TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası Genel Merkezi, deprem gerçeğinin topluma ve ilgililere doğru anlatılması, kentler için birer tehlike kaynağı olan fayların konumu ile hangi yerleşim birimlerini doğrudan etkilediğini de dikkate alarak, ‘içinden diri fay geçen’ kentlerle ilgili rapor hazırladı.

BİNGÖL’DEN GEÇEN FAYLAR

Jeoloji Mühendisleri Odası’nın raporunda,  Bingöl’ün zayıf bir zemine sahip olduğuna dikkat çekilerek, "Bingöl zayıf bir zemine sahip olması nedeniyle olası bir depremde şiddetle sarsılacak olmanın yanı sıra il merkezindeki binaların altından diri fay geçen illerimizden biridir. Bu nedenle 6,5’dan büyük bir olası depremde hem depremin yaratacağı şiddetli sarsıntı hem de yüzey faylanması tehlikesi nedeniyle hasar alması beklenmektedir.

Bu durumda en akıllıca yaklaşım yapıların deprem sarsıntısını karşılayacak biçimde kurallara uygun hale getirilmesidir. Ayrıca diri fayların yerinin net olarak belirlenmesinin ardından fay sakınım bantı üzerindeki bina ve bina türü yapıların zaman içerisinde kaldırılarak bu alanlardaki nüfus yoğunluğunun azaltılması, yüzey faylanması tehlike kuşağı içerisindeki yerlerin farklı biçimde (park, günübirlik tesisler vb) kullanılması, henüz yerleşim olmayan bu tür alanlar varsa, bunların yapılaşmak üzere imara açılmaması gerekir.

Bingöl kentinin depremselliği kent merkezinden ve yakınından geçen faylarla sınırlı değildir. Başta Karlıova ve Yedisu ilçe merkezleri başta olmak üzere 2003 yılında 84 öğrencinin yaşamını yitirdiği Çeltiksuyu köyününde aralarında bulunduğu 36’yı aşkın köy yerleşim alanı doğrudan diri fay hatları veya zonları üzerine oturmaktadır. Bu açıdan bakıldığında yapılacak çalışmaların sadece il merkezinde değil il ölçeğinde yapılmasının önemi ve önceliği kendiliğinden ortaya çıkmaktadır.” denildi.

“BİNGÖL DEPREM TEHDİDİ ALTINDA”

Bingöl’ün diri fay üzerinde yer alan ve deprem tehdidi altında yaşayan bir il olduğuna dikkat çekilen raporda, şu ifadelere yer verildi:

“Ülkemizin çoğu yerleşimleri gibi Bingöl’de diri fay üzerinde yer alan ve deprem tehdidi altında yaşayan bir ilimizdir. Depremler yer sarsıntısı yarattıklarında çok uzak alanlarda bile yıkıma neden olabilmektedir. Yer sarsıntısının şiddeti, depremin uzaklığı ve büyüklüğünün yanı sıra zemin koşullarından da önemli oranda etkilenmekte ve zayıf mühendislik özelliklerine sahip zeminler deprem dalgalarının genliğini artırarak üstündeki binalara aktarmaktadırlar. Mikrobölgeleme çalışmaları ve deprem senaryoları ile bir bölgede zemin yapısı ve depremin yaratması olası yer sarsıntısı belirlenebilir.

Bir yapı beklenen yer sarsıntısına ve en son Bina Deprem Yönetmeliği koşullarına uygun olarak inşa edilirse can kayıplarına yol açmaz. Ancak yaşanan depremlerde; yapıların etüt ve projelendirme süreçlerindeki hata veya eksiklikler, yapı üretimi sırasındaki malzeme ve işçilik hataları ile denetimden kaynaklanan zafiyetlerden dolayı çok sayıda yapının ağır hasar gördüğü veya yıkıldığı görülmektedir. Deprem zararlarını azaltmanın ve depreme hazır olmanın en önemli unsurlarından biri, yapıların olası bir depreme dayanıklı yapılmış olmasıdır.

Deprem belli büyüklüğü geçtiğinde ise faylar yüzeye ulaşmakta, üzerinde bulunan yapıların yırtılmasına, bir yana yatmasına ya da devrilmesine yol açmakta, böylece yapıların çökmesine ya da çok ağır hasar almasına neden olmaktadır. Bingöl’ün geçmişinde bu büyüklükte depremler olmuştur, gelecekte de olma olasılığı vardır.”

“DEPREM MASTER PLANI HAZIRLANMALI”

Jeoloji Mühendisleri Odası, raporunda şu uyarılarda bulundu:

"Bingöl Valiliği, Bingöl Merkez ve İlçe Belediyeleri ile İller Bankası Genel Müdürlüğü tarafından Bingöl ilinin hem Doğru Anadolu Fay zonu, hem de Kuzey Anadolu fay zonlarının kesişim noktasında yer aldığı gerçeğinden hareketle, kent ölçeğinde uluslararası uygulama örneklerini de baz alınarak Mikrobölgeleme çalışmalarını yapması gerektiği,

Mikrobölgeleme çalışmaları kapsamında diri fayların yerinin ve özelliklerinin, farklı disiplinlerden veri girişi ile jeoloji mühendisliği araştırmaları temelinde yapılacak paleosismolojik araştırmalarla net olarak belirlenmesi,

Yukarıdaki çalışma sonuçlarından elde edilecek bilgiler ve diğer disiplinlerden (inşaat, mimarlık, şehir plancıları vd) edinilecek bilgiler ve diğer afet olasılıkları ışığında Deprem Master Planlarının hazırlanması,

Deprem master planı dikkate alınarak kentin gelişim ve yerleşim stratejilerinin belirlenmesi gerekmekte olup bu çerçevede aktif fay hatlarının çevre düzeni haritalarına işlenmesi ve aktif fay zonlarının sakınım bantı içinde kalan alanların 1. Derece doğal eşik değerler arasına alınması ve bina ve bina türü yapılar için sınırlama getirilmesi,

Nazım ve uygulama imar planlarının çevre düzeni planlarında yapılan bu değişikliklerden sonra gözden geçirilerek, aktif fay hatlarının sakınım batlarının imar planlarına işlenerek yenilenmesi, gerektiği düşünülmektedir."

[old_news_related_template title="Muhalefetsiz deprem toplantısına tepki" desc="Çevre Bakanı İzmir’de, sadece AKP ve MHP’lilerin davet edildiği deprem toplantısı düzenledi. CHP’liler duruma isyan ederek, “İzmirlilerin iradesi yok sayılmıştır. Deprem hassas bir konu” dedi." image="https://sozcuo01.sozcucdn.com/wp-content/uploads/2021/02/22/iecrop/10deprem880_16_9_1614036886.jpg" link="https://www.sozcu.com.tr/2021/gundem/muhalefetsiz-deprem-toplantisina-tepki-6275928/"]