‘2023 SİYASİ VİZYONU’NA NE OLDU?


Fikri Sağlar (başörtüsü)...

Can Ataklı (darbe)...

İlker Başbuğ (darbe)...

Boğaziçi Üniversitesi (Gezi kışkırtması)...

Türkiye’nin iki haftadır gündem maddeleri bu dört başlığa sıkışmış durumda! Oysa yakıcı olan gündem ekonomi ve salgın değil mi? İktidarın, özellikle ekonominin tartışılmadığı bir süreç yaşanmasını istemesini doğal karşılıyorum. Doğal olmasına doğal da ‘suni gündemlerle’ kutuplaşma siyaseti yapmasına ne demeli?

Örneğin... Boğaziçi Üniversitesi üzerinden esen ‘teröre’ bakalım. Nasıl mı? 14 Ağustos 2001’de kurulan ve 2002’de bu yana iktidarda olan AKP’nin parti programında şu cümleler dikkat çekici:

“...YÖK, üniversiteler arasında koordinasyon sağlayan, standart belirleyici bir yapıya kavuşturulacak... Üniversiteler idari ve akademik özerkliğe sahip olacak... Öğretim elemanları ve öğrenciler üzerinde baskı ve antidemokratik uygulamaların bulunmadığı, bilimsel bilginin üretildiği, araştırma ve öğretim faaliyetlerinin esas olduğu kurumlar haline getirilecektir...”

19 yıl önce bu anlayışla yola çıkan iktidar arada bir dönüp neden programına bakmıyor? ‘Akademik özerklik’ çok önemli bir tespit! ‘Antidemokratik uygulamalara son’ ne kadar anlaşılır ve doğru bir slogan! Peki Boğaziçi Üniversitesi ne istiyor? ‘Akademik özerklik ve demokrasi...’ Sorun nerede?

Peki ya 2023?

Feuerbach Üzerine Tezler


19 yıl önceye gitmeyin diyorsanız... Bugünlere gelelim ve AKP’nin açıkladığı “2023 Siyasi Vizyon” programına masaya yatıralım. Ben bakıyorum da iktidar bakıyor mu bilmem?

‘Vizyon’ şöyle:

“...Toplumsal alandaki farklılıkların siyasi alanda kendilerini dile getirmeleri ancak siyasi alanın uzlaşma temelinde kurulmasıyla mümkündür. Toplumsal ve kültürel çeşitlilikler demokratik çoğulculuğun üreteceği tolerans ve hoşgörü zemininde siyasete bir renklilik olarak katılmalıdır.” (https://www.akparti.org.tr/parti/2023-siyasi-vizyon/)

Uzlaşma... Tolerans... Hoşgörü... Üç kelimeyi de kuran ben değilim! “2023 Siyasi Vizyon” belgesi bu tespitleri yapmış!

Bitmedi... Bakın AKP ne diyor:

“... Sınırlandırılmış ve tanımlanmış bir siyasi iktidardan yana olan muhafazakar demokratlık, totaliter ve otoriter anlayışları demokratik siyasetin düşmanı olarak görür...”

Totaliter ve otoriter... Bu iki kelimeye karşı olmak ne kadar güzel ve önemli. Ya pratik? Karl Marks, ‘Feuerbach Üzerine Tezler’de şu değerlendirmeyi yapar: “... Filozoflar dünyayı yalnızca çeşitli biçimlerde yorumlamışlardır; oysa sorun onu değiştirmektir... (11. Tez)” Pratik olmazsa teori hiçliğe yol alır?

Bitmedi... ‘2023 Siyasi Vizyon’a bakın: “... Devlet; vatandaşını tanımlayan, biçimlendiren, ona tercihler dayatan değil; vatandaşın tanımladığı, denetlediği ve şekillendirdiği bir devlet olarak hizmet etmelidir...”

Ya bugün... ‘Tercihler dayatılıyor’, ‘Biçimlendiriyor...’

Suni gündemi yaratan


Gelelim esasa... İktidarın 2023 hedefi ve vizyonu çok net. Okuyalım:

“... Onlarca yıldır Türk siyasi hayatının din-siyaset, gelenek-modernlik, din-devlet, devlet-toplum-birey gibi kavramların doğurduğu gerilimlerin etkisi altında olduğu söylenebilir. AK Parti, sun’i gerilimler ve krizler üreten vesayetçi anlayışları gerileterek sistemi önemli ölçüde normalleştirmiştir...”

Suni gündemi yaratan kim? Krizler üreten ya da!

Teoride herkesin buluşacağı, pratikteyse çoğunluğun karşı çıktığı uygulamalar değil mi son dönemde yaşadıklarımız. İktidar dönüp kendine bakmalı! Evet... Emperyalizmle kavga edelim... Evet... Darbecilerle mücadele edelim... Dış politikada başı dik olalım... PKK/YPG, FETÖ’yü her alandan temizleyelim! Bu örgütlerin ağababalarıyla hesaplaşalım! Kim bunlara itiraz edebilir!

Ancak... İçeride ‘birlik’ olmanın yolunu bulmak şart. Nasıl mı?

SONUÇ: “... Özellikle iktidara gelen partilerin pragmatizm ve popülizmle siyasi kimliklerinden koparak konjonktüre teslim olması ve siyaset felsefesine uymayan söylem ve eylemler içinde olması bu partilerin temsil ve söylem krizine girmesiyle sonuçlanmıştır. Ayrışmacı kimlik siyaseti, hem siyasi alanda kutuplaşmaya sebep olmuş, hem de partilerin marjinal kalmasını sağlamıştır. Daha kucaklayıcı birlik siyaseti izlenmesi Türkiye’nin birlik ve bütünlüğünün sigortasıdır...”

NOT: Sonuç bölümündeki ifadeler de AKP’ye ait.