Tarih 8 Temmuz 2014... İsrail Savunma Kuvvetleri Gazze Şeridi’ne kara, hava ve deniz operasyonlarını içeren askeri harekat başlattı. Saldırılara, “Koruyucu Hat Operasyonu” adı verildi. 5 Ağustos’a kadar sürdü, bin 360 Filistinli katledildi, 7 bin 600 kişi yaralandı...

Tarih 21 Temmuz 2014... Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Bakanlar Kurulu Toplantısı’nın ardından gazetecilere yaptığı açıklamada, “(Gazze saldırıları) Üç günlük yas ilan edilmesi kararı alındı” dedi. Arınç, Gazze’ye yönelik saldırıları nedeniyle İsrail ile Türkiye arasındaki ticari ilişkilerin tamamen sonlandırılması yönündeki taleplere ilişkin şunları kaydetti: “İsrail ile ticari ilişkilerimize gelince, evet bu bir miktar bulunmaktadır, ihracat ve ithalat konusunda. Ama bunları tamamen kaldırmak söz konusu değildir, mümkün de değildir.”

Tarih 31 Temmuz 2014... Bolivya Devlet Başkanı sosyalist Evo Morales, ülkesinin İsrail’i “terörist devlet” ilan ettiğini açıkladı. Bolivya, aynı zamanda İsrail vatandaşlarına vize uygulayacağını da açıkladı. Aynı günlerde... Beş Latin Amerika ülkesi Ekvador, Brezilya, Peru, Şili ve El Salvador, İsrail’deki elçilerini geri çağırdı. (Not: Evo Morales, 22 Aralık 2010’da da Filistin’i resmen bağımsız bir devlet olarak tanıdıklarını ilan etmişti.)

Bitmedi...


Stalingrad’ı savunananlar!


Tarih 18 Temmuz 2014... Küba Devrimi’nin lideri Fidel Castro, “Yüzsüz Provokasyon” başlıklı makalesinde Rusya-Ukrayna sınırında düşürülen Malezya uçağının “muhteşem bir provokasyon” olduğunu söylerken, İsrail’in Gazze’ye askeri müdahalesine de değindi. Filistin halkıyla birlik içinde olduğunu belirten Castro, İsrailli askerler için “İsrail’in çalışkan gençlerini şimdi şerefsiz ölümle yüz yüze bırakıyorlar” ifadelerini kullandı. Castro, İsrail Ordusu’nu Hitlerin ordularına benzetirken, Filistin’in İsrail’e karşı mücadelesini 2. Dünya Savaşı sırasında Sovyetler Birliği Ordusu’nun Almanya’ya karşı yaptığı Stalingrad savunmasına benzetti. Castro, “Filistinliler Stalingrad’ı savunanlar gibidir” ifadesini kullandı.

Peki... O dönem İslam dünyası ne yaptı? Arap Birliği, BM Güvenlik Konseyi’ni acil toplantıya çağırdı. İsrail kınandı ve Gazze için yardım toplandı!

7 yıl geçti...

Tarih 8 Mayıs 2021... İsrail, yine Mescid-i Aksa’ya saldırdı, yine Gazze’yi vurdu! İslam dünyasından yine sağlam bir çıkış gelmedi... Türkiye, İsrail’in terörist devlet olduğunu açıkladı... İsrail saldırılarının ‘ümmete yapılmış’ olduğu vurgulandı! İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) Temsilciler Komitesi önceki gün, Dışişleri Bakanları Konseyi veya İcra Konseyi’nin en yakın zamanda toplanmasını kararlaştırdı. BM Genel Kurulu’nda acil bir oturum yapılması çağrısı yapıldı. Peki...

Emperyalizmin, Orta Doğu’da vücut bulmuş hali İsrail’in saldırılarını sadece ümmete saldırı olarak değerlendirmek ne kadar doğru?

Bora Gözen ve arkadaşları


1968 kuşağının devrimcilerini hatırladığınızda, o dönemin kitaplarını okuduğunuzda, sosyalist, anti-emperyalist gençlerin Filistin halkının yanında olduğu gerçeğini göreceksiniz.

21 Şubat 1973...

Lübnan’ın Trablus şehrindeki Nahr-el Bared Filistin kampı...

Kampta on bir genç devrimci kalıyordu. Türkiye İhtilalci İşçi Köylü Partisi (TİİKP) üyeleriydi. İsrail komandoları, Bora Gözen, Cafer Topçu, Kerim Öztürk, Gürol İlban, Şükrü Öktü, Yücel Özbek, Ali Kiraz ve Ahmet Özdemir’i katletti. İki isim yaralı olarak kurtuldu. Faik Bulut esir edildi, İsrail’e götürüldü. 7.5 yıl hapis yattı. Gazeteci-yazar Faik Bulut saldırı anını “Filistin Rüyası” kitabında şöyle anlattı: “... 20 Şubat’ı 21’ine bağlayan gece... Denizde tek kıpırtı yok. Ay ışığı vuruyor denize ve kampa. Gölgeler uzanmaya başlamış. Ölesiye güzel bir Akdeniz gecesi... Saat 01.00’e geliyordu. Bora Gözen dürtünce uyandım. Nöbeti devretmek için gelmiş. Çıktı, nizamiye kapısına doğru yöneldi. Ali Kiraz ise o saatlerde deniz kıyısı nöbetini tutuyordu. Giyindim, botlarımı bağladım ve gecenin serinliğine çıktım. Gerindim. Denize doğru yöneldim. Daha birkaç adım atmıştım ki, okul duvarının birleştiği noktadan kısa menzilli bir silah taraması oldu. Ve bir anda, ardı ardına yağan havan topları altında kamp kıyamet yerine dönüverdi. Bu arada, deniz tarafından 500’lük mermilerle tarama ateşi de başlayınca, baskını yapanın İsrail askerleri olduğu iyice belli oldu. İlk ateşte Bora Gözen ve Ali Kiraz karşılık veremeden katledilmişti...”

SONUÇ: İsrail’in, 1948’den bu yana Filistin’de yaptığı soykırım sadece ‘ümmetle’ açıklanamaz. ‘AKP prim yapar’ endişesiyle sessiz kalan ‘sol’un da ‘sol’ olduğu tartışılır!