Sözcü TV Genel Yayın Yönetmeni Erdoğan Aktaş sordu, İYİ Parti TBMM Grup Başkanvekili Lütfü Türkan, BirGün yazarı Timur Soykan, SÖZCÜ yazarları Aytunç Erkin ve Serpil Yılmaz Sözcü TV Youtube yayınında Mafya-Devlet-Uyuşturucu üçgenini anlattı.

SÖZCÜ yazarı Serpil Yılmaz’ın gümrüklerde yaşananlara ilişkin açıklamalarından satırbaşları şöyle:

“BÜTÜN SORULARIN CEVABI YENİ BAKAN MEHMET MUŞ’A KALDI”

*Bunun cevabını bize herhangi bir x şahıs vermeyecek, biz bunun cevabını Meclis’ten alacağız ve bunu bekliyoruz. Bu da normal olarak işleyişin rutinine işaret eder. Ama ne yazık ki rutin işleyiş o kadar geç oluyor ki, tüm mesele de buradan çıkıyor. Bugüne kadar bu araştırmayla ilgili herhangi bir sonuca ulaşılmamış.

*Ben 20 Nisan’da yazdım bunu, onun gecesi Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan görevden alındı. Onun beş gün öncesine gidiyoruz; kendi bakanlığına dezenfektan sattığı skandalı kamuoyunda patladı. Bu tartışma sürerken beş gün sessizliğini korudu Ruhsar Pekcan, beşinci günün sonunda aslında bunun bakanlığına bir ucuz ürün satma imkanı olduğunu falan söyledi. Görevden alındı netice itibariyle.

*Bütün bu soruların cevabı yeni bakan Mehmet Muş’a kaldı. Mehmet Muş artık bunların cevabını vermekle yükümlü. Dezenfektanla ilgili, ayrıca da uyuşturucu konusu da gümrük muhafaza ve kaçakçılık ve istihbarat birimine bağlı olduğu için de yine bu soruların cevabını vermek Ticaret Bakanı’na düşüyor.

“SİYASETTEKİ ÇÜRÜMÜŞLÜĞÜN GELDİĞİ NOKTAYI İŞARET EDİYOR”

İYİ Parti TBMM Grup Başkanvekili ve Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkan’ın açıklamalarından satırbaşları şöyle:

*Dezenfektan konusu ahlaki açıdan incelendiğinde, Türk siyasetinin çürümüşlüğünü gösteriyor. Bunu yapabilecek bir bakanın siyaset yaptığı ortamın çok kokuşmuş olması lazım…

*Bu kokuşmuşluktan cesaret alması lazım bu bakanın. Etrafında dönen birtakım meselelerin farkına varmış olması lazım ki kendi bakanlığına çok rahat bir biçimde, pervasızca kendi şirketinden alıp; ondan sonra da çıkıp, ‘aldım ama neden aldım biliyor musunuz?

*Daha ucuza aldım o yüzden’ demek gibi bir savunmaya geçmesi Türk siyasetindeki çürümüşlüğün gelmiş olduğu noktayı işaret ediyor.

“BİRTAKIM MESELELERİN ORTAYA ÇIKMASI LAZIM”

*Bu işin bir başka boyutu da var. Gümrük Bakanlığı da bağlı bu hanımefendiye. Gümrük Bakanlığı’nda geçtiğimiz yıl içerisinde olan bir olay var, üstü kapatılmaya çalışılıyor. Nasıl ki bu bakan görevi bıraktı, arkasında bıraktığı bu şüphe götüren birtakım meselelerin de ortaya çıkması lazım. Onlardan bir tanesi, bu 540 kilogram kokain meselesi.

“X-RAY’DE ŞÜPHELİ YOĞUNLUĞA RASTLANMIYOR OLMASI MÜMKÜN DEĞİL!”

*21 Ağustos 2020 tarihinde kaçakçılık ve istihbarat müdürlüğünün mail adresine, ‘gerekli tespitler yapılması hususunda narkotik kaçakçılığı olasılığı’ şeklinde bir e-posta geliyor.

*Orada bir özel limana yanaşan Panama bandralı gemide önce bir araştırma yapıyorlar, gözle kontrol ediliyor, ‘olumsuz bir durum yok’ diyorlar. X-ray aramasında da şüpheli bir yoğunluğa rastlanmadı diyorlar. O enteresan. X-ray’de şüpheli yoğunluğa rastlanmıyor olması mümkün değil, 540 kilo bir eroin bu. Yarım ton!

“540 KİLOGRAM KOKAİN ELE GEÇİRİLİYOR”

*İlk aramayı gerçekleştiren Kocaeli gümrük muhafazaya bağlı kaçakçılık ve istihbarat müdürlüğü ekipleri, kokainlerin yüklendiği altı konteynere temiz raporu tutuyorlar, diyorlar ki, ‘burada herhangi bir şey yok.’ Ondan sonra şeytan mı dürtüyor yoksa başka bir şey mi oldu bilmiyorum, eksiklik mi fark edildi…

*O Kocaeli gümrük bölge müdür vekili Mehmet Ali Arslan bey gümrük memurlarıyla detaylı bir narkotik araması yaptırıyor. Bir bakıyor 540 kilogram kokain ele geçiriliyor.

“TEMİZ KAĞIDI VEREN EKİP NE OLDU?”

