Sezon başından beri futbolu eleştirilen ancak, kör-topal ilerleyen Fenerbahçe'nin bütün defolarının patlak verdiği bir maç oldu. Ligde 9 maçta 8 galibiyet alınan dönemde bile oynanan futbol kimseyi memnun etmiyordu, çünkü bu gidişin bir noktada tıkanacağını görmek için müneccim olmaya gerek yoktu.

Ancak Fenerbahçe cephesi herkesin gözünün önünde olan sorunlara çare bulmak ve mücadelesini saha içinde vermek yerine, başka cepheler açarak enerjisini futbol dışı olaylara kanalize etmeyi tercih etti. Bunun sonucunda hakemlerle, federasyonla, yayıncı kuruluşla ve hatta kendi kendine kavga eden bir camiaya dönüştü.

Sayın Ali Koç göreve geldiğinde manifestosunda şöyle diyordu: "Rakiplerle kavga etmeyeceğiz. Enerjimiz her zaman pozitif olacak."

Geldiğimiz noktada vadedilen vizyondan tamamen uzaklaşmış, hedeflerinin çok uzağında ve tamamen negatife odaklanmış bir Fenerbahçe var karşımızda. Galatasaray ve Beşiktaş da, aynı Fenerbahçe gibi benzer konulardan şikayetçi. Ancak bu negatif unsurları saha içinde hırs ve azimle pozitife çevirmeyi başarıyorlar. Fenerbahçe ise, sadece dizini dövüyor.

Sorun teknik-taktikten öte!


Sezon başında açık ara şampiyon gösterilen kadronun, aradan geçen 25 haftada tek bir umut ışığı bile verememiş olması ve takımın en golcü isminin -Thiam- sadece 6 gol atabilmiş olması skandalın ötesinde bir durumdur. Üstelik o da maçın 56. dakikasında oyundan alınırken, haklı bir şekilde hocasına isyan etti. Fenerbahçe takımında her hafta farklı bir defonun ortaya çıkması, sorunun teknik-taktikten de öte, teknik ve idari ekipten, yönetim kuruluna kadar düpedüz bir yönetim krizinden kaynaklandığının açık göstergesidir.

Nitekim oyundan alınan her futbolcunun saha kenarındaki teknik ekibe el-kol hareketi yaptığı ortamda, birlik ve beraberlikten ya da inanmışlıktan bahsedilmesinin de artık hiçbir inandırıcılığı kalmamıştır. Fenerbahçe yönetimi ya da idarecileri, alınan mağlubiyetleri şampiyonluğun ispatı olarak görmeye devam edebilir. Ancak futbolcuların bile inanmadığı bir şeye, taraftarların inanmasını beklemeyin.


İşinizi iyi yaptığınızı düşünüyor musunuz?


Bonus: Yayıncı kuruluşu adil olmaya, federasyonu tarafsız olmaya, rakipleri edepli olmaya davet eden sevgili Fenerbahçe yönetimi; her şeyi bir kenara bırakarak soruyorum: Fenerbahçe stadının zeminine baktığınızda, gerçekten siz işinizi doğru yaptığınızı düşünüyor musunuz?