Hüsamettin Cindoruk, 68 yıllık siyasi deneyiminin ışığında, düzensiz göçü değerlendirdi:


RÖPORTAJ: RUHAT MENGİ

Bugünlerde en çok konuşulan ve toplumu endişeye düşüren sorunların başında ‘dış göç’ konusu geliyor. İç savaştan kaçan 5-6 milyon Suriyeli sığınmacının Türkiye’de kalmasından sonra şimdi de Afganistan’da Taliban’dan kaçanlar İran sınırından geliyor. ABD ve NATO Afganistan’dan çekilirken, bizim Taliban karşısında ortaya çıkmamız dış politika açısından doğru bir karar mıydı?


ATEŞE ATIYORLAR

Afganistan Türkiye’nin meselesi değil. Türkiye son zamanlarda ‘din polisi’ görevini üstlenmiş gözüküyor, dinle ilgili her hadisede kendisine bir görev var sayıyor, müdahale ediyor, kavgalara el uzatıyor. Suriye’de, Irak’ta yaptığı gibi bu sefer de Afganistan’da kavgaya el uzatıyor, çok yanlış bu. Devletler ordularını ekonomik kullanmalıdır, israf etmeyeceksin. Durduk yerde, hiç menfaatimiz olmayan, ülkemizin uzağında bir bölgeye neden müdahale edelim? Sayın Cumhurbaşkanı diyor ki “Din birliğimiz var, inanç birliğimiz var.” Laik cumhuriyetle, din eksenli Afganistan arasında benzerliği yok. O yapıda İslam polisi görevi yapmamızda hiçbir çıkarımız yok, kesinlikle yanlıştır. Afganistan’a gidecek Türk birliğinin başına geleceklerden, iktidar çok ciddi sorumludur. Siyasi hayatını devam ettirme gücü olsa ABD kalırdı. ABD kaçarken, Türkiye’yi kullanması bir Amerika kurnazlığıdır, kendi menfaatlerini kolaçan ederken, Türkiye’yi ateşe atıyor.

ABD 20 yıldır oradayken şimdi neden çekiliyor?

Tutunamadı, çok zayiat verdi, insan kaybına da uğradı, itibar kaybına da uğradı. Afganistan’ı düzeltemedi. Çünkü Taliban fanatik İslam, düşünün ki hala kırbaç cezası, idam cezası, kafa kesme gibi cezalar veriyor. Hukuk yok, kuralları kendisi koyan, şeriatı uygulayan gerici bir örgüt. Taliban’la anlaşmak mümkün değil. Nitekim Sayın Cumhurbaşkanı mesaj yolladı, Taliban reddetti; “Türkler de gelse bizim için yabancıdır” dedi. Adam bizi yabancı görüyor, biz onu Müslüman görüyoruz. Bu aldanma değil, siyasi bir gaftır, İnşallah uygulamazlar.

BİZİM MESELEMİZ DEĞİL!

Taliban’la anlaşmak mümkün değilse, askerimizin güvenliği için nasıl bir çözüm bulunabilir, göç nasıl durdurulabilir?

Bu mesele bizim meselemiz değil, bu mesele Amerika’nın meselesidir. Amerika çözecek, ben dışarıdan kavgaya niye el uzatıyorum? Her şeyi İslamcı düşünceyle çözmeye çalışırsanız bugünkü sıkıntıya düşersiniz. Her yerde askerimiz var, ordumuzu israf ediyoruz, bize yakın tehlike arz eden olaylara müdahale gücümüzü zayıflatıyoruz. Suriye’de, Irak’ta bizim menfaatlerimiz var ama Libya’ya el uzatılmasını yanlış bulurum, aynı şekilde Afganistan’a da.

ABD’nin planı Türkiye’nin cephelerini artırarak, göçle nüfus yapısını bozmak ve gücünü zayıflatmak olabilir mi?

Amerika’nın planı Ortadoğu’da Türkiye’yi zayıflatmaktır. Elinden geldiğince İsrail’in yanına bir Kürt devleti, daha doğrusu PKK-PYD devleti kurmaya çalışıyor. Bana göre Suriye’de PKK-PYD devletini kurdu ama henüz ilan etmiyor, Barzani devletinden sonra çok yakında ilan edecektir. Suriye’de 1000 kilometrelik sınırımızda Arap askeri yok. Türkiye sınır kaybına uğramıştır ve maalesef Güney sınırımız güvenli olmaktan çıkmıştır.

