Erdoğan’ın "Daha neler olacak neler..." çıkışını CHP nasıl değerlendiriyor? Sedat Peker'den 10 bin dolar alan siyasetçi kim? Sözcü TV Genel Yayın Yönetmeni Erdoğan Aktaş sordu, CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel yanıtladı. Özel’in açıklamalarından satırbaşları şöyle:

“BU BİR MAFYA DİLİ”

*Dün dinlediğimiz, bir Cumhurbaşkanı konuşması değildi. Ama bir parti genel başkanı konuşması, bir siyasetçi konuşması da değildi. 24 Haziran 2018’den beri bir partinin genel başkanı, aynı zamanda Cumhurbaşkanlığı makamını işgal ediyor ve o makamda bulunurken tarafsız olması hatta tarafsızlığı üzerine yemin etmiş olmasına rağmen günde birkaç kez polemik yapıyor, eleştirilerde bulunuyor.

*Hakaretler ediyor, iftiralar atıyor. Bu son derece çarpık bir durum. Dünkü grup konuşmasıyla birlikte artık bu bir siyasi parti liderinin diğer siyasi parti liderlerine karşı kullandığı sert veya hakaretamiz bir dili falan geçti; bu bir mafya dili.

“’ERDEMLİLER HAREKETİ’ DİYE YOLA ÇIKDI, MAFYA DİLİNE ULAŞTI”

*Cumhurbaşkanı, ‘erdemliler hareketi’ diye çıktığı yolda geldi, geldi, geldi bir mafya diline ulaştı. Şu anda geldiğimiz nokta, 19 yılın sonunda, mafyanın diline mahkum olduğu, tabi olduğu, mafyanın dilini benimsediği ve suç örgütü lideriyle jargonda ve raconda yarıştığı bir yere geldi. Bir farkı yok ki söylenenlerin.

*Devlet Bahçeli’nin cezaevinde ziyaret edip, sonra da kişiye özel afla ödüllendirdiği Alaattin Çakıcı’nın genel başkanımıza yazdığı o mektuptaki tehdit dili, Erdoğan’ınkinden ileri değil ki… Aynı tehdit dili var.

“ERDOĞAN’I, YAŞASAYDI RAHMETLİ ANNESİNE ŞİKAYET EDERDİM”

*Nereden aldınız Türkiye’yi, nereye getirdiniz kardeşim. Gerçekten kabul edilebilecek, gerçekten meşru görülebilecek bir şey değil. Recep Tayyip Erdoğan’ı, yaşasaydı rahmetli annesine şikayet ederdim.

*Recep Tayyip Erdoğan’ı; onu seven, ona güvenen, ona inanan bütün kadınlara şikayet ediyorum. Onu seven herkese şikayet ediyorum.

“TÜRKİYE’DEKİ HERKES ANAYASA VE KANUNLARLA ÇEVRİLİ”

*Türkiye’deki insanlar Recep Tayyip Erdoğan ve Süleyman Soylu kadar kötü değiller. Siyasilerin ve Türkiye Cumhuriyeti’ndeki herkesin çerçevesi bellidir. Anayasa ve kanunlarla çerçeveliyiz. Recep Tayyip Erdoğan gibi birisinin bizim siyaset alanımıza bir çerçeve çizme hakkı da yoktur, haddi de yoktur, yetkisi de yoktur.

*Sözüme değer veren herkese söylüyorum; hangi siyasi parti olursa olsun, hatta hal, tavır ve tutumları ne kadar provokatif olursa olsun sizin asla ve asla genel başkanımıza veya diğer partilerin genel başkanlarına böyle yaptıkları için, onlara hak ettiklerini düşündüğünüz davranış biçiminde bulunmayın.

“BU KÖTÜ ÖRNEĞE ASLA MİSİLLEME YAPMAYIN”

Centilmenliği kaybeden ve başka bir sınıra çıkan taraf asla biz olmayacağız. Sözüme değer veren herkese söylüyorum; bu kötü örneğe asla misilleme yapmayın.

*Dille ikna edeceğiz. İş kaba kuvvete dönerse bu işten topyekûn Türkiye Cumhuriyeti kaybeder. Yurtdışından Türkiye serbest propagandanın yapılamadığı bir ülke olarak görülürse; bırakın Volkswagen’ı bilmem neyi, Türkiye’ye kağıt uçak fabrikası yollamazlar. Bırakın sizden, ürettiğiniz ürünleri satın almayı; selamınızı almazlar. Bu kötülüğü bu ülkeye yapmayın. Kimse yapmasın.

10 BİN DOLAR TARTIŞMASI

Özel, Erdoğan Aktaş’ın, “Sizce 10 bin dolar maaş aldığı ileri sürülen siyasetçi nerede?” sorusuna şu yanıtı verdi:

*Biz bunu duyar duymaz önce Twitter’dan bir çağrı yaptım ben. Ertesi sabah soru önergesi verdim Süleyman Soylu’ya, ‘bunu açıkla’ diye. Anayasal süresi 15 gündür, dört-beş günü falan kalmıştır bunun. Meclis Başkanı’na yazı yazdık, 136 Cumhuriyet Halk Partisi Milletvekili, genel başkanımız dahil; Meclis’i kirleten bir dil bu. Kim olduğunun derhal sorulması lazım.

*O milletvekili Meclis’teyse, hangi partiden olursa olsun dokunulmazlığını kaldıracağız. Bize düşen bu. Biz hepimiz altına imza attık.

“10 BİN DOLARI ALAN SİYASETÇİ BENCE AKP’LİDİR”

*‘Bir fikrin var mı?’ dersen, bir fikrim var; muhalefetten değildir, olsaydı 100 kere açıklardı şimdiye kadar. Bir fikrim var, AK Partilidir.

*Çünkü bunu böyle yaparak parti içindeki bazı dengelere oynuyor ve siyasi şantaj yapıyor. Ya da küllüm yalandır; kendisi konuşulmasın, başkası konuşulsun istiyor.

*Bunun hangisi olduğunun derhal ortaya çıkması lazım. Bunun için de Süleyman Soylu’nun İçişleri Bakanı olarak Anayasal ve yasal görevlerini yerine getirmesi lazım.

Sözcü TV Youtube hesabına abone olmak için tıklayın