Türk Toraks Derneği Çevre Sorunları ve Akciğer Sağlığı Çalışma Grubu Yürütme Kurulu Üyesi Doç. Dr. Haluk Çalışır 239 bilim insanının ortak bir deklarasyon ile hastalığın bulaş yolları konusunda yaptığı açıklamaya değinerek “Bilinenin aksine 1,5-2 metre mesafe bırakmanın bulaşmayı yeterince önlemediği, havada uzun süre kalma özelliğine sahip çok daha küçük parçacıkların (aerosollerin) kapalı alanlarda uzun sürebilecek bulaşmadan sorumlu olduğu görüşü ağırlık kazanmaktadır” dedi.

Tüm dünya ile birlikte ülkemizi de etkisini alan COVID-19 salgınında bireysel korumada şimdiye kadar, maske, mesafe ve el yıkamanın önemine vurgu yapılıyor. Bu öneriler, hasta kişilerin virüs ile enfekte solunumsal sekresyonlarının ancak 1,5-2 metre öteye kadar ulaşabildiği, bu mesafe içerisinde gerek hava yolu ile gerekse de doğrudan kirlenmiş yüzeylere dokunma ile bulaşma olduğu bilgisine dayanmaktadır.

7 BİN 324 VAKANIN SADECE 1’İ DIŞ ORTAMDA VİRÜSE YAKALANMIŞ

FOTO: SHUTTERSTOCK


Bugüne kadar yapılan tüm araştırmalara göre hastalığın en yoğun şekilde iç ortamlarda yayıldığını belirten Doç. Dr. Haluk Çalışır sözlerine şöyle devam etti:

“Çok sayıda araştırma sonucu, sayılan bulaşma yolları dışında, hasta bireylerin virüs içeren solunum yolları sekresyonlarından kaynaklanan çok daha küçük damlacıklar vasıtasıyla havada uzun süre kalabildiği ve 1,5-2 metreden daha uzak mesafelere ulaşabildiği bilinmektedir. Yine yapılan araştırmalar sonucunda da, hastalığın en yoğun şekilde iç ortamlarda bulaştığı gösterilmiştir. Bu nedenle hastalıktan korunmak için, fiziksel mesafeyi korumak, sık el yıkamak ve usulüne uygun şekilde maske takmak yeterli olmamaktadır. Çin Halk Cumhuriyeti’nde yapılan bir araştırmada, 7bin 324 Covid-19 vakasının incelenmesinde, sadece bir hastaya dış ortamda bulaş olduğu, geri kalanların tümünde, hastalığın iç ortamlarda bulaştığı gösterilmiştir. Özellikle kapalı mekânlarda maskeli dahi olsa belirli sürelerin üzerinde bulunmaktan kaçınmak, az sayıda insan bulunmasına özen göstermek oldukça önemlidir.”

“KÜÇÜK DAMLACIKLAR İLE BULAŞMA ÇOK ÖNEMLİ”

Restoranlar ve benzeri ortamlarda bulaşma olaylarına dikkat çeken Doç. Dr. Çalışır, sözlerini şöyle noktaladı: “Bulaşma yolu konusunda özellikle 239 bilim insanın ortak bir deklarasyon ile yaptıkları açıklama sonrasında, bilinenin aksine 1,5-2 metre mesafe bırakmanın bulaşmayı yeterince önlemediği, havada uzun süre kalma özelliğine sahip çok daha küçük parçacıkların (aerosollerin) kapalı alanlarda uzun sürebilecek bulaşmadan sorumlu olduğu görüşü ağırlık kazanmaktadır. Gerek Diamond Princess gemisindeki hastalığın yayılma dinamiklerinden öğrendiklerimiz, gerekse medyada yaygın olarak haberleştirilen restoranlarda bulaşma olaylarının ve benzer kapalı ortam salgınlarının analizleri de bu görüşleri desteklemektedir. TTD Çevre ve Akciğer Sağlığı Çalışma Grubu olarak, yaşanılanlardan ve elde olunan bilimsel verilerden yola çıkarak, hastalığın bulaşmasında aerosol diye tanımlanan küçük damlacıklar ile bulaşmanın da çok önemli olduğunun altını çizmek isteriz.”

“TOPLU TAŞIMADA KONUŞULMAMALI”

FOTO: SHUTTERSTOCK


Bulaşmanın önlenmesi için alınması gereken tedbirlere dikkat çeken Türk Toraks Derneği II. Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Bahriye Oya İtil bunları şöyle sıraladı:
*Hastaların ve hasta olmayanların, ağız ve burunlarını kapatacak şekilde uygun materyalden yapılmış maske takması,
*Özellikle yüzeylere temaslardan sonra ellerin temizliğine dikkat edilmesi,
*Diğer bireyler ile fiziksel mesafenin korunması,
*Kapalı alanlarda bu önlemlere rağmen bulaşma söz konusu olduğundan, açılan pencere varlığında hava koşullarına göre açık tutulması ya da sık sık açılarak ortamın havalandırılması, merkezi havalandırması olan binaların havalandırma sistemlerinin taze hava ile uygun çevrim sayısı ile sürekli çalıştırılması,
*Kapalı ortamlarda bulunan insan sayısının kısıtlanması,
*Kapalı ortamlarda yemek sırasında maskelerin çıkarılması risk yaratacağından, toplu yemek yemekten kaçınılması,
*Ofis, okul, kafeterya vb. mekanlarda masalar etrafına konulan şeffaf bariyerlerin hastalığı korumada yeterli olmadığı, yüze takılan şeffaf siperliklerin de tam koruma sağlamadığı bilinmelidir.
*Sağlık Bakanlığının 1 Ekim 2020 tarihinde yayınladığı Covid-19 Salgın Yönetimi ve Çalışma Rehberi’nde belirtildiği gibi, kent içi ulaşım araçlarında bulaşıcı damlacık oluşturabileceği için konuşulmamalı ve bağırılmamalıdır. Fransa Ulusal Tıp Akademisi de toplu taşıma araçlarında konuşma yasağı getirilmesini önermiştir.”