İzmir Tabip Odası Başkanı Lütfü Çamlı, Corona Virüsü Salgını ve Delta Varyantı ile ilgili SÖZCÜ’ye değerlendirmelerde bulundu. Hükümetin salgın ile mücadele yöntemini eleştiren Çamlı, aşı karşıtları hakkında da açıklamalar yaptı. Çamlı şöyle konuştu:

“HÜKÜMET TOPLUMDA REHAVET ALGISI OLUŞTURDU”

* Bildiğiniz gibi Mart – Nisan aylarında üçüncü piki yaşadıktan sonra birtakım tedbirler alınmıştı ve vaka sayılarında ciddi oranda düşmeler ortaya çıkmıştı. Vaka sayıları Temmuz başında 4 bin 800’lere kadar inmişti.

* Fakat turizm sezonu ve ekonomik kaygılar nedeni ile tedbirlerin tamamına yakını kaldırıldı. Uzun süredir bunalan vatandaşlarda bir rehavet algısı oluştu. Sokaklar, kafeler, plajlar, eğlence yerleri tıka basa doldu. Sosyal mesafe kurallarına uyulmadığını ve maske kullanımının azaldığını büyük ölçüde gördük. Vatandaşta oluşan bu rehavet algısında devleti yönetenlerin yaptığı açıklamalar etkili oldu. Öyle ki, maskelerin çıkarılma tarihleri verilmeye başlandı.

[caption id="attachment_6558000" align="alignnone" width="1200"] İzmir Tabip Odası Başkanı Lütfü Çamlı[/caption]

“DÖRDÜNCÜ PİKE GİRİYORUZ”

* Gelinen noktada vaka sayıları hızla artış göstererek 14 binleri buldu. Bayram tatilinin oluşturduğu yoğunluk ve tedbirsizlik vaka sayılarının hızlı artışını sürdürdü. Bu gidişle dördüncü pike giriyoruz.

“DELTA VARYANTI TÜRKİYE’DE DE YAYILIYOR”

* Öte yandan, bütün dünyada artan Delta Varyantı’na yönelik, bütün uyarılara rağmen gerekli önlemler alınmadı. Bu varyantın yaygın olarak görüldüğü İngiltere, Rusya gibi ülkelerden turistler Türkiye’ye kolaylıkla gelebildi. Antalya Tabip Odası’nın açıklaması, Delta Varyantı’nın hızla yayıldığını gözler önüne serdi.

“AŞI OLMAYANLAR İÇİN SINIRLAMALAR GETİRİLEBİLİR”

* Aşılama sayıları da büyük ölçüde düştü. Toplumun yüzde 26’sı iki doz aşı olmuş durumda. Aşı ile toplumsal bağışıklık sağlamak için gerekli yüzde 70’ler seviyesinin çok gerisindeyiz.

* Aşı karşıtları iki grupta karşımıza çıkıyor. Birincisi, ideolojik yaklaşan ve ne olursa olsun aşı olmama konusunda saplantılı olanlar. Hiçbir bilimsel dayanakları yok, çarpıtmalar var. İkincisi, tereddütü ya da tedirginliği yaşayan kesimler. Bunlar için bilgilendirici, ikna edici, doyurucu açıklamalar ve birtakım kampanyalar etkili olacaktır.

* Oysa görüyoruz ki, aşı olanlar büyük ölçüde korunuyor, hasta olsa bile çok hafif geçiriyor. Aşı olmayanlar ise hastalığı ağır geçiriyor ya da yaşamını kaybediyor. Somut pratikte aşının önemi görülüyor.

* Aşı olmak sadece kendimizi değil, sevdiklerimizin ve toplumdaki bireylerin sağlığını korumak için de önem taşıyor. Dolayısıyla aşı olup olmamak bireysel bir tercih olmamalıdır. Hasta olmak sizin tercihiniz olabilir ama o hastalığı başkalarına yayma ve salgının devam etmesine sebep olma özgürlüğünüz yok. O nedenle aşı olmak toplumsal bir sorumluluktur.

* Aşı vurulmamış kişiler için belli yaptırımlar ve sınırlamalar gelebilir. Aşısız insanların kapalı mekanlarda risk oluşturacağı göz önüne alınarak düzenlemeler yapılabilir.