Dinî literatürde insan hakkı (hukuk-ı ibâd) Allah hakkının (hukukullah) önündedir. Bir başka ifadeyle insan haklarını çiğnemek, Allah’ın hudutlarını ihlaldir. Dolayısıyla liyakati esas almak, görevleri/emanetleri ehil olana vermek, kim olursa olsun haklı olanı savunmak, ırkına-inancına-cinsine bakmadan eşit davranmak, kadın ve kız çocuklarının haklarına halel getirmemek gibi (ki bunların hepsi doğrudan kul haklarıyla ilgilidir) konularda dindar bilinç duyarsızlaşmışsa sorun çok büyük demektir. Bu durum, vazgeçtim dünya insanlığına, kendi yetiştirdikleri çocuklara dahi anlatacakları bir ahlaktan yoksunluk demektir. Nurettin Topçu’nun feryadını hatırlayalım: “Yaşanan şekliyle Müslümanlık Şark’ı bitirmiş. Buraya ne ilim girer ne ahlak; ne de Allah uzanır bunlara. Bunların önce her şeyi bırakıp, insanlık devrine girmeleri lazım.” (11 Nisan 1965 tarihli mektubundan)  Keza Mısırlı düşünürlerin “İslam Dini Müslümanların yüzünden mahcup durumdadır” sözü de aynı minvaldedir. Evet, siz yöneticiler ve siz Müslüman kitleleri yönlendiren zihinler; her biriniz sorumlusunuz; sakın ola ki dönüp dolaştırıp dini-diyaneti başörtüsü ve namaza getirip ahkâm kesmeyin. Önce ahlakı dikkate alın, zira “kızım Fatıma da olsa cezalandırırdım” diyen Hz. Peygamber’in sözü gayet açıktır: “İslam, güzel ahlaktır.”

KADIN ERKEK EŞİTTİR  

Geçen hafta kaldığımız yerden devam edelim.

Madde-2: Kuran, insanı muhatap alır. İbadet, ahlâk, helâl ve haram konularında hitap geneledir, yani kadın ve erkek aynı sorumluluğa sahiptir:

“Mümin olarak, erkek veya kadın, her kim salih amel işlerse, işte onlar cennete girerler ve zerre kadar haksızlığa uğratılmazlar.” (Nisa/124), “Ben, erkek olsun, kadın olsun, sizden hiçbir çalışanın amelini zayi etmeyeceğim.” (Âl-i İmran/195) “Kim kötü bir amel işlerse, ancak onun kadar ceza görür. Kadın veya erkek, kim, mümin olarak iman edip salih bir amel işlerse, işte onlar cennete girecek ve orada hesapsız olarak rızıklandırılacaklardır.” (Mümin/40),

Madde-3: Kur’an değerli, üstün ve şerefli olmanın; cinsiyette, ırkta, mezhepte, malda, mülkte, makam ve mevkide değil; takvada (sorumluluk bilinci) olduğunu söyler: “Ey insanlar, sizi bir erkek ve bir dişiden yarattık... Allah katında en değerliniz takva sahibi olanınızdır.” (Hucurat/13)

Madde-4: İslam cinsler arası ayrım yapmaksızın yeryüzünün imar ve ıslahını insana verir. (Bakara/29 İsra/70  Tin/1-6)

Madde-5: İslam’da erkeğe tanınan temel hak ve hürriyetler, aynı derecede kadına da tanınmıştır. Buna göre yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme; kişi hürriyeti ve güvenliği; vicdan, dini inanç ve kanaat hürriyeti; mülkiyet ve tasarruf hakkı; mesken dokunulmazlığı, şeref ve onurun korunması, evlenme ve aile kurma hakkı; özel hayatın gizliliği ve dokunulmazlığı gibi temel haklar bakımından kadınla erkek arasında herhangi bir ayrım söz konusu değildir. (pek çok ayet ve hadisler)

Madde-6: Kur’an-ı Kerim’de, Hz. Peygamber’in kadınlardan biat alması (Mümtehine, 60/13), kadının iradesinin bağımsızlığını apaçık ortaya koyar. Kadın olmak, hak ehliyetini ve fiil ehliyetini daraltan bir sebep olmadığı gibi, haklarının ihlal edilmesi halinde kadının hakime başvurarak haksızlığın giderilmesini isteme hakkı bulunmaktadır.