Antalya’da bir otelde staj yapan 16 yaşındaki Burak Oğraş’ın otelin tesis ettiği pansiyonda ölü bulunmasının üzerinden 10 yıl geçti ancak sır perdesi bir türlü aralanamadı. Soruşturmayı yürüten savcı Haki Çelikler, Burak Oğraş'ın, ölümüyle ilgili 19 kişiyi tekrar tanık sıfatıyla ifadeye çağırdı.

Olayla ilgili tanık verdiği ifadeler Emniyetin ilk intihar raporunu yalanlıyor. Baba Murat Oğraş, “O dönem yapılması gerekeni ne savcı ne de polis yaptı.  Şimdi basında duyurmam, muhalif milletvekillerine konuyu iletmem onları çok rahatsız etti.  O zaman yapılması gerekenleri şimdi yapmaya çalışıyorlar” dedi.

9 YILDIR DAVAYA BAKAN SAVCI ŞİMDİ HAREKETE GEÇTİ

Baba Oğraş, daha önceden oğlunun dövüldüğünü ve pansiyonun çatısında atıldığını iddia ettiği, olayın faili meçhul olarak üzerinin kapatılmaya çalışıldığını ve otel sahibinin kimliğinden dolayı etkin soruşturma yapılmadığını öne sürdü. Olayın basın ve muhalefet milletvekilleriyle yeniden gündeme gelmesinden sonra savcılığın harekete geçtiğini belirten baba Murat Oğraş; şunları söyledi:

- Benim oğlumun cinayeti ile ilgili suç duyurularım var.  Resmi adli ve HSK’ya yaptığımın haricinde, 43 tane de CİMER’e suç duyurusunda bulundum.  Savcı ile ilgili suç duyurum her halde HSK tarafında üst yazı ile Antalya Cumhuriyet Başsavcılığı’na iletildi. Mart ayından bu yana 9 yıldır dosyaya bakan savcımız Haki Çeliker, harekete geçme kararı aldı. Savcı şu an 19 kişiyi ifadeye çağırdı. Tek tek ifadelerini alıyor. O dönem yapılması gerekeni ne savcı nede polis yaptı.  Şimdi basında duyurmam, muhalif milletvekillerine konuyu iletmem onları çok rahatsız etti. O zaman yapılması gerekenleri şimdi yapmaya çalışıyorlar.

BAŞŞÜPHELİ C.A. ALMANYA’YA İLTİCA ETMİŞ

2011 yılında 6 cinayet şüphelisinin 4'ünü kendisinin bulduğunu söyleyen Oğraş, şunları anlattı:

- Bu şüpheliler de dosyaya cinayet şüphelisi olarak dahil oldular. Bunları mevcutlu karşısına getirdi şu an dosyamıza bakan savcı. Kriminal raporu, görgü tanığı beyanlarını, yüzlerce çelişkiden birini bile sormadan bunlara takipsizlik verdi. Sonra bu aynı savcı, bunlara verdiği takipsizliği kaldırabilmek için 2019 Kasım ayında yazı yazdı Adalet Bakanlığı’na. Kamu yaranına bu kişilerle ile ilgili takipsizlik kararının kaldırılması gerekmektedir diye.

- Bakanlık hiçbir gerekçe göstermeden takipsizliği kaldırmadı. Bu aynı savcı yine geçen yıl 5 Ağustos’ta, baş şüphelilerden birini, F. P.’yı ‘yeterli şüphenin varlığı mevcuttur’ diye tutuklamaya sevk etti. Nöbetçi mahkeme şüpheliyi adli kontrol şartı ile toplum içerisine saldı. Diğer baş şüphelilerden C. A., bunun da polis tarafından sorgulamasını istedi fakat  bulamamış. Ben 4-5 ay önceden buldum. Bu baş şüpheli C.A., Almanya’ya iltica etmiş.  Bununla da ilgili avukatım savcılığa yazı yazdı, Türkiye’ye getirilmesi için...



OTELE YÖNETİCİ OLDU

Baba Oğraş, olayın yaşandığı dönemde Antalya İl Emniyet Müdürü Ali Yılmaz’ın, olaydan yaklaşık 1 yıl sonra emekli olarak söz konusu otelin yönetim kurulu üyesi olarak görev aldığını iddiasını yineledi. Baba Oğraş, olayla ilgili Yılmaz’a ulaşmaya çalışmasını engelleyen ismin ise dönemin Asayiş Şube Müdürü Nurullah Güler olduğunu savundu. Görüşmeyi engellediği öne sürülen Şube Müdürü ve dosyaya bakan amir de FETÖ’den dolayı meslekten ihraç edildikten sonra tutuklandı. Dönemin Antalya İl Emniyet Müdürü Ali Yılmaz'ın da 23 Nisan’da ‘FETÖ/PDY silahlı terör örgütüne üye olma’ suçundan gözaltına alındığı ancak savcılık tarafından serbest bırakıldığı öğrenildi.

Nurullah Güler ise 15 Temmuz 2016’daki darbe girişiminden sonra ilan edilen OHAL kapsamındaki KHK’larla ihraç edildi ve tutuklandı. Ayrıca, o dönem soruşturmayı yürüten Cinayet Büro Amiri Turan Deniz de FETÖ’den tutuklandı.