Psikolog Gizem Yılmaz, pandemi döneminde aile içi huzursuzluğun ebeveyn ile çocuk arasında çatışmalara sebep olduğunu belirterek, salgın döneminde depresif belirtilerin 3 kat arttığını ifade etti.

Yılmaz , Covid-19 döneminde yaşanan aile içi huzursuzluk ve çatışmalar hakkında açıklamalarda bulundu. Psikolog Yılmaz, aile içi huzursuzluğun, ebeveyn ile çocuk arasında çatışmalara neden olduğunu ve birçok psikolojik rahatsızlığa zemin hazırladığını söyleyerek, “Araştırmalar depresif belirtilerin salgından önceki döneme göre en az üç kat daha yüksek olduğunu gösteriyor. Virüsle hayatımıza giren uykusuzluk, karamsarlık, ölüm korkusu, yakınlarını kaybetme endişesi, ekonomik zorluklara karşı yılgınlık gibi birçok faktör hepimizin depresyon riski altında olduğunun habercisi’’ dedi.

İNTERNET ARAMALARI YÜZDE 300 ARTTI

FOTO: SHUTTERSTOCK


Psikolog Yılmaz, beynin nasıl odaklanacağına dair internet araştırmalarının salgın döneminde yüzde 300 arttığını belirterek, “Depresyonun bir yaşam tehdidi olduğunu unutmamalı ve hep birlikte bunun önüne geçmek için el ele vermeliyiz. Salgın dönemi, umutsuz ruh halinin yanı sıra odaklanma sorunlarını da beraberinde getirmektedir. Nörobilim araştırmaları bilişsel ve duygusal süreçlerin beyinde iç içe olduğunu göstermektedir. Kaygı ve endişe gibi olumsuz duygulara hepimiz evrimsel olarak yatkınız bu sebeple olumsuz şeyler üzerine bu yatkınlığımızın etkisi çoktur. Bu da demek oluyor ki olumsuz bir tehdit tüm sistemimizi etkileyebilir. Duygusal hafıza ve duygusal tepkilerin oluşmasında birincil role sahip olan bölge Amigdala, tehdit edici uyaranlar karşısında hızla aktive olur ve tehlikeye tüm dikkatimizi yöneltir. Yaşanılan kaygının fazla olması durumunda bu kaygı, belleğin dikkatini ve bilişsel kaynaklarını tüketerek, bilişsel performansın azalmasına neden olmaktadır. Şu an yaşadıklarımız aslında normal biyolojik tepkilerdir. Şubat ayından bu yana, beynin nasıl odaklanacağına dair internet aramalarında, yüzde 300 oranında artış olduğu tespit edilmiştir. Covid-19’un bu denli olumsuzluklar yaratmasının nedenleri arasında bu görünmez tehlike üzerinde sahip olduğumuz kontrolün az olduğu yönündeki inancımız, rutinlerimizin değişmesi, normallerin değişmesi yatar’’ şeklinde konuştu.