Çağımızın en büyük halk sağlığı sorunlarından biri obezite. Türkiye, Avrupa’da obezitenin en yüksek olduğu ülke, dünyada ise dördüncü sırada. Dünyanın en büyük vakfı Novo Nordisk tarafından yönetilen global sağlık şirketi Novo Nordisk, yaklaşık 100 yıllık tecrübesiyle diyabet ve obeziteyi kontrol altına almaya odaklı faaliyetlerini sürdürüyor. Novo Nordisk Türkiye Başkan Yardımcısı ve Genel Müdürü Dr. Burak Cem ve Novo Nordisk Türkiye Klinik, Medikal, Ruhsat Ve Kalite Direktörü Dr. Ömer Buğra Bahadır 4 Mart Dünya Obezite Günü nedeniyle önemli açıklamalarda bulundu. Dr. Burak Cem: Önyargılar tedaviye engel oluyor Novo Nordisk Türkiye Başkan Yardımcısı ve Genel Müdürü Dr. Burak Cem, Türkiye’de her 3 yetişkinden birinin kronik bir hastalık olan obeziteyle mücadele ettiğine dikkat çekti. Dr. Burak Cem, açıklamasında şu görüşlere yer verdi:  “Obezite sadece yeme bozukluğundan kaynaklanan bir hastalık değil. Çevresel, genetik, psikolojik faktörler ile yaşam tarzı ve kullanılan ilaçlar da obeziteye neden olabilir. Obezite, vücutta aşırı yağ birikmesi olarak tanımlanan bir hastalık ve her geçen yıl daha da artmakta. Obezitenin en başta gelen sebepleri arasında hızlı kentleşme ve hareketsiz yaşam geliyor. 2020’de başlayan COVID-19 pandemisi bir gün son bulacak, ancak obezitenin çağımızın pandemisine dönüşme tehlikesi büyüyor.  Dünya Sağlık Örgütü’nün 2016 verilerine göre obezite dünya genelinde 1975’ten bu yana 3 katına çıktı. Dünyada 1,9 milyar fazla kilolu ve 650 milyon obeziteli yetişkin bulunuyor. Yine, 5 yaşın altındaki 41 milyon çocuk ise fazla kilolu veya obeziteli.” Obezite ile mücadelede önünüze çıkan en büyük engeller neler oluyor?  Obezite, karmaşık ve çok faktörlü bir hastalıktır. Obezitenin tedavisinde diyetisyenden psikoloğa, egzersiz uzmanından hekime, bariatrik cerraha tüm disiplinleri barındıran bir ekip birlikte görev yapmalı ve kilo vermek isteyen kişi düzenli takip edilmeli. Obezite tedavisinin önündeki en büyük engellerden birisi de stigmalar. Obezite mücadelesinde ayırımcılık ve damgalama ile mücadele de önemli bir yere sahip. Oysa ki fazla kilo ve obezite tek başına kozmetik bir problem değil, bunun yanında birçok hastalığa sebebiyet veren bir hastalıktır. Obezite, başta tip 2 diyabet olmak üzere, hipertansiyon, kalp hastalığı, yağlı karaciğer hastalığı gibi birçok kronik kardiyometabolik hastalığa zemin oluşturur. Kilo vermek birçok hastalık riskini azaltır ve hastaların yaşam kalitesini artırır.  Ancak aslında tedavi bu mücadelenin yalnızca bir cephesi. Novo Nordisk olarak, kamuoyunda gerekli farkındalığı oluşturarak toplumun sağlıklı yaşam alışkanlıklarını kazanması ve bu sayede hasta olunmaması için de birçok proje yapıyoruz. Obeziteli bireylerin hayatlarını her anlamda iyileştirmeye çalışıyoruz. Bu konuda gerek global olarak gerekse ülkemizde sivil toplum kuruluşlarıyla güçlü iş birlikleri yapıyoruz. Desteklediğimiz farkındalık projelerinin önde gelenleri: HADİ, Obezite Akademisi, Obeziteyi Değiştiren Şehir: İstanbul, kilomuyonetiyorum.com. Biraz da Novo Nordisk’i anlatabilir misiniz? Dünyanın en büyük vakfı tarafından yönetilen Novo Nordisk,  ulvi bir hedefle kurulmuş ve bu hedefle her yıl yaklaşık 33 milyon hastanın hayatını iyileştirerek inovatif bir bakış açısıyla gelişim odaklı hareket etmektedir. Global misyonumuz; biyoteknolojik ürünlerimiz, global iş birlikleri ve geleceğe yön veren tedavilerimizle 21. yüzyılın en büyük sağlık sorunlarından biri olan diyabeti yenmek ve obeziteyi değiştirmek. 