelmiş olan ve yıllardır Türkiye’de kullanılan bir tohum çeşidi. Burası da buğday, buraya ot ilacı kullandığını biliyorum, yine de ot çıkmış. Dediğim gibi boşuna mazot ve para israfı.

Zeron buğdayı ile arkadaki farkı görüyorsunuz. Biçildikten sonra arada iki katı fark var. Kendi ata tohumumuz bu kadar verimli iken niye dışarıya özeniyoruz. Ben bunu anlamıyorum umarım herkes bilgilendirilir bu konuda” dedi. (İHA)