BÖYLE BİR KEŞMEKEŞ GÖRMEDİM... Türkiye siyasetinin serüvenine yarım asırdan fazla tanıklık eden Hüsamettin Cindoruk, memleketin vaziyetini Ruhat Mengi’ye anlattı. “Ben böyle bir keşmekeş görmedim, yörüngemiz belli değil” yorumunu yaptı.


ÇÖZÜM MECLİS’TE

Avrupa ülkeleri sınırlarını kapatıp güvenliğini sağlarken biz neden hala örneğin İran sınırımızı kapatmıyoruz? Bu durumda Türkiye ne yapacak?

Türkiye bugün açık bir bölge haline geldi, giren belli değil, çıkan belli değil. Anayasa’nın 16’ncı maddesinde açık bir hüküm var. “Temel hak ve hürriyetler, yabancılar için, milletlerarası hukuka uygun olarak kanunla sınırlanabilir” diyor. Hükümet böyle bir yanlış yaptı. Bunun çözümü Meclis’te. Muhalefetle anlaşarak, sığınmacıların ne hakları olduğuna dair kanunu çıkarmaları lazım. Kimi nereye koyacağınızı, kime ne kadar hak vereceğinizi Meclis’ten geçen bir yasayla tespit etmek gerekir, en kısa zamanda. Hatay’da Suriyeli sığınmacılar Türklere “Burası bizim eyaletimizdi, Hatay’ı emrivakiyle aldınız, siz gidin” demeye başladılar, ihtilaf çıkarıyorlar. Bu yanlıştan Türkiye’nin dönmesi çok önemli. Bence Türkiye’nin birinci derecede önemli meselesi bu, terör kadar önemli bir mesele. Düşünün ki 5 milyondan fazla sığınmacıyı evlat edinmişsiniz ve bakıyorsunuz, nüfusları devamlı artıyor, kendi vatandaşınızın rızkından kesiyor, onlara veriyorsunuz. Bu insancıl bir hadise değil. Herkes övüyor ama arkanızdan da gülüyorlardır. Biliyorum ki devlet bu düzensiz göçmenlerin tümüne hakim değil, hukukuna da hatta nerede oturduklarına da hakim değil. 5-6 milyon kişiyi geri göndermek de mümkün değil, gitmek istemiyorlar… Bir de Afganları katarsanız, düşünmek bile istemiyorum.

Afgan göçünü durdurmak için Taliban’la anlaşarak çözüm ihtimali sıfır mı?

Türkiye anlaşmak ister ama Taliban anlaşmaz.

ABD’NİN TÜRKİYE PLANI

Afganistan’da askerimizi neden bıraktık?

İktidar Amerika’nın her dediğini yaparsa onunla iyi geçineceğini zannediyor. ABD, Türkiye’yi Ortadoğu’da güçsüz hale getirmiştir, bunu hukuksal hale getirecekler ve güneyimizde istedikleri düzeni kuracaklar. İçişleri Bakanı’mız övünüyor “Terörist sayısı azaldı” diye, azaldı çünkü çoğu Suriye’ye, Irak’a gitti, devlet, ordu kurdular. Menfaatleri bir olan Biden’la Putin, dünyayı bölecek ve bu arada Türkiye’yi de bölmek için çalışacaklar.

Ben muhalefet lideri olsam Meclis’ten çekilirdim


Muhalefet partileri ‘güçlendirilmiş parlamenter sistem’ talebinde bulunuyorlar, bu mümkün mü?

1961 Anayasası’na “hayır” oyu vermiştim ama şimdi diyorum ki güçlendirilmiş parlamenter sistem 61 Anayasası’dır. O anayasayı temel alan bir anayasa yapılsın. Orada bir de ‘senato’ vardı. Parlamenter sistemi güçlendirecekseniz, senatoyu da koyacaksınız. Dikkat ederseniz Avrupa’daki devletlerde hem millet meclisi, hem senato var, Amerika’da da öyle. Böylece bir denetim sistemi getiriyorlar. Anayasayı düzeltmeden yeni cumhurbaşkanı seçimi ile hiçbir şeyi düzeltemezsiniz.

Cumhurbaşkanı Erdoğan kaybetme ihtimali yüksek bir seçime girer mi?