*Burada sıkıntılı olan şu: Önce arama yapan ekip ne oldu? Temiz kağıdı veren o ekip ne oldu? Ona bir bakmamız lazım. Ondan sonra bu Mehmet Ali Arslan beyin oradan görevden alınıp, teftiş kadrosuna verilmesini nasıl izah edeceğiz? Kokaini bulan cezalandırılırken, diğerine ne oldu?

*Burada, önce bu tayin işini yapanın, bakanın, çok acil bir şekilde Meclis’te bir soruşturma komisyonu marifetiyle Yüce Divan’a sevk edilmesi gerekir… Erdoğan bey ülkeyi lunaparka benzetmeye başladı. Birileri dönme dolaba binmiş dönüyor, birileri çarpışan takside birbirleriyle kafa tokuşturuyorlar.

“ÜLKENİN GERÇEKTEN BAĞIRSAKLARININ TEMİZLENMESİ GEREKTİĞİ BİR DÖNEME GEÇİYORUZ”

*Türkiye yeni bir viraj alıyor. Bir dönem Türk ordusunu suçlayarak ülkenin komutanlarını, Genelkurmay Başkanını hapse atanlar ‘ülke bağırsaklarını temizliyor’ dediklerinde aslında ülke bağırsaklarını temizlemiyordu; ülkenin dibine ihanet tohumları ekilmeye başlamıştı.

*Şimdi bizim gözümüzün önünde cereyan eden bu meselelere baktığımızda ülkenin gerçek anlamda bağırsaklarının temizlenmesi gerektiği bir döneme geçiyoruz. Umarım bu akamete uğramaz, birileri bu işin önünü kapatacak başka şeyler yapmaz.

“TÜRKİYE’DE BU YOLLARIN SAHİPLERİ VE BU YOLDAN BESLENENLER VAR”

BirGün gazetesi yazarı Timur Soykan’ın açıklamalarından satırbaşları ise şöyle:

“Türkiye, dünyadaki uyuşturucu ticaretinin en kilit noktalardan biri. Dünyada yakalanan eroinin, Afganistan hariç, yüzde 60’ı burada yakalanıyor. Yani Türkiye’nin merkezinde yer aldığı güzergahta yakalanıyor. Bunun, 30 milyar avrodan fazla bir piyasa değeri olduğu iddia ediliyor. Afganistan, İran ve Türkiye’ye de bu paradan paylar kalıyor. Böyle büyük bir para söz konusu olunca ortaya baronlar çıkıyor. O baronların bu yollarını temiz tutmaları için de rüşvet dağıtmaları gerekiyor. Onlarca yıldır Türkiye’de bu yolun sahipleri var ve bu yoldan beslenenler var. Bu yolun, eroinin ülkede yarattığı inanılmaz bir tahribat var.

“SAVCI SAVCIYA RÜŞVET TEKLİF EDİYOR!”

Bu uyuşturucu ticaretinin devlette yarattığı kirlilik, soruna ilişkin öyle örnekler var ki… Savcı savcıya rüşvet teklif ediyor! O uyuşturucu ticaretini soruşturan savcıya, aynı adliyedeki başka bir savcı, ‘ne kadar milyon dolar istiyorsan sorun değil, verecekler’ diye rüşvet teklif etti.

“İLK ARAMADA BULUNMAMASI ÇOK BÜYÜK BİR SKANDAL”

Kocaeli Dilovası’ndaki limanda 540 kilogram kokain ele geçirilmesi çok önemli bir nokta. Çünkü ilk aramada bulunmaması çok büyük bir skandal. Burada çok önemli bir kilit noktaya gelmiş vaziyetteyiz. O da, 9 Haziran 2020’de Kolombiya’da yakalanan ve içinde 5 tona yakın kokain bulunan sevkiyat. Bu geminin Türkiye’ye geleceği biliniyor. 5 ton demek, Türkiye için inanılmaz büyük bir miktar. Çünkü Türkiye’de yılda ortalama 1.5 ton kokain yakalanır. Demek ki bu 5 tonu alacak bir baron var Türkiye’de ve bunun parası çok yüksek bir paradır. Bu parayı oraya koyan kişi bunun güvenli yollarını oluşturmadan bu malı yola çıkartmazlar.

“BU TRAFİĞİ KORUDUĞU İDDİA EDİLEN KİŞİLER VAR”

Çok özveriyle çalışan narkotik polisleri de var Türkiye’de ama bunu suistimal edenler de var, o rüşvet kanallarını açanlar var. Çok yukarılarda olduğu iddia edilen, bu trafiği koruduğu iddia edilen kişiler var.”

“DEMOKRASİ DEĞİL, ‘MAFYOKRASİ’ OLDUĞUNU GÖSTERİYOR”

SÖZCÜ yazarı Aytunç Erkin’in açıklamalarından satırbaşları şöyle:

“Sedat Peker bir pazarlık payı bırakıyor. Özellikle iktidarın en tepesine dokunmadan sadece onun altındaki isimler üzerinden bir sopa sallamaya çalışıyor. ‘Bana müfettiş yollayın, ben gerekeni burada anlatayım’ diyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın etrafının kuşatıldığını ve bu kuşatmanın kırılması gerektiğini söylüyor. Bence birkaç video daha gelecek. Bu düzenin adı demokrasi değil. Bu isimlerin bu kadar ortaya çıkması bize ‘mafyokrasi’ olduğunu gösteriyor. Oligarşi dediğimiz yapı aslında Sedat Peker’in bu açıklamalarıyla karşımıza çıktı.”

Sözcü TV Youtube hesabına abone olmak için tıklayın