Dün... Hürriyet Gazetesi yazarı Abdulkadir Selvi köşesinde önemli bir kulis bilgisi verdi: “... Erdoğan’ın ziyaret ettiği ismin Milli Görüş içerisinde ciddi bir saygınlığı var. Doç. Dr. Nedim Urhan, Dar’ul Erkam Derneği’nin onursal başkanı. 2002 yılında Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nden emekli olmuş. Siyasetten ziyade İslami ilimlerin öğretilmesi üzerine yoğunlaşmış. Dar’ul Erkam Derneği bünyesindeki İslami İlimler Akademisi’nde temel İslami ilimler üzerine eğitim hizmetleriyle ilgileniyor...”

Erdoğan, Nedim Urhan’ı ziyaret etti.


Milli Görüş’ün etkili ismi Oğuzhan Asiltürk’ten sonra Nedim Urhan ziyareti 2023 seçimlerine doğru ittifak görüşmelerinin hız kazanacağını bir kez daha gösterdi... Doç. Dr. Urhan sadece Saadet Partisi çevresinde değil 1980 öncesinde İslami kesimin önemli fikir insanlarından. Milli Türk Talebe Birliği’nden (MTTB) yolu geçenlerin ders aldığı bir isim! Necmettin Erbakan ile İstanbul Fatih’te Niyazi Kurtulmuş’un ofisinde tanışıyor. İskenderpaşa Dergahı’nda yollar buluşuyor! Erbakan’dan önce sıkı bir Adnan Menderes destekçisi. Peki... Erdoğan-Urhan buluşması ne anlama geliyor?

Gömleği kaybetmek


Tarih 9 Ekim 2018...

Nedim Urhan, İBDA-C’ye yakınlığıyla bilinen Baran Dergisi’ne röportaj verdi... Bazı bölümleri okuyalım:

Bağlılık ve hizmette ölçü nedir hocam?

Urhan: İslam’a hizmet edenlerin kölesi olurum. Ama en ufak bir yamuklukları varsa, onları ya düzeltirim yani düzeltmek isterim yahut da ilgiyi keserim. Babam da olsa... Öyledir ya. Ben, İslam’a aykırı bir şey yapsam, kendi kendimi reddederim!

En son Saadet Partisi’nin hareketini de bu açıdan mı değerlendirdiniz? Saadet Partisi CHP ile ittifak halinde olması meselesi?

Urhan: Uygun bulmadım. Bugüne kadar Cumhuriyet Halk Partisi’nin gösterdiği tutum nedir? Ben bu ittifaka nasıl destek olurum? Partiye tavır koyduğum doğrudur. ‘Benden daha bir şey beklemeyin’ dedim.

Hangi hesapla böyle bir harekette bulundu Saadet Partisi?

Urhan: Bana sormadılar ki, sorsalar cevabımı verirdim! Sormadan hareket ediyorlar madem, ben o davayı-görüşü destekleyemem.

Röportajın en çarpıcı cümlesi de şu: “AK Parti ‘milli görüş’ü kaybetti...”

Erbakan: Tövbekar ol


Tarih 12 Mayıs 2003... Necmettin Erbakan’dan kopan ve AKP’yi kuran Tayyip Erdoğan iktidar olduktan sonra milletvekillerine şu cümleleri kurmuştu: “Biz hepimiz Milli Görüş elbisesini dışarıda bıraktık. AKP, Demokrat Parti’nin devamı...” Antalya kampında bu konuşmayı yapan Erdoğan, geçmişin artık geçmişte kaldığını vurgulamıştı... Hatırlayın... Saadet Partisi lideri Erbakan da bu cümle üzerinden AKP ve kurucularını defalarca eleştirmişti.



Tarih 7 Temmuz 2007. İzmir Gündoğdu Meydanı’nda konuşan Necmettin Erbakan 13 yıl önce Erdoğan’a şu çağrıyı yapmıştı: “... Milli Görüş gömleğini çıkardın, gittin onların ordusuna asker yazıldın.
Bu memleket çok iktidar gördü. Ama saf değiştiren batıl safına geçen senden başka kimse olmadı. Bu yolda yaptıklarından dolayı tövbekar ol, yeniden Milli Görüş’e dön. Bunun arkası yok...”