2021 hayat kurtaran molekül Insulin tarihi bir kilometre taşını işaret ediyor. Bu molekülün mirası üzerine kurulmuş bir şirkette çalışmanın onuruna sahip olarak, giderek büyüyen ve toplumumuzu tehdit eden obeziteyle kararlılıkla mücadele ediyoruz. Global bir sağlık şirketi olarak Türkiye’ye bakış açınız nedir? Birçok ülke dünyanın lider insülin üreticisi ve dünyanın en büyük vakfı tarafından yönetilen Novo Nordisk’in üretiminin bir bölümünü kendi ülkelerine getirmek istiyor. Biz de bu zor dönemde Novo Nordisk Türkiye olarak bir adım öne çıkmak, yatırımı kendi ülkemize çekmek için çalışıyoruz. Türkiye’deki varlığımızı güçlendirmek için planladığımız bu yatırımla, 200 kişinin istihdam edilmesini, klinik çalışmlarımızı 2 katına çıkarmayı, Türkiye’yi bir lojistik merkez olarak konumlandırmayı ve aynı zamanda 77 ülkenin yönetildiği bir yönetim merkezi yapmayı öngörüyoruz. Bu uğurda devletimizin değişik organlarıyla görüşmelerimiz devam ediyor. Umuyoruz ki, yerel yatırım için verdiğimiz bu çaba, diğer ülkelerin önüne geçer ve Türkiye’de üretim ve stratejik merkez olma hedefimizi gerçekleştirebiliriz. Novo Nordisk Türkiye Klinik, Medikal, Ruhsat Ve Kalite Direktörü Dr. Ömer Buğra Bahadır: Klinik çalışmalarımızın çoğunluğu obezite tedavisine odaklı Obezite için ne söyleyebilirsiniz? Obezite tedavi edilebilir kronik bir hastalıktır.  Tedavinin muhakkak multidisipliner bir yaklaşımla, yani, hekimin kontrolünde, diyetisyen, psikolog ve bunun gibi farklı disiplinler eşliğinde, çok yönlü olarak ele alınması gerekir. Ancak kontrolün mutlaka hekimde olması gerekir. Kilo vermek yaşam kalitesini artırır ve bir çok hastalık riskinde azalma sağlar. Önemli olan bireylerin kendi sorumluluklarını ve ihtiyaç duydukları desteği alarak obezite hakkında farkındalığının olmasıdır.  Yağ dokusu oranını ölçmek ve kilo fazlalığı veya obezite tanısı koymak için en basit yol Vücut Kütle İndeksi (VKİ) hesabının yapılmasıdır. Vücut Kütle İndeksi (VKİ) 30’un üzerinde olan bireyler obeziteli kabul edilir. Kilosunu yönetmek isteyen herkes, kendi sorumluluğunu almalı ve ilk olarak vücut kütle indeksini öğrenmeli. Fazla kilolu veya obeziteli olup olmadığını öğrenmek isteyenler, internetteki birçok uygulamadan birine girip vücut kütle indeksini kolaylıkla ölçebilir. Eğer sonuç 30’un üzerindeyse vakit kaybetmeden mutlaka hekimine veya bir uzmana başvurulması gerekir. Pandemi fazla kilolu veya obeziteli bireyler için nasıl bir risk oluşturuyor? Dünya Obezite Federasyonu duyuruları ya da dünyanın pek çok yerindeki hekimlerin bireysel çalışmaları var, obeziteli bireylerde COVID-19'un sonuçlarının daha kötü olduğunu ve hastalığın daha ağır seyrettiğini biliyoruz. Yapılan bir meta analiz çalışması sonuçlarına göre; fazla kilolu ve obeziteli COVID-19 hastalarının, normal kilolu olan hastalara göre; COVID-19 pozitifliğinde %46’lık, hastaneye yatışta %113’lük, ölüm sonlanımında %48’lik artış gösterdikleri ortaya konulmuştur. Yakalanmak konusunda değil, ancak tedavi konusunda obezite, COVID-19 açısından dezavantaj oluşturuyor. ”Ölüm sonlanımında %48’lik bir artış gösterdikleri ortaya konulmuştur.  Obeziteli bireylerde COVID-19 hastalığın yönetiminde zorluklarla karşılaşabilir. Ayrıca bu süreçte tedavileri yarım kalan obezite hastaları var, obezite kliniklerine gidemiyor. Bu hastaların doktorlarıyla temasta olmaları gerekiyor. Doktorlarına danışmadan asla tedavilerini kesmemeliler. Novo Nordisk obeziteyle mücadelede neler yapıyor? Novo Nordisk olarak obeziteye dikkat çekmek için pek çok bilimsel ve sosyal çalışmalar yürütüyoruz. Tedavi ve inovasyon konusunda, yürüttüğümüz klinik çalışmalarımızın büyük çoğunluğu obeziteyi tedavi etmeye yönelik.  Novo Nordisk olarak, her yıl iki yeni molekül geliştirebilecek kapsitemizle, portfolyo bakımından da çok güçlü ilaç şirketlerinden birisiyiz. Halihazırda faz 1-4 arasında 17 molekülümüz var. Bu portfolyonun büyük bir bölümü ise obezite tedavisine odaklı. Yani Novo Nordisk olarak, bu sorumluluk bilinciyle hareket ediyor, geleceğe yön veren tedavilerimizle insan hayatını iyileştirmek için çalışıyoruz.