İKTİDARI ZORLAYACAKTIR

Ben olsam parlamentodan çekilirim!  Büyük bir hareket yapmak lazım.  20 sene önce iktidar olmuş bir siyasal parti, siyasi İslam’a dönme kararı vermiş, cumhuriyetin temel ilkelerinden vazgeçmiş bir siyasi hareket var. Bu parti başaramadı, şimdi başaramadığı için sıkıntı yaşıyor. Bir gün anayasa teklif ediyor, bir gün Avrupa Birliği’ni ifade ediyor… Milletvekillerini ikna etmek kolay değil. Ama ‘parlamenter sisteme dönmek için süre verdikten sonra’  Meclis’ten çekilmektir çözüm… Bu, iktidarı zorlayacaktır. Seçimin şartlarını demokratik hale getirmedikten sonra seçime girseniz ne olacak? Arkasında sivil-asker tüm devlet güçleri olan, kaynakları sonsuz bir kişiyle seçime girmek çok zordur.

Muhalefetin yerel seçimlerdeki başarısı nasıl mümkün oldu?

Cumhurbaşkanlığı seçimi ve genel seçim ile yerel seçim farklıdır. Başkanlık sistemine son verilip parlamenter sisteme dönmeden erken seçim isteyenler hata yapıyor.

Cindoruk, “O kadar ihtilaflı İslam coğrafyası var ki düzeltmeye bizim gücümüz yok, görevimiz de değil” dedi.

İçeride de dışarıda da tüm güven kayboldu yazık Türkiye'ye 


Türkiye’de bugün hukuk devletini nasıl görüyorsunuz? 

Türkiye bir keşmekeş yaşıyor. Şu anda cezaevinde 2 Anayasa Mahkemesi üyesi, ağır ceza mahkemesi başkanları, Yargıtay daire başkanı var, 15-20 orgeneral var.  Hakim, hakimi yargılıyor.  Gözaltına alınmayan vatandaş kalmadı aşağı yukarı.  Polis gitti ordunun karargahını bombaladı, ordu gitti Meclis’i bombaladı. Türkiye böyle bir kaos yaşamadı. 88 yaşındayım, böyle bir dönem görmedim. Türk yargısı siyasallaşmış ve içerde olduğu gibi dışarda da tüm güven kayboldu, yazık Türkiye’ye.

Devlet adamı “Kandırıldım” derse, devlet de kandırılmıştır!


İktidarın son 20 yılda birçok konuda ‘aldandığını-aldatıldığını’ söylediğini hatırlatan Hüsamettin Cindoruk, aldanmanın mazeretinin olamayacağını kaydetti.

Cindoruk, “Devlet adamı ‘aldandım’ derse, ‘kandırıldım’ derse kandırılan o değildir sadece. Devlet de kandırılmıştır. Aldanmışsan siyasette kaybetmişsindir, devlet yönetmeye ehil değilsindir. Afganistan meselesi, aldanmaya gerek kalmayacak kadar açık bir gerçektir” ifadesini kullandı.

MERHABA


Sevgili okurlar, merhaba... Bundan sonra SÖZCÜ’de röportajlarımla sizinle buluşacak olmak bana büyük bir mutluluk veriyor. Umarım sizlere yararlı olacaktır. Saygı ve sevgilerimle…

TBMM eski Başkanı Hüsamettin Cindoruk, Türkiye’nin en deneyimli devlet adamlarının ve hukukçularının başında gelir. 1960 darbesinden bu yana bütün darbe ve muhtıraları yaşamış, 1960 ve 12 Eylül’de 2 kez hapis yatmış, cumhurbaşkanına vekalet ederek bir süre cumhurbaşkanlığı da yapmış, DYP’nin başına geçmesi istendiğinde “Tarafsız olduğunu” söyleyerek bunu kabul etmemiş, 68 yıldır Türk siyasi yaşamının içinde olan bilge bir siyasetçi.

2017’de Türkiye Barolar Birliği Onur Ödülü’nü de alan Sayın Cindoruk Türkiye’nin şu anda içinde bulunduğu ve halkı ümitsizliğe düşüren büyük iç ve dış sorunları en iyi değerlendirecek isim olduğu için ilk röportajımı onunla yapmayı düşündüm. Ve bu röportaj için İstanbul’dan Ayvalık’a giderek kendisiyle, tatil yaptığı bu güzel ilçemizdeki evinde konuştum ve önce onun da “Bugün en önemli meselemiz, terörden de önemli” dediği Afganistan meselesini ve Afgan göçünü sordum.