Prof. Deniz Ülke Arıboğan, canlı yayında Sözcü TV Genel Yayın Yönetmeni Erdoğan Aktaş’ın sorularını yanıtladı. Türkiye'deki siyaset tartışmaları, siyasette pandemi etkisini, mafya-siyaset ilişkisini ve 19 Mayıs ruhu konularında değerlendirmeler yapan Arıboğan, şunları söyledi:

YEN BİR POLİTİK KİMLİK İNŞASI

- Uzun bir dönemdir ulusal bayramlarımızı büyük coşkuyla kutlayamadığımız, itişme haline getirdiğimiz, resmi törenlerin bir bahaneyle iptal edildiği günlerden geçiyoruz. Hep bir bahane var. Bu aslında inşa edilmiş ulusal kimliğin o anlamda zayıflatılıp yerine başka bir inşa sürecinin başlatılması için yapılan şeyler. Politik psikoloji çerçevesinde o ulusal kimliğin yavaş yavaş geriye doğru atılıp yeni bir politik kimlik inşası için yeni ritüeller yeni özel günler bulma haline geliyor. Daha ziyade zafer günleri değil, yas ve anma günleri üzerine odaklanmış bir özel günler bütününe dönüşüyoruz.

- Sürekli olarak olumsuz bir olayı acıyı anarak bütünleşmeye yönleniyoruz. Yaslar da bizi bütünleştiren şeylerdir ama bir toplum sadece yasta, ölümleri anmada bütünleştiği zaman coşkusunu, enerjisini kaybeder. Zafer inşasını 1453’ten başlayarak Osmanlı’yla bütünleştirme çabası birleştiriliyor ama fakat araya yaslar girdi.

YASLAR TOPLUMUN ÜRETİM ENERJİSİNİ DÜŞÜRDÜ

- 15 Temmuz’dan sonra özellikle yasın biraz daha ön plana çıkması toplumun biraz üretim enerjisini düşürdü. Zaferlerde bütünleşmek doğru olan odur. Özellikle pandemi gibi çok ağır bir tramvayla yüzleşen bir toplumu coşkuyla doldurmak önümüzdeki dönemin en önemli meselesi olacak iktidar açısından. Toplumu hareketlendirmenin içine kapamak yerine, geçmişe kapamak yerine, geleceğe yönlendirmenin zamanı diye düşünüyorum.

CUMHURİYET TARİHİNİ OSMANLI TARİHİYLE YAPIŞTIRMA ÇABASI VAR

- Şimdi bakıldığı zaman, AK Parti'yle birlikte ortaya çıkan, Osmanlı’yla Cumhuriyet tarihini birbirine yapıştırma arzusu var. 80 milyon insan Cumhuriyetin içinde yetiştik. Bu insanlara eski coşkularını, eski kimliklerini yok edecek şekilde onların önem verdiği değerleri bastıracak bir yaklaşımla dokunduğunuz zaman orada büyük bir kimlik krizine dönüşüyor bu.

ERDOĞAN NEDEN TÖRENLERE KATILIMIYOR?

Prof. Deniz Ülke Arıboğan, canlı yayında Sözcü TV Genel Yayın Yönetmeni Erdoğan Aktaş’ın "Sayın Cumhurbaşkanı bugün Anıtkabir’deki törene katılmadı. 2014’ten beri 23 Nisan anmalarına, 2016’dan bu yana da 19 Mayıs anmalarına katılmıyor. Bu da herhalde politik bir taktik" değerlendirmesine katıldığını ifade ederek, şunları söyledi

- Göründüğü kadarıyla tercih... Her seferinde insanları da zorlayamazsınız. Keşke bunların önemine ikna olsalar. Bunlar devletin resmi bayramları, halkla devletin bütünleşme günleridir. Ulusal bayramlar devletle milletin bütünleşmesi için önemlidir. Ulus psikolojisi önemli bir şeydir. O zaman insanlar birbirleriyle dövüşmez.

ÜÇ ÇEŞİT ORGANİZE SUÇ KATMANI VAR

Son dönemde Türkiye'nin gündemine oturan Sedat Peker'in videolu iddialarına da değinen Prof. Arıboğan, şu değerlendirmelerde bulundu:

- Eğer bir yerde organize suç güçlenirse, istediğiniz kadar sloganlar atın onu yapın bunu yapın... Devletin zayıflaması nedir? Yasaların, hukukun işlerliğini kaybetmesidir. Polis teşkilatınızın yanlılık gösterdiği, bazı şeylerin içerisine dahil olduğu, yeterince objektif davranamadığının göstergesidir. Yani bir yargı mekanizmasında onun bürokratik yapılarında bir aksama olduğunu göstergesidir.

- Organize suçun geliştiği her yerde bu geçerlidir. Kara para, organize suç, terör, devlet yozlaşması, siyasi alanlarda çürüme, büyük şiddet olayları... Üç tip organize suç katmanı var; birincisi yerel mafya, ikincisi ulusal mafya var, arada devletle de kesişmeler olur bunların adını bilirsiniz, birkaç yüz adamları olur, bir de küresel mafya var. Küresel mafya dediğimiz şeyin içinde devletlerin istihbarat örgütleri olur.