Pandemi üzerinden bir yıl geçmesine rağmen dünyada ve ülkemizde hız kesmiyor. Üstelik son zamanlarda çocuk ve gençlerde de yaygın görülüyor. Covid-19’un semptomları ise ateş, öksürük, tat-koku kaybı ve nefes darlığı olarak biliniyor. Ancak son zamanlarda burun-geniz akıntısı ve hafif bir boğaz ağrısı gibi belirtilerin de hastalığa işaret edebileceğini belirten Prof. Dr. Güven Güvenç, bu konuda şu açıklamaları yaptı…

Prof. Dr. Güven Güvenç

KLASİK COVID-19 BELİRTİLERİ


Salgının başından beri en çok rastlanılan Covid-19 semptomları; yüksek ateş, kas ağrısı, halsizlik, öksürük ve hastalığın ilerlemesi halinde solunum yetersizliğidir. Bu belirtiler influenza (grip) ile benzerlik göstermektedir. Koku ve tat kaybı tek başına ya da diğer semptomlarla birlikte görülebilir. Bunun yanı sıra boğaz ağrısı, şiddetli baş ağrısı,  ishal, kusma ve iştahsızlık da Covid-19 semptomları arasında yer alır. Yeni tip koronavirüs enfeksiyonunun bazı hastalarda asemptomatik (belirtisiz) olabildiği de bilinmektedir.


AŞI EN BÜYÜK SİLAHIMIZ


Yeni tip coronavirüse karşı şu anda elimizdeki en güçlü silah aşıdır. Aşıların yüzde yüz koruyucu olmadığı bir gerçek. Ancak aşı olanların en azından hastalığı ağır geçirme ve yaşamlarını yitirme olasılıklarının azalması çok önemli. Aşı olan birey aynı zamanda
toplumsal bağışıklığa katkıda bulunur.

FARKINDALIK ÇOK ÖNEMLİ


Son zamanlarda artan Covid-19 vakaları, yüksek ateş yapmadan ya da çok hafif ve kısa süreli bir ateş yaparak, ciddi bir kas ağrısı- halsizlik olmaksızın yalnızca hafif bir boğaz ağrısı, burunda şiddetli olmayan bir tıkanıklık, geniz akıntısı ve hafif burun akıntısı gibi nezleye benzeyen semptomlarla da karşımıza çıkıyor. Hastalığın bu şekli konusunda da farkındalık çok önemli.


SALGIN NE ZAMAN VE NASIL BİTER?


Bir salgının bitmesi için toplumun yüzde 60-70 kadarının bağışık olması gerekir. Bu bağışıklık da hastalığı geçirerek ya da aşı olarak geliştirilen antikorlar aracılığıyla olmaktadır. Bununla birlikte Covid-19 geçirenlerde kalıcı bağışıklık gelişmemesi, hastalığı geçirenlerin tekrar geçirebilmesi, aşı olanların bir süre sonra yeniden aşıya ihtiyaç duyması, mutasyonlar nedeniyle eldeki aşıların etkisini yitirme olasılığı ve yeni aşı geliştirme gereksinimi, az gelişmiş ya da gelişmekte olan ülkelerin aşıya erişiminin kısıtlı olması pandemiyle mücadeleyi oldukça karmaşık bir hale getirmektedir. Ancak unutmayalım ki hiçbir pandemi sonsuza kadar sürmez. Mutasyonlarla yeni tip coronavirüsün daha ‘halim selim’ bir hale bürünmesi de olası diğer bir senaryo. Pandeminin ne zaman tamamen biteceğini tahmin etmek zor ancak öyle görünüyor ki bizler uzunca bir süre daha maske-
mesafe-hijyen üçlemesinden vazgeçemeyeceğiz.