SONUÇ: Bugün Erdoğan’ın hesabı 50+1 ve Milli Görüş’e ihtiyacı var! Muhafazakar kesimdeki CHP karşıtlığını en iyi anlatan kanaat önderleriyle hareket etmek istiyor! Kürt muhafazakarların oyunu DEVA’ya, Gelecek Partisi’ne kaptırmamak için yine ‘Milli Görüş’ diyor.


Korsan şiirler


Tarih 23 Ekim 2020...

“ (...)
Öğrendim ki


Bazen başkalarını affetmek yetmiyor

Bazen insanın kendisini affedebilmesi gerekir...”

Bu dizeler kime ait? Sosyal medyaya göre usta şair Ataol Behramoğlu’na! Çünkü... Bir kullanıcı dizeleri paylaştı ve altına da “Ataol Behramoğlu” imzasını attı... Buraya kadar normal... Sonra ne mi oldu? Behramoğlu, Twitter’da kendi imzasıyla paylaşılan şiiri “Benim böyle bir sözüm yok” diye yanıtladı. Behramoğlu’na başka bir kullanıcı ise “Hayır var, araştırmanızı öneririm” diye yazdı.

Daha yeni bir tartışma yaşandı.

20 Ocak’ta, şarkıcı Sıla ve şef Hazer Amani, Bodrum’da görülen dava sonrası boşandı. “Söyleyecek bir şey yok” diyerek adliyeden ayrılan Hazer Amani’nin koluna yaptırdığı dövme paylaşımı ‘olay’ oldu! Amani koluna

“Baktım sana
kızgın değilim


kırgın değilim,
dargın değilim


Kısacası artık ben sana hiçbir şey
değilim...”


satırlarını dövme olarak yazdırdı. Gazeteler ve internet haber siteleri, Hazer Amani’nin koluna yazdırdığı şiirin Cemal Süreya’ya ait olduğunu öne sürdü. Cemal Süreya ile ilgili araştırmaları ve kitabı olan Feyziye Özberk Odatv’ye “Cemal Süreya ile ilgisi yok. Şairlere ait olmayan bu sözler toplumun şiir zevkini de bence zedeliyor” değerlendirmesi yaptı!

Hayatımızın her alanında sosyal medya... Ya kitap nerede? Ya arkadaşlık... Paylaşma... Adalet... Neredeler? Cemal Süreya’nın ‘Üvercinka’ şiirini okumadan paylaşanlar size soruyorum!

Şiir kitapta, sokakta değil


Yazar Onur Caymaz da sosyal medyadaki bu durumu ‘leş edebiyatı’ diye değerlendiren isimlerden. 14 Ekim 2018’de Aydınlık’taki köşesinde Caymaz şu cümleleri kurmuştu: “... Ben leş edebiyatı diyorum. Çok kolay iş! Aç Hz. Google’ı, ‘Cemal Süreya sözleri’ yaz, sürüyle rezillik gösteriyor, inanamazsın. Güya şair ‘gördüğün yerde sarıl bana’ demiş! Güya demiş ki Süreya ‘birer birer, seve seve çıktığım aşk basamaklarını; onar onar, söve söve iniyorum.’ ‘Hazların lal oyukları’ diye şiir yazmış adamın böyle ergen cümleler kuracağına inanmak korkunç! Fakat inanan var. ‘Dokunulmasa da görülmese de kalpte yer verilir bazısına, nedensiz’ demiş güya Süreya! Hele o virgülden sonraki ‘nedensiz’! Az buçuk şiir terbiyesi almış olanın nedensiz, misali, ansızın, umursamaz (ki edebiyat düşmanları sıkça umarsızla karıştırır) gibi kelimelerle yarattığı duyarlık, karpuz yerine kırmızı renkli ıslak mendil yemektir. Cemal Süreya dağından ‘kes yüreğine giden bir bilet, cam kenarı değil, can kenarı’ gibi bir taş nasıl düşer! O ki bir şiirinde ‘aldatılmış olanın ağır uykusunu’ söylemiş. (...) Görülüyor ki leş edebiyatının kış müşterileri, süslü sözün pis turistleri anlamadı henüz: ‘Şiir sokakta’ değil, kitapta. Sokak başka işler için. Kitaba bakacaksın!”

Evet... Şiir kitapta... Gerçek bir şiirle... Kitaptan bir şiirle, Ataol Behramoğlu’nun şiiriyle bitirelim yazıyı...