HDP’li vekillerle ilgili fezleke tartışması sürerken çarpıcı bir yazı kamuoyuna yansıdı... Edirne F Tipi Cezaevi’nde tutuklu bulunan eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Medyascope’a gündemi değerlendiren bir yazı kaleme aldı. HDP’nin eski liderinin görüşleri önemli... Örneğin... Demirtaş, PKK terör örgütüne yönelik şu cümleleri kurdu: “... Silahı ve şiddeti çözüm yöntemi olarak görmek yerine demokratik siyaseti esas almamız gerekir. Demokratik siyasetten vazgeçilemez. Sorumluluk sahibi siyasetçiler kesin ve kalıcı çözümün alt yapısını, zaman kaybetmeden oluşturmak zorundadır...”

ÖZELEŞTİRİ DEMİŞTİ

Bu yazı ve özellikle bu cümlelerin altını çizmek gerekiyor. Çünkü... 26 Ocak’ta gazetecilere gönderdiği mektupta Selahattin Demirtaş şöyle demişti: “...Bana ve HDP‘ye yönelik eleştirileri büyük bir saygıyla karşılıyor, eleştirilere değer veriyor, onları anlamaya çalışıyorum. Geçmişteki siyaset tarzımız, söylemimiz, pratiklerimiz konusunda özeleştirel yaklaşmak gerektiğine de samimiyetle inanıyorum. Ayrıca bunu tüm siyasetçilerin yapması gerektiği kanaatindeyim.”

‘DEVLET’ VURGUSU ÖNEMLİ

Demirtaş’ın yazısındaki şu cümle dikkatimi çekti: “... İktidarın siyaset tarzı, akıl dışılığın bile sınırlarını çoktan aştı. Ancak siyaset kurumunun ve devletin, bu akıl tutulmasına tümden teslim olmaması gerekiyor. Bunca yıkımın ortasında, barış umutlarını diri tutacak samimi ve ciddi bir iradenin ortaya konulmasına ihtiyaç var...”

Çarpıcı değil mi? ‘Devlet’ vurgusu... İktidarın akıl tutulması yaşadığını söylerken ‘devletin’ akıl tutulmasına tümden teslim olmaması uyarısı!

Soru şu: Selahattin Demirtaş’ın dediği hangi devlet?


‘Barışı iç dinamikler sağlayabilir’


Demirtaş okuması yaparken muhalefete düşen ve biçilen role yaptığı atıf dikkatimi çekti: “...Barış yanlısı tüm çevreler gecikmeksizin bir araya gelerek ortak akılla siyasi bir çözüm projesi üretmeli ve bunu topluma açıklamalıdır... Türkiye, barışı iç dinamikleriyle sağlayabilecek yeterliliktedir. İktidar bunu yapmıyorsa bile, bugüne kadar açıklamalarıyla, yayınladıkları rapor ve bildirilerle barışı sağlamaya niyetleri olduğunu dillendiren muhalefet, somut adım ve politikalar üreterek de bunu yapabileceğini, silahların Türkiye’nin gündeminden tümden çıkarılabileceğini ve yönetimi seçimle devralır almaz çözüm projesini somut adımlarla hayata geçirebileceğini cesaretle ortaya koymalıdır...”

HDP’Yİ NEDEN ELEŞTİRDİ?

Geriye döndüm... 10 yıl önce Oslo’da uluslararası arenada yapılan görüşmeleri düşündüm. Demirtaş’ın “Türkiye, barışı iç dinamikleriyle sağlayabilecek yeterliliktedir” cümlesi ‘yeni bir rota mı?’ sorusunu akla getirdi! Emperyal güçlerden bağımsız bir çözüm mü?

HDP’yi de eleştiren Demirtaş, “HDP yönetimi, siyaset biçimi ve dilini de bu amaçlara uygun şekilde düzenlemelidir. Böyle bir ortamda HDP’yi kapatmayı ve dokunulmazlıkları kaldırmayı tartışmanın barışa katkısı olmayacağı açıktır” dedi!

Soru şu: HDP nasıl bir siyaset biçimi izlemeli?

PKK ve emperyalizm


Selahattin Demirtaş’ı okurken ‘yerli çözüm’ için mesajlarının öne çıktığını görmekte fayda var diye düşünüyorum. Neden mi? Örneğin: “... Artık bu çatışmalar, bu savaş bitmelidir. Bunu da hiçbir dış baskı olmadan kendimiz başarmalıyız. Orta Doğu’ya yönelik dış müdahale ve hesapların önüne geçebilmenin yolu da içeride ve dışarıda Kürt halkıyla yeni bir stratejik birliği sağlamakla mümkün olur. Başarısız olmuş çözüm süreçlerinden yola çıkarak siyasi çözüm arayışlarından vazgeçmek doğru olmaz. Öncelikle, siyasette yeni bir çözüm anlayışı ile dilinin geliştirilmesi ve somutlaştırılması gerektiğine dikkat çekmek istiyorum. Yazımın başında belirttiğim gibi, silahı ve şiddeti çözüm yöntemi olarak görmek yerine demokratik siyaseti esas almamız gerekir.”

Soru şu: HDP sadece PKK’dan değil emperyal kuvvetlerle yaptığı iş birliğinden nasıl kurtulacak? Demirtaş’ın ‘silah çözüm değil’ vurgusu günü kurtarma ve HDP’ye yönelik baskıları azaltmak için yapılmış bir manevra